Home page

Haber Menüsü


Yazara e.posta atmak için resmin üzerine tıklayın.
 
Futbol nereye?
 
İyi bir şampiyona ve unutulmaz maçlar izlediğini düşünen kaç kişi var aranızda?
 
İstanbul
NTV-MSNBC
 
7 Temmuz 2004—  Ya büyüklerimizin bize 1974’teki Batı Almanya - Hollanda veya 1978’deki Arjantin - Hollanda maçlarını defalarca anlatması gibi, bizim de küçüklerimize Çek Çumhuriyeti - Hollanda veya Fransa - İngiltere maçlarını anlatacağımızı düşünenleriniz var mı? Eminim ki Yunanistan’ın kupayı renklendirdiğini düşünenleriniz kadar, savunma ağırlıklı futbol oynayan bir takımın Avrupa’nın en büyüğü olmasını hazmedemeyenleriniz de vardır.

   
 
       
    MSNBC News Artık sürpriz değil
MSNBC News Penaltılarla kaybedenlerin ülkesi
MSNBC News Futbolun Dönüşü
MSNBC News Kaldı 3 takım
MSNBC News İlk maçlar ve biraz nostalji
MSNBC News Açılış Kabusu
MSNBC News İyi oynayan kazansın
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Aslında benim ne Yunanistan ile ne de futboluyla bir problemim oldu turnuva boyunca. Zira ortadaki en açık gerçek futbolun ulaşmakta olduğu noktanın, koşan ve konsantrasyonu bozulmayan her takıma şans yarattığı. 4-5-1 anlayışı, özellikle 2004 yılında o kadar başarılı oldu ki, sadece bu turnuvada değil Şampiyonlar Ligi’nde, hatta bizim ligimizde dahi bütün takımlar zirvedekilerle başabaş oynamak için bir umut ışığı gördü. Yine de, Yunanistan’ın, oyuncuları yıllardır bir arada oynayan klüp takımları kadar kollektif olması inanılmazdı.
       Evet, çok zevkli maçlar izledik. Oyuncuların enerjilerinin bu hıza nasıl yettiğine bazen inanamadık. Top ve oyuncular bir kaleden ötekine o kadar hızlı gidiyordu ki, bazen halı saha maçı izlediğimizi sandık. Ancak bu anlayış içinde teknik becerisi ve yaratıcılığı yüksek oyuncuların kayboluşunu da izledik. Henry kalabalık savunmaların içinde boğulacak gibi olduğunu itiraf ederken en dürüst davranan oyunculardan biriydi. Çünkü o geniş alan yaratan takımlara alışkındı. Zidane kaç tane şahane hareket yaparsa, başına üşüşen rakip oyuncu sayısı o kadar artıyordu.
       Büyüklerin elenişinin arkasındaki en büyük sebeplerden bazıları bunlardı. Bunlara bir de turnuvanın Haziran ayında oynanmasını da ekleyebiliriz. Birgün bu turnuvalar Eylül ayında oynanacak ve futbola hasret ve dinlenmiş futbolcular, daha zevkli kupalar izlememizi sağlayacak.
       Ayrıca dikkat ettiyseniz birçok karşılaşma hava karardıktan sonra zevkli hale geldi, gündüz sıcağında oynanan birçok karşılaşma ise kısır geçti. Ve daha önce de belirttiğimiz gibi 3 puan sistemi, savunma futbolunu kıran bir uygulama olduğu halde, tek maçlı eleme için henüz bir uygulama geliştirilemedi.
       Sonuç olarak, artık futbolun kuralları değişme noktasına doğru yaklaşıyor. Önümüzdeki yazılarda buna ayrıntılarıyla değineceğiz. İlk aşamada hakemlerin işini zorlaştıran ofsayt ve çizgiyi geçip geçmeme meselelerinin basitleştirilmesi geliyor. (Basketbol veya buz hokeyinde olduğu gibi). Sizlerden de bu konuda gelecek öneriler güzel bir tartışma başlatacak diye düşünüyorum.
       
TURNUVANIN ARDINDAN
       Kader Anları:
       Turnuvayı Yunanistan kazandı ama o kadar çok kader anı yaşandı ki, çok farklı sonuçlar da görebilirdik. Örneğin, Yunanistan’ın hem yarı finalde hem de finalde attığı goller inanılmaz derecede basit hatalar sonucu geldi. Bizim en sevdiğimiz ama Çeklerin en sevmediği hakem Collina, Koller’in düşürülüşünü atladı. Raul’un inanılmaz derecede basit goller kaçırması, Kirichenko’nun son saniyelerde Yunan kalesinin çizgisi üzerinden geçen topa dokunamaması İspanya’yı dışarıda bıraktı. Terry’nin karşılaşma boyunca yaptığı tek hata, bir anlık dalgınlık Portekiz’e beraberlik golünü kazandırırken İngilizleri eledi. Ardından Hollanda’nın 2 net golü verilmeyince Portekiz finale çıktı.
       Hayal Kırıklığı:
       Turnuvanın en büyük hayal kırıklıklarının başında Totti geliyordu. Kupanın yıldızı olması beklenirken, Totti ilk maçta hem kendini hem takımını yaktı. Ya Vieri. Gol krallığının en büyük adayı iken pozisyon bile bulamadı. Ve Beckham. Hele övünerek Fransa maçındaki takımın dizilişi değiştirttiğini söylemesi yok muydu? Bir penaltı da ancak o kadar kötü atılırdı.
       Bir de teknik direktörler var tabii. Biz birçok şeyi onlar kadar iyi bilmiyor, oyuncularıyla onlar kadar birlikte olmuyoruz. Ancak bu bile çok güvendiğim Voller’in Almanya’sının Çekler karşısında 45 dakika boyunca doldur boşalt oynamasını veya Santini’nin Fransa’sında Rothen gibi bir yıldızın yedek beklemesini açıklayamıyor. Bruckner’in bile Heinz’ı yarı finalde oyuna sokmak için neden o kadar beklediği açıklanamaz sorulardan biriydi.
       Danimarka - İsveç maçına da parantez açmak gerekiyor. Bu tür olaylar kupalara gölge düşürüyor. Bu nedenle, birbirini kardeş gören ülkelerin oynayacağı maçların mutlaka grupların ilk karşılaşmalarına konulması gerekiyor.
       Son sitemim de TRT’ye. Grup maçlarında Türkiye’nin en iyi analizcisi Ömer Üründül’ü yorumcu olarak kullanmışken, sonrasında alakasız yorumlar yapan Fatih Terim ve Karamanlis’in fıtığı ile ilgilenen Erman Toroğlu’nun popülaritesine teslim olan TRT beni büyük bir hayal kırıklığına uğrattı.
       
KLASİK EN İYİ 11 OLAYI
       Hani bir de en iyi 11 seçilip durulur ya. Ben de eksik kalmayayım dedim ve kendi gözlemlerime dayanarak turnuvanın en iyi 11’ini şekillendirdim.
       Nikopolidis: Turnuvanın en az hata yapan kalecisi olduğu için. Evet, önünde olağanüstü ve kalabalık bir savunma vardı ancak pozisyon takibi mükemmeldi ve rakiplerinin herbiri hatalı en az bir gol yerken o buna izin vermedi.
       Miguel: Yüzünde sürekli acınacak bir ifade olsa da sağ kanatta sürekli etkili bindirmeler yaptığı için. Üstelik de çok çabuk.
       Dellas: Tartışmasız turnuvanın en iyi oyuncusu olduğu için. Daha açılış maçında onu turnuvanın en iyi 11’ine seçmiştim bile.
       Stam: Çoğu zaman savunmanın yalnız adamı olarak kalmasına ve ikinci bir müdahale şansı olmadığını bilmesine rağmen, zamanında müdahalelerle birçok pozisyonu önlediği için.
       Cole: Tüm sağlamlığı bir yana, çeyrek finalde Ronaldo karşısındaki şovu tarihe geçtiği için. Bir arkadaşım o pozisyonları Indiana Jones’un meşhur sahnesine benzetti. (Hani karşısındaki düşmanın saldırmadan önce kılıçla yaptığı gösteriyi izledikten sonra Harrison Ford’un tabancasını çekip karşısındakini öldürdüğü sahne.)
       Zagorakis: Birçok maçta rakibe öldürücü darbeyi vuran pasları attığı için. Takımda herkeste olan disipline biraz cesaret karıştırması, rakip savunma ve orta alanlarının dengesini bozdu; ve bence Yunanistan’ın bir noktada direnmesi sona erebilecek savunma anlayışına ilaç gibi geldi.
       Poborsky: Sahadaki varlığı bile rakibi durdurmaya yettiği için. Çek takımının en önemli oyuncusuydu. Attırdığı Letonya maçının ilk, Danimarka maçının 2. golleri turnuvanın en güzel golleri arasındaydı. Ancak yarı finalde Karagounis tarafından mükemmel marke edildi.
       Maniche: Serbest oynayan Portekiz orta sahasını derleyip toplayan oyuncu olduğu için. Hollanda’ya attığı gol turnuvanın belki de en fazla akıl kullanılarak atılan golüydü.
       Zidane: Herşeye rağmen İngiltere maçını çevirdiği için. Halen dünyanın en iyi oyuncusu. Ancak ilk maç hariç, fiziki ve psikolojik olarak bitik Fransız takımında liderliğini gösteremedi.
       Barros: Onu izlemek bir zevk olduğu için. Attığı gollerin herbiri diğerinden güzel olduğu için. En unutulmaz olanı ise Danimarka maçında önce sağ sonra sol ayağı ile attığı akıl dolu gollerdi. O da yarı finalde Seitaridis’in sıkı markajından kurtulamadı.
       Koller: Cüssesine rağmen süper mücadeleler ortaya koyduğu için. Forvete 2 Çek oyuncuyu koymak sizi şaşırtabilir. Ancak o sahanın her tarafını dolaşan, Yunan maçında markajdan kurtulabilen tek oyuncuydu. Çekildiği pozisyonu Collina görseydi turnuvanın şampiyonu değişebilirdi.
       Yedeklere ise Gronkjaer, Seitaridis, İbrahimoviç, Scholes, Rooney ve Cech’i alırdım. Teknik direktörü söylemeye gerek var mı?
       
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları