Video
Foto Galeri
Türkiye
Dünya
Ekonomi
Spor
Teknoloji
Sağlık
Kültür Sanat
Yaşam
Hava Yol
Yeşil Ekran
Eğitim
Moda
Otomobil
Doğuş Yayın Grubu
NTV
CNBC-e
e2
NTVSPOR.NET
NBA TV
NTV Radyo
Eksen 96.2
NTV Yayınları
NTV Tarih
N. Geographic
 
NTVMSNBC Anasayfa » Türkiye » NTV » NTV RADYO

Erik Satie


Pek çokları için Erik Satie; eserlerine çoğu zaman gülünç, garip isimler veren eksantrik bir kişiliktir:

Soğutulmuş Parçalar, Saçma Preludeler(bir köpek için), Kurutulmuş Döletler

Bazıları bunun sadece Erik Satie'nin tuhaf doğasından kaynaklanmadığını, bunun bir nedeninin de Satie'nin eleştirmenlerle alay etmesinin bir yolu olarak görmesi olduğunu düşünüyorlardı. Zira Satie'nin eleştirmenlerden, eleştirmenlerin de Satie'den hoşlanmadığını biliyoruz. Onun eserlerini icra edenler, eserlerini çalmak isteyenlere verdiği garip talimatları çok iyi bilirler. Bu talimatlar bestekar ile icraatçı arasında bir monolog olarak karşımıza çıkıyor:

“Her kimseniz. Müzikal icraat süresince, herkese, metni yüksek sesle okumayı yasaklıyorum. Eğer bu talimatıma uymamak gibi bir yanılgıya düşen bir haddini bilmez çıkarsa, en şiddetli öfkeme maruz kalacaktır. Bu kuralla ilgili hiçbir istisna kabul görmeyecektir.”

Piyano için yazılmış kısa bir eser olan Vexations (Sıkıntılar - 1893) için yazılmış talimattan: "Bu eseri 840 defa başarıyla çalabilmek için, önceden son derece derin bir sessizlik içinde hareketsiz kalmak tavsiye olunur."

Bu tavsiyeler pek çok piyanist tarafından ciddiye alınmış, dünya çapında pek çok başarılı performanslar gerçekleştirilmiştir. Ancak belki de; Satie sadece icraatçı ile alay etmektedir? Sonuç itibariyle piyaniste parçayı 840 defa çalmasını söylemez; bu talimat: "Bu parçayı 840 defa başarıyla çalabilmek için..." der. Elbette gerçek motivasyonunu asla bilemeyeceğiz.

Satie ayrıca gerçek bir kolleksiyoncuydu. Bir seferinde birileri kendisine doğum gününde ne hediye istediğini sorduğunda; "geçen gün şu harika mendili gördüm..." demiş. Ölümünden sonra gardrobunda 84 adet imzalı mendil, 12 adet kadife kostüm ve düzinelerce şemsiye bulunmuştur. Satie yaşadığı ortamda bir yabancı, kendi projelerine kapanmış bir yalnız kurt olarak tanınıyordu. Mesela kendi kilisesini kuracak kadar toplumdan soyutlanmıştı. Sonuç itibariyle kendi özel alanını ve yaşantısını büyük bir gizlilik içinde sürdürmeyi yeğlemiştir. Öyle ki; hayatının 27 senesini geçirdiği Arceuil'deki dairesine hiç kimseyi kabul etmemiştir. Hayatı boyunca bilinen tek ilişkisi 1893 yılında, model, ressam ve eski trapez sanatçısı Suzanne Valadon olmuştur.

Satie gerçek bir sanatçı gibi yaşamıştı: müziği ve idealleri için. Paraya asla saygı duymadı, ve uzun yıllar çok fakir bir hayat sürdü. Asla gerçek fikrini dışavurmaktan korkmadı. Eğer bir kişinin aptal olduğunu düşünüyorsa, sonuçlarını göze alarak bunu karşısındakine son derece net bir biçimde hissetiriyordu. Satie pek çok açıdan son derece ilginç bir insan olmasına rağmen gerçek popülaritesini müziği ile elde etmiştir. Çok yaratıcıydı ve Claude Debussy, Maurice Ravel ve Francis Poulenc gibi sanatçıları son derece etkiliyordu. Müziğinin çağının çok ilerisinde hatta neredeyse "çağsız" olması onun modern bestekarların bile üzerinde etkili olmasına yol açmıştır.

Satie minimalizmin öncülerindendi. "Eşya müziği" diye tanımladığı, dikkatlice dinlenmektense, bulunan mekanda bir art alan müziği olmasını istediği bir müzik yaratmaya çalışıyordu. Sadece dinlenmek için müzikler de bestelemiştir. Eserlerinde ortaçağ fransız bestekarlarının izlerini görmek mümkündür. En meşhur eserleri; Gymnopédies, mistik Vexations (Sıkıntılar, 840 kere çalınan parçası), popüler piyano suiti Trois Morceaux en forme de Poire, Parade adlı bale (son derece garip enstrümanlar kullanılmştır.) ve Relache adlı balesi(Film sekansları eşliğinde) Müziği 1960’lara kadar hak ettiği yere gelememiş ve fazlaca da bilinmemiştir. Bu tarihten itibaren giderek popülarite kazanmaya başlamıştır.

Gerçek Müzisyen (Yazan: Erik Satie)

Bilgelik içinde yükselir...Hayranlık uyandırıcıdır...Yoklukta yaşamasını öğrenir ve fedekarlıklar yapmaya hazırdır... büyük fedekarlıklar...Söylemem gerekirse...enerjisi olağanüstüdür... Başka bir deyişle savaşa ve mücadeleye hazırdır... ve bunu tam bir dürüstlük içinde yapar... Sanat tam bir kendini adama gerektirir... ...Az önce söylediklerim şaka değildi... fedakarlıkla ilgili olanlar... Müzik kendisini ona adayanlardan ağır taleplerde bulunur...Dikkatinizi çekmek istediğim budur... Gerçek bir müzisyen, sanatı karşısında kendini ikinci plana atmalıdır; ...kendini insanlığın acılarından daha yukarıları biryerlere koymalıdır; ...cesaretini içinden almalıdır...sadece içinden...

Kaynak: http://www.af.lu.se/~fogwall/intro.html
Çeviren: Yunus Halit Türe

 

AnaSayfa | Yayın Alanları | Amerika’nın Sesi | BBC Türkçe | DeutscheWelle Türkçe | İnsan Kaynakları


Ana Sayfa | Türkiye | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür Sanat | Doğal Hayat | Eğitim | Moda
Spor | Hava Yol | İletişim | Yardım | İzleyici Görüşleri | Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları