Home page
Haber Menüsü


 
Dalgalı kurla yaşamak
 
TL’nin kuvvetlenmesi için Ağustos ayı kritik. Ağustos, bilemediniz en geç Eylül ayında faizler düşürülemezse, sosyal patlama olayını daha sık tartışmaya başlarız. Sonra bir gün bakarız kapıya dayanmış.
 
Atilla Yeşilada
 
31 Temmuz—  Sayın Stanley Fischer’in Ankara ve İstanbul’da verdiği mesaj çok sarih: Dalgalı kurdan vazgeçmek yok. Eski günleri unutun. Buraya kadar iyi de, bizdeki dalgalı kurun yine bize özgü bir takım sıkıntıları var.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Bunlardan birini TÜSİAD Başkan Yardımcısı Sn Aldo Kazlowski şöyle ifade ediyor: “Dalgalı kura karşı değiliz, ama dalga boyumuzu geçtiği zaman boğuluyoruz”. Yani, dalga boyu çok büyük.
       İkincisi, dalgalı kelimesinin ardında kurun iki yöne de gideceği, iki yöne de gitmesi şansının az çok eşit olduğu gerçeği yatıyor. Ama, bizde kur gitmeye karar verdi mi genelde hep tek yöne gidiyor. Eğer bu iş böyle giderse, olay Nasreddin Hoca’nın eşeği hikayesine dönecek. Hoca, karakaçanın yemini hergün kısıyor, hayvanda çıt yok (nasıl olsun, garibanın açlıktan nefesi kokmuş), sonra bir gün nalları dikiyor. Hoca “Tuh be, tam tasarrufa alıştırıyorduk” diyor.
       
ALIŞMA SÜRESİ UZUN SÜRERSE...
       Özetle dalgalı kur iyide, alışma süresi uzun sürerse, iki şeyden biri olacak:
       A- Halk bugünkü politik sistemi pencereden dışarı atacak.
       B- Ekonominin vefat ilanını vereceğiz.
       Bu alışma sürecinin ne kadar süreceğini anlamak için, bizdeki kurun niye böyle vahşi ve tek yönlü hareket ettiğini irdelemek lazım. Ben dört sebep sıralıyorum.
* Hükümetin süreceğine ve programı uygulayacağına güven zayıf.
* Kamu borcunun döndürülemeyeceği veya ödenemeyeceği korkusu yaygın.
* Devaluasyonun hızla enflasyona dönüşeceği düşünülüyor.
* Spekülasyon.
       Son maddeyi bir kenara bırakıyorum, ötekileri halledersek o da hallolur. Sadece şu kadarını söyleyebilirim.
       WEBANİ, 1990’dan bu yana piyasalarda ve sayısız kriz gördü, hepsinde spekülasyon ve dedikodu vardı, ama ben bazı kurumların bugünkü kadar hayasızca Türkiye aleyhine konuştuğunu ve TL aleyhinde terör estirdiklerini ilk defa görüyorum.
       Ancak, öteki üç konuda piyasaların biraz tehlikeleri abarttıkları, olumlu gelişmeleri ise es geçtikleri kanaatindeyim.
       
FISCHER, PİYASAYI TATMİN EDEMEDİ
       Üstelik bunu söyleyen yalnız ben değilim, Stanley Fischer’de aynı kanatte. Bence Ankara, Fischer’i bizi serbest kurdan kurtarması için çağırdı, ama avucunu yaladı. Ancak, çok önemli bir kazanım elde etti.
       Fischer, Türkiye’den ayrılırken yukarıda bahsettiğim ilk üç sorunun IMF açısından çözülmüş olduğunu ilan ett. Fischer, ilk günkü tepkiye göre ne içerde ne de dışarda piyasa oyuncularını tatmin etmedi, ama yine de Ankara’da neler gördüğün, bir kez daha özetleyelim:
* MHP’de beklemediğin bir samimiyet ve programa devam gayreti gördü.
* Temmuz enflasyon tahminlerinden devalüasyonun enflasyona dikey geçiş yapamadığını hissetti.
* Hazine’de yapılan brifingde iç borcun çevrilmesinin ve finansmanının abartıldığı kadar önemli bir sorun olmadığını çaktı.
* Cari fazlanın döviz-arz talebi sorununa önemli bir katkıda bulunacağını anladı.
       
DÖRTBAŞI MAĞMUR BİR KABİNE REVİZYONU
       Bence de piyasaların Stanley Fischer’in gözlemlerini özümsemesi biraz zaman, biraz da Ankara’nın gayretine bağlı. Politik boyutta, ANAP Kongresinden sonra dört başı mağmur bir kabine revizyonu, ardından da hükümetin sonbahar reform programını açıklaması güvensizliği biraz dağıtabilir.
       Tabii, bu arada reformların derinleştirilmesi de lazım. Örneğin, artık bitirsek şu banka satışlarını diyor insan içinden.
       
DEVALÜASYON, ENFLASYONA SIZACAK MI?
       İkincisi, piyasalar Temmuz enflasyon verilerini görmek isteyecek. Eğer, gerçekten devalüasyon enflasyona sızmıyorsa, TL’ye güven artabilir. İç borç konusunda söylenecek herşey söylendi.
        Kamunun kamuya borcu yeniden yapılandırılıyor, piyasa borcu çok az. Sene sonuna kadar sadece 19 katrilyon borçlanma mecburiyeti var.
       Üstelik iç borcun yüzde 75’i değişken faizli. Eğer beklendiği gibi enflasyon düşerse, iç borcun faiz yükü de hızla düşecek. Örneğin, Ağustos ayı için neredeyse 8 katrilyonu aşan itfaya karşın, Hazine bence 4 katrilyonun altında borçlanacak. Piyasa biraz da bu borçlanmanın nasıl gideceğini görmek ister.
       
AĞUSTOS AYI KRİTİK
       Sonuçta, Sayın Öksüz’ün görevden alınması, açıklanan ekonomik tedbirler ve Stanley Fischer’in verdiği gaz ile hükümet şu anda TL’nin düşmesini engelledi. Ama, TL’nin kuvvetlenmesi için Ağustos ayı kritik. Yukarıda söylediklerim gerçekleşirse, TL’ye güven artar, piyasaların benzine biraz renk gelir.
       Ama illavelakin Ağustos, bilemediniz en geç Eylül ayında faizler düşürülemezse, sosyal patlama olayını daha sık tartışmaya başlarız. Sonra bir gün bakarız kapıya dayanmış.
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları