Home page
Haber Menüsü


 
Boşuna debelenmeyin
 
Dalgalı kur yeni bir protest türü yarattı. Şu dalgalı kur denen şeyi günahım kadar seviyorsam, namerdim. Ancak, açıkça itiraf ediyorum, Türkiye için en ideali sıcak para politikasıdır.
 
Atilla Yeşilada
NTV-MSNBC
 
29 Temmuz—  Şu dalgalı kur denen şeyi günahım kadar seviyorsam, namerdim. Websitem çöksün, e-mailime Sircam virüsü bulaşsın ki, hergün bizi bu sisteme mahkum edenlere küfrederek uyanıyorum. Toplum nefret ettiği herşeye de olduğu gibi dalgalı kur konusunda da mizaha döktü işi. İşte size anti-dalgalı kur protest şiirinin en güzel örneklerinden biri:

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
       Sessiz Lira
       
       Artık, bono almak günü gelmişse Hazine’den,
       Meçhule giden bir lira çıkar cebimizden.
       
       Hiç kuru yokmuş gibi sessizce dalgalanır durur,
       Liraya güvenenler ise oldukları yerde kudurur!
       
       Lirada kalanlar dalgalanmadan elemli,
       Günlerce kurlara bakarlar gözleri nemli!
       
       Biçare gönüller! Yapılan ne son devalüasyondur bu,
       Hicranlı ülkemizin ne de son soygunudur bu!
       
       Güzel ülkemde Liracılar nafile bekler.
       Bilmezler ki çıkan kurlar bir daha inmeyecekler.
       
       Bir çok döviz kurunun her biri memnun ki yerinden,
       Bir çok günler geçti düşen yok içlerinden!*

       
       
AĞLAMAYI BIRAKIN, BU YOLDAN DÖNÜŞ YOK
       
       Ama, bu konuda romantizmi bırakmanın ve sessiz lirayı bir kez daha dinlemenin zamanı geldi be kardeşim. Çünkü halis Trabzon yağları, tam yağlı eski kaşar gibi, sabit ya da bantlı kur sistemleri de artık geri gelmeyecek.
       Açıkça itiraf ediyorum, Türkiye için en ideali sıcak para politikasıdır. Ancak, bu politikanın yürümesi için iç talebin devamlı baskı altında tutulması, bütçenin fazla vermesi, yabancı sermaye akımının verimlilik ve ihracat artırıcı yatırımlara yönetilmesi, ve ne önemlisi de politikacıların güvenilir olması lazım
       Bu şartlar yoksa sınrlı döviz rezervi olan hiç bir Merkez Bankası kur savunamaz.
       
TCMB BİR KUR HEDEFİ KOYAMAZ, KOYSA DA KORUYAMAZ
       Öteki şartları bir kenara koyalım, bizde politikacıya güven yok, TCMB’nin rezervleri ise sınırlı. Herhalde, politikacıya güven olmadığı konusunda çoğunuz benimle hem fikirsinizdir. Ama diyeceksiniz ki, 16 milyar dolar rezerv var, IMF’den de düzenli çek geliyor, nasıl rezerv sınırlı olurmuş.
       Bu imkanlara karşı piyasada başıboş gezen, repoda ve bankaların gecelik hesaplarında bulunan 15 katrilyon civarında TL var. Bunlara bir de aylık TL ve döviz mevduatı da eklersek, potensiyal olarak her an dövize kayabilecek 30-40 milyar dolar bir para var bu ülkede. Eğer kur oynaklığına sebep politikacıya güvensizlik se, TCMB döviz hedefi koyamaz, koysa bile savunamaz.
       Dövize saldırmayı gerektirecek bir şok olmasa da, şu andaki faiz seviyesinde, TL shortlayıp dövizde spekülasyon yapmayı engellemek hemen hemen imkansız.
       Hele, bu spekülasyonun bir kısmı “Türkiye batıyor, siz en iyisi paranıza off-shore de hesap açın” diyebilecek kadar hayasızlaşan bir takım saygın finans kurumları tarafından körükleniyorsa.
       
BANKA, FAİZLERLE DE TL’Yİ DESTEKLEYEMEZ
       Spekülasyonu engelleyecek ve TL’yi cazip hale getirecek bir faiz politikası da benimseyemez TCMB. Bu faiz düzeyi -ben O/N’da basit yüzde 85’ ler civarında olduğun düşünüyorum- yavaş yavaş nekahat dönemine giren bankacılık sistemini teneşire yatırır.
       Daha da kötüsü, Hazineyi batırır, iç talebi öldürür, Türkiye’de ne kadar borçlu şirket ya da birey varsa iflas mahkemelerinin kapısında kuyruğa dizer.
       Özetle, çok istesek de, para politikası olarak en ideali olsa da, Türkiye’de kur hedefleyen bir parasal rejimin şimdilik yürütülmesi imkansızdır, böyle bir sisteme dönüş yalnız felaket getirir.
       
ŞİMDİ, GELELİM DALGALI KURUN YARARLARINA
       Bir kere bu gerçeği kabullenirsek, dalgalı kur rejimine daha rasyonel bakma şansımız olur. Bir kere, dalgalı kur, piyasalarla, daha doğrusu halkla Ankara arasında en etkin haberleşme yöntemi haline gelmiştir.
       Yollara dökülen yüzbinlerce esnafı iplemeyen hükümet, dolar 1.600.000’e varınca bakan feda etmiş, tedbir paketi açıklamış, Sn Stanley Fischer’i Ankara’ya davet etmiştir. Dalgalı kur sorumlu ekonomik ve reform politkalarının en büyük sigortasıdır, bu sebeple de zaman içinde kendi kendinin en iyi ilacıdır.
       
DALGALI KUR ANKARA’YLA HABERLEŞMEK İÇİN İDEAL
       Bizde zuhur ettiği şekliyle, dalgalı kurun hem finansal yatırımlarda hem de reel sektörde çok büyük tahribat yaptığını da kabul ediyorum. Kur oynaklığının ve yönünün tayin edilememesi yüzünden, hem faizler olması gerekenin üstünde hem de ekonomik faaliyetler olması gerekenin altındadır. Ancak, politikacı sorumlu davandığı takdirde, bu tahribat hem geçidir, hem de geçiş döneminde makroekonomik planda çok daha ağır sorunların oluşmasını engeller.
       Şöyle ki, yüksek faiz ve iç talebin zayıflığı devaluasyonun enflasyona yansımasını çok yavaşlatacaktr. Enerji girdilerinin ağırlıkta olduğu ya da mevsimsel talepten yararlanan sektörlerde biraz enflasyonist baskı olacaktır. Ama, bu baskıların TÜFE’ye sızması hemen hemen imkansızdır.
       Üstelik bir süre sonra dalalı kurun çok önemli bir faydasını da göreceğiz: Türk insanı, refah veya servet düzeyini dövizle ölçmekten, fiyatları dövizle belirlemekten vazgeçektir. Zaman içinde döviz ikamesi azalacak, devaluasyon ve enflasyon etkileşimi zayıflayacaktır.
       
EKONOMİK FAKTÖRLER GÜÇLÜ TL’Yİ DESTEKLİYOR, SPEKÜLASYON BİTECEK
       Bu sisteme alışık olmadığımız için, içimizde daima kur hep yukarı gidecek gibi bir korku var. Yukarıda sunduğum şiir de bu Angst üzerine yazılmış zaten. Ama, eğer temel ekonomik trendlerle desteklenmiyorsa, TL’nin değer kaybı kalıcı olamaz, Vahşi Batı boyutlarında spekülasyona meydan veren bir parasal otoriteniz olsa da olmaz.
       Bakın, Türkiye ekonomisi bu sene belki 5 milyar değil, ama en az 3 milyar dolar cari fazla verecek. Temmuz verilerinde göreceğiz, devaluasyon TEFE’ye yansıyor, ama TÜFE’yi yükseltemiyor. Bütçe de 7 katrilyonu aşan bir fazla var. Temel olarak TL olması gereken değerin çok altındadır.
       Bu noktadan sonra hala TL’nin değer kaybedeceğine oynamak, Borsa’da fiyatı 1.000 TL’den 100.000 TL’ye çıkan hisseye yatırım yapmaya benzer. Temel ekonomik faktörlerle veya politik endişelerle desteklenmeyen bir spekülasyon dalgası her zaman her yerde bir balon gibi patlamıştır.
       Eğer, politikacı bundan sonra sorumsuz davranışlardan kaçınırsa, bizdeki balon da sönecek, TL bir süre sonra değer kazanacaktır. Ama, politikacı sorumlu davranacak mı? Dalgalı kura alışmak ne kadar zaman sürer?
       Bu süreçte oluşacak ekonomik tahribat nasıl en aza indirgenir? Yarın yayınlayacağım ikinci bölümde, hükümetin üstüne düşenleri anlatacağım.
       
       * Anonim-Internet’den gelenler arasında çıktı
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları