Home page

Haber Menüsü


Yazara mail atmak için resmin üzerine tıklayın.
 
Apo, Overmars’tan daha doğru bir transferdir
 
2003-04 sezonu yaklaşıyor, 34 haftanın programı bile belli oldu. Görünen o ki, taraftarlar, maçlar başlayana kadar yoğun transfer geyiği ile zaman doldurmaya devam edecekler.
 
NTV-MSNBC
 
23 Temmuz 2003—  Medyamız da zaten bu geyiği körüklemeye oldum olası bayılmakta... Van Hooijdonk’un (umarım, acaba ismini doğru yazdım mı diye, her seferinde kontrol etmelerim bitmeden, o buralardan çekip gitmez!) Galatasaray’a değil de, Fenerbahçe’ye imza attığı gün, her Allah’ın günü salt futbol geyiği yaparak yayın hayatını sürdüren (kendisinden çok daha nitelikli olanlardan daha kolay sürdüren) gazetelerimizden biri, şu başlığı atmıştı, hem de sür manşet: Yüzyılın Golü!

   
 
       
    MSNBC News Dünya futbolunda "Top 20" kulüp
MSNBC News Tayfun Öneş'in tüm yazıları -5-
MSNBC News Tayfun Öneş'in tüm yazıları -4-
MSNBC News Tayfun Öneş'in tüm yazıları -3-
MSNBC News Tayfun Öneş'in tüm yazıları -2-
MSNBC News Tayfun Öneş'in tüm yazıları
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Medyanın da dolduruşuna gelerek Galatasaray’ın aldığı bazı yeni (eski) oyunculara bakıp GS’li dostlarını kızdırmaya çalışan rakip taraftarlar (özellikle de Fenerliler) bugünlerde, alınanların yaşlarından yola çıkarak şu tarz espriler yapıyorlar: Lefter’i ne zaman alıyorsunuz? Coşkun Özarı hâlâ imzalamamış mı?
       
       Yapılan transfer tercihleri bakımından GS yönetimi rakiplere koz ya da malzeme veriyor gibi gözükse de, ben aynı fikirde değilim. Şu anda Galatasaray, Türkiye’nin en zengin kadrosuna sahip olan takımıdır ve Overmars gibi bir yıldıza milyon dolarlar vererek Olimpiyat Stadı’nı doldurmaya çalışacağına elindeki tecrübeli-genç karışımı hamurdan en iyisini çıkarmanın yollarını aramalıdır. Üstelik de yeni bir yıldızı mı bu takıma adapte etmek daha az risklidir yoksa, Dünya Kupası yıldızlarından mesela Hasan Şaş’ı mı? Ya da ne bileyim, bu topraklarda yıldız olmuş bir Revivo’yu mu, Baliç’i mi..?
       
       Öte yandan aylardır transfer gündeminde olan Overmars, bir Zidane, bir Beckham, ya da bir Rivaldo değildir ki takım başarılı sonuçlar almasa da Olimpiyat Stadı’nın çilekeş yolları aşılsın ve o, azıcık soğukta bile buz keseceği aşikar olan, ayaza yatmış tribünler hep dolu doluversin. Rivaldo için uğraşılsa tamam ama, Overmars bu kadroya adı ve bonservisi kadar fayda sağlayamayacak bir isimdir. Hele Apo da alındıktan sonra. (Ciddiyim)
       
       Benim bildiğim Overmars, sol kanatta, gole yakın oynayan bir oyuncudur. Şimdi, kadroda yer alan ve solda oynayabilecek şu isimleri bir hatırlayalım: Hakan(Ünsal), Ergün, Hasan, Baliç, Arif, İlker, Orhan, Revivo ve nihayetinde Apo... Allah bilir unuttuklarım da vardır. Hâlâ “Overmars’a gerek vardır” diyenlere “pes!” derim.
       
       Üstelik de, borç azaltma girdabı yıllardır başa geçen her yönetimin ensesinde boza pişirmeye devam ederken.
       
       Geçen sezon Hasan’ı yok(tu) varsayarsanız, Hakan Ünsal’ın formsuz olduğu ya da sakat olduğu maçlarda defansa yatkın sol ayaklı Ergün, o kanadı kapatmaya çabalamaktan dolayı bal yapmayan arı gibi oynamak zorunda kalıyordu. Apo, Hakan Ünsal’ın gediğini Overmars’tan (onun defansif özelliği zayıf olduğu için) daha iyi kapatacak bir oyuncudur. Daha geçen sezonu hatırlayın: Fenerbahçe tel tel dökülmeye başladığında bile bazen bir tek o oynuyordu. Lakin Oğuz Çetin, karizma yoksunluğundan sıyrılmanın çaresini Ogün gibi, Abdullah gibi, nazının geçtiği isimlere fatura kesmekte buldu ya da bulacağını sandı.
       
