|
Dünya futbolunda "Top 20" kulüp Tayfun Öneş'in tüm yazıları -5- Tayfun Öneş'in tüm yazıları -4- Tayfun Öneş'in tüm yazıları -3- Tayfun Öneş'in tüm yazıları -2- Tayfun Öneş'in tüm yazıları |
|||
Medyanın da dolduruşuna gelerek Galatasarayın aldığı bazı yeni (eski) oyunculara bakıp GSli dostlarını kızdırmaya çalışan rakip taraftarlar (özellikle de Fenerliler) bugünlerde, alınanların yaşlarından yola çıkarak şu tarz espriler yapıyorlar: Lefteri ne zaman alıyorsunuz? Coşkun Özarı hâlâ imzalamamış mı? Yapılan transfer tercihleri bakımından GS yönetimi rakiplere koz ya da malzeme veriyor gibi gözükse de, ben aynı fikirde değilim. Şu anda Galatasaray, Türkiyenin en zengin kadrosuna sahip olan takımıdır ve Overmars gibi bir yıldıza milyon dolarlar vererek Olimpiyat Stadını doldurmaya çalışacağına elindeki tecrübeli-genç karışımı hamurdan en iyisini çıkarmanın yollarını aramalıdır. Üstelik de yeni bir yıldızı mı bu takıma adapte etmek daha az risklidir yoksa, Dünya Kupası yıldızlarından mesela Hasan Şaşı mı? Ya da ne bileyim, bu topraklarda yıldız olmuş bir Revivoyu mu, Baliçi mi..? Öte yandan aylardır transfer gündeminde olan Overmars, bir Zidane, bir Beckham, ya da bir Rivaldo değildir ki takım başarılı sonuçlar almasa da Olimpiyat Stadının çilekeş yolları aşılsın ve o, azıcık soğukta bile buz keseceği aşikar olan, ayaza yatmış tribünler hep dolu doluversin. Rivaldo için uğraşılsa tamam ama, Overmars bu kadroya adı ve bonservisi kadar fayda sağlayamayacak bir isimdir. Hele Apo da alındıktan sonra. (Ciddiyim) Benim bildiğim Overmars, sol kanatta, gole yakın oynayan bir oyuncudur. Şimdi, kadroda yer alan ve solda oynayabilecek şu isimleri bir hatırlayalım: Hakan(Ünsal), Ergün, Hasan, Baliç, Arif, İlker, Orhan, Revivo ve nihayetinde Apo... Allah bilir unuttuklarım da vardır. Hâlâ Overmarsa gerek vardır diyenlere pes! derim. Üstelik de, borç azaltma girdabı yıllardır başa geçen her yönetimin ensesinde boza pişirmeye devam ederken. Geçen sezon Hasanı yok(tu) varsayarsanız, Hakan Ünsalın formsuz olduğu ya da sakat olduğu maçlarda defansa yatkın sol ayaklı Ergün, o kanadı kapatmaya çabalamaktan dolayı bal yapmayan arı gibi oynamak zorunda kalıyordu. Apo, Hakan Ünsalın gediğini Overmarstan (onun defansif özelliği zayıf olduğu için) daha iyi kapatacak bir oyuncudur. Daha geçen sezonu hatırlayın: Fenerbahçe tel tel dökülmeye başladığında bile bazen bir tek o oynuyordu. Lakin Oğuz Çetin, karizma yoksunluğundan sıyrılmanın çaresini Ogün gibi, Abdullah gibi, nazının geçtiği isimlere fatura kesmekte buldu ya da bulacağını sandı. Dahası, Popescu gideli beri, Bülent, af buyursun (siz de buyurun) deli danalar gibi her yere koşturmaktan ve kolundaki kaptanlık bandına yakışmayan şekilde böğürmekten helak oluyordu. De Boer, bu anlamda en doğru/yeterli transferdir ve Bülent de rahatlayacağı için formsuz Hakan Ünsalın gediği eskisi kadar zor kapanmayacaktır artık. (Asıl, kaliteli ikinci kaleci konusunu iyi düşünmek lazımdır; dünyanın bin bir türlü hali vardır ve Mondragonun GSyi şu veya bu şekilde yarı yolda bırakabileceği maçlar için Keremi arar olmak ve onu Cavcavdan çuval çuval parayla geri almayı düşünmek adama çok koyar doğrusu!) Türkiyenin en hareketli ve aslında bir o kadar da bereketli forveti Ümit Karanın yanına, formsuz döneminde bile en azından kule gibi yükselme ve asist yapma özelliğini kaybetmeyen bir Hakan Şükür alınmışken (bana göre Hakan Şükür de, Van Hooijdonktan daha doğru bir transferdir; yaş itibariyle, uyum riski itibariyle, yanında oynayacak oyuncular itibariyle, ödenen bedel itibariyle, oncalafetti/gittisonrayinegeldi polemiğine karşı Serhat örneği itibariyle vesaire vesaire) ve sınırlı yabancı kontenjanı sıkıntısı varken niye hâlâ yabancı santrafor aranır (ya da aranıyor gibi yapılır) onu da anlamam mümkün değil. İş, yine tribünlerin çekim gücünü artırma işiyse, herhalde Hakan Şükür bu tribüne bir Christiandan, bir Lukunkudan daha fazla çekim gücü katacaktır. Bazen düşünüyorum da, acaba yönetim ve hatta kül yutmaz edalı Canaydın bile, Terimin oyununa mı geliyor? diyorum. Bu sayılan isimleri, Overmarsları, Kallonları, Kanuları özellikle Terim mi, zaman zaman akıllı ol diye uyardığı medyanın gündeminde tutturuyor acaba? İmparatorun elindeki onca zengin kadroya rağmen (yukarıda saydığım isimleri tekrarlamanın âlemi yok bir de saymadıklarımı hatırlamaya çalışalım: Berkant, VolkanX2, Ayhan, Cihan, Xavier, Lukunku, -usta Suat artık olmasa da- Suat Usta, Pinto, Prates, Ömer...) günü geldiğinde, bu kadroya rağmen yıldız istedim ama sadece bir tane alınabildiden olma kaçamak bir limana sığınma hakkı mı planlıyor İmparatorumuz; yoksa ben mi öküz altında buzağı arıyorum, hep birlikte göreceğiz. Terim geçen sezon neredeyse enkaz devraldım havası yaratarak kadroyu didik didik etmişti; bugün ise elindeki kadronun neredeyse %90ı kendi seçimi. Geçen sezonun başında yönetime yeni gelmiş bir Canaydın, İmparatora vermiş olabileceği kimi istersen alalım sözünün erliğindeki tuzağa düşmüş olabilir. Sonra da Avrupa Şampiyonluğu hedefi ile borç kapama hedefinin çakışmasından doğan çelişkiye düştü ki, onu çözdüğünde en zoru başarmış olacak zaten. Geçen sezon alınan onca yabancı isime verilen bölük pörçük paralarla pek âlâ doğru dürüst bir yabancı oyuncu alınabilirdi ve daha akıllıca olurdu. Bu sene De Boerle hem bu akıl hem de saha içinde eksikliği duyulan akıl yakalanmış gibi gözüküyor; ama hâlâ illa ki en az bir tane daha afili yıldız avıdır gidiyor. Niye ki? Sabriler, Suatlar, İkivolkanlar, Ümitler, Cihanlar koşarsa, Apolar, İkihakanlar, Ergünler, Arifler, Ayhanlar, Hasanlar coşarsa, Overmars gibi biri gelmedi diye o stada gitmeyecek miyiz yani? Yoksa, yoksa..? Otobüse atlayıp ta Bursalara gideceğimizden mi endişeleniliyor? | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||