       Dahası, Popescu gideli beri, Bülent, af buyursun (siz de buyurun) deli danalar gibi her yere koşturmaktan ve kolundaki kaptanlık bandına yakışmayan şekilde böğürmekten helak oluyordu. De Boer, bu anlamda en doğru/yeterli transferdir ve Bülent de rahatlayacağı için formsuz Hakan Ünsal’ın gediği eskisi kadar zor kapanmayacaktır artık. (Asıl, kaliteli ikinci kaleci konusunu iyi düşünmek lazımdır; dünyanın bin bir türlü hali vardır ve Mondragon’un GS’yi şu veya bu şekilde yarı yolda bırakabileceği maçlar için Kerem’i arar olmak ve onu Cavcav’dan çuval çuval parayla geri almayı düşünmek adama çok koyar doğrusu!)
       
       Türkiye’nin en hareketli ve aslında bir o kadar da bereketli forveti Ümit Karan’ın yanına, formsuz döneminde bile en azından kule gibi yükselme ve asist yapma özelliğini kaybetmeyen bir Hakan Şükür alınmışken (bana göre Hakan Şükür de, Van Hooijdonk’tan daha doğru bir transferdir; yaş itibariyle, uyum riski itibariyle, yanında oynayacak oyuncular itibariyle, ödenen bedel itibariyle, oncalafetti/gittisonrayinegeldi polemiğine karşı Serhat örneği itibariyle vesaire vesaire) ve sınırlı yabancı kontenjanı sıkıntısı varken niye hâlâ yabancı santrafor aranır (ya da aranıyor gibi yapılır) onu da anlamam mümkün değil. İş, yine tribünlerin çekim gücünü artırma işiyse, herhalde Hakan Şükür bu tribüne bir Christian’dan, bir Lukunku’dan daha fazla çekim gücü katacaktır.
       
       Bazen düşünüyorum da, “acaba yönetim ve hatta kül yutmaz edalı Canaydın bile, Terim’in oyununa mı geliyor?” diyorum. Bu sayılan isimleri, Overmars’ları, Kallon’ları, Kanu’ları özellikle Terim mi, zaman zaman “akıllı ol” diye uyardığı medyanın gündeminde tutturuyor acaba?
       
       İmparator’un elindeki onca zengin kadroya rağmen (yukarıda saydığım isimleri tekrarlamanın âlemi yok bir de saymadıklarımı hatırlamaya çalışalım: Berkant, VolkanX2, Ayhan, Cihan, Xavier, Lukunku, -usta Suat artık olmasa da- Suat Usta, Pinto, Prates, Ömer...) günü geldiğinde, bu kadroya rağmen “yıldız istedim ama sadece bir tane alınabildi”den olma kaçamak bir limana sığınma hakkı mı planlıyor İmparatorumuz; yoksa ben mi öküz altında buzağı arıyorum, hep birlikte göreceğiz. Terim geçen sezon neredeyse “enkaz devraldım” havası yaratarak kadroyu didik didik etmişti; bugün ise elindeki kadronun neredeyse %90’ı kendi seçimi.
       
       Geçen sezonun başında yönetime yeni gelmiş bir Canaydın, İmparatora vermiş olabileceği “kimi istersen alalım” sözünün erliğindeki tuzağa düşmüş olabilir. Sonra da Avrupa Şampiyonluğu hedefi ile borç kapama hedefinin çakışmasından doğan çelişkiye düştü ki, onu çözdüğünde en zoru başarmış olacak zaten.
       
       Geçen sezon alınan onca yabancı isime verilen bölük pörçük paralarla pek âlâ doğru dürüst bir yabancı oyuncu alınabilirdi ve daha akıllıca olurdu. Bu sene De Boer’le hem bu akıl hem de saha içinde eksikliği duyulan ‘akıl’ yakalanmış gibi gözüküyor; ama hâlâ illa ki en az bir tane daha afili yıldız avıdır gidiyor.
       
       Niye ki?
       
       Sabri’ler, Suat’lar, İkivolkan’lar, Ümit’ler, Cihan’lar koşarsa, Apo’lar, İkihakan’lar, Ergün’ler, Arif’ler, Ayhan’lar, Hasan’lar coşarsa, Overmars gibi biri gelmedi diye o stada gitmeyecek miyiz yani?
       
       Yoksa, yoksa..? Otobüse atlayıp ta Bursa’lara gideceğimizden mi endişeleniliyor?
       
       
       
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları