Home page
Haber Menüsü


 
Bono takasının riski var mı?
 
Takas sonrası kapanan açık pozisyonlar ve güçlenen bilançoları ile özel bankaların yurtdışından fonlama yapabilmeleri kolaylaşacak.
 
Mahmut Kaya
 
20 Haziran—  Hazine ve hükümet için beklenmedik ölçüde başarılı geçen takas operasyonu ile bankalar ve piyasalar derin bir nefes aldı. Hazine kısa vadeli borcunu bir ölçüde uzun vadeye yayarak bu sene ve önümüzdeki sene yapacağı borçlanma miktarını biraz azalttı.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Bankalar da açık döviz pozisyonlarını kapatırken getirisi hiç de fena olmayan döviz endeksli yeni bonolar aldılar.
       Alanın da satanın da memnun olması gereken bir operasyon. Ancak hem Hazine’nin hem de bankaların bu operasyondan yarar sağlamaları için hükümetin programa, özellikle kamu bankaları operasyonuna son gaz devam etmesi gerekiyor. Aksi durumda takas operasyonu bankalar için belli riskler oluşturabilir.
       
BANKALAR FAİZ RİSKİ ALDI
       Takasla birlikte bankaların aldığı en önemli risk kuşkusuz faiz riskidir. Bu operasyonla birlikte bankalar açık döviz pozisyon risklerini azaltırken aynı anda faiz riski almak zorunda kaldılar. Daha kesin bir ifadeyle aktifler ile pasifler arasındaki vade uyuşmazlığının artmasına göz yumdular.
       Vade uyuşmazlığının sakıncası “kötü” zamanlarda fonlama maliyetleri, vadelerin daha kısa olması nedeniyle daha hızlı artarken, aktiflerin getirisi de vadelerin daha uzun olması nedeniyle ya daha yavaş artar ya da hiç artmaz. Bankalar uzun vadeli bonolarının faiz oranlarından sabit faiz geliri yazmaya devam etse de bu bonoların piyasa değerleri ciddi olarak düşebilir. Bu günlerde bankaların pasifleri, yani fonlama kaynaklarının ortalama vadesi 1 ayın altında.
       
TASARRUFÇU KISA VADEYİ SEÇİYOR
       Mevduat sahibi (mevduatlar toplam fonlamanın yaklaşık yüzde 70’ini oluşturuyor), giderek artan belirsizlikler nedeniyle mümkün olduğunca kısa vadede kalmaya devam ediyor. Mevduat sahibinin bu tavrı, geçtiğimiz dönemde bankaları da mümkün olduğunca kısa vadeyi tercih etmeye yöneltmişti. Bu açıdan bakıldığında bono takası bankaların genel stratejilerinin aksine yaptıkları bir operasyon. Hazine’nin son dönemdeki borç geri ödemelerinde yaşadığı gerginlik ve bono ihalelerinde giderek daha kısa vadeye yönelmesi de bankaların tavrının bir göstergesi.
       Kasım ve Şubat krizlerinin çıkış nedeni, büyük ölçüde vade uyuşmazlığının yüsek düzeyde olduğu bankalardı. Özellikle kamu bankaları verimsiz aktiflerini ve giderek büyüyen zararlarını fonlamak için daha kısa vadeli fonlama araçlarına (repo, haftalık mevduat vs.) yönelmişlerdi. Bu strateji, bu araçların hızla artan faizleri ile birleşince bu bankaların zararları daha da büyüdü.
       
VADE UYUŞMAZLIĞI KONTROL ALTINDA
       Vade uyuşmazlığı her zaman bir risk unsurudur ve sadece Türk bankacılık sistemine özgü değildir. Ancak Türkiye’de geçtiğimiz dönemde bu risk, kamu bankalarının ve sonradan fona devredilen bankaların zayıflayan bilançoları ve büyüyen zararlarını fonlamak için kullandıkları yöntemler nedeniyle önemli bir sorun oluşturuyordu.
       Önümüzdeki dönemde bu riskin çok daha kontrol altında kalacağını düşünüyorum. Bunun nedeni de kamu ve fon bankaları için devam eden kapatma ve küçültme operasyonu. Şubat krizinden sonra gecelik borçlanma piyasalarından izole edilen kamu bankalarının şimdi de kademeli olarak fiziksel varlıkları küçültülüyor ve birleştirmeler yoluyla bilançoları ve pazar payları küçültülüyor. Son olarak geçen hafta Türkbank’ın bankacılık lisansı iptal edildi ve Interbank ve Esbank, Etibank’ın çatısı altında birleştirilmesi kararı alındı. Fondaki banka sayısı da 5’e indirildi. Öte yanda diğer kamu bankaları için de küçültme işlemi devam ediyor. Emlakbank’ın kapatılması ve aktiflerinin Ziraat Banka’sına devredilemesi için geri sayım başladı.
       
KAMULAR ÖZEL BANKALARA ZARAR VEREMEYECEK
       Dolayısıyla kamu bankaları artık yarı-batık aktiflerini ve büyüyen zararlarını fonlamak için piyasa faiz oranlarının çok üzerinde faiz oranları ödeyemeyecek ve haksız rekabet yaratarak sisteme ve özel bankalara zarar veremeyecekler.
       Burada BDDK’nın rolü çok büyük önem taşıyor. Bir daha Demirbank ya da Iktisat Bankası gibi vakalar yaşanmaması için sistem üzerindeki denetimlerin daha da arttırılması gerekir. Bankaların ‘bankacılık’ yaparak gerekli düzenlemeler içinde faaliyet göstermeleri sağlanmalı ve bankaların varlıklarını tehlikeye atabilecek agresif pozisyonlar almaları engellenmeli.
       
ATILAN ADIMLAR DOĞRU
       Sonuç olarak atılan adımların hepsi doğru yönde. Bundan sonra sistem dışı nedenlerle yeni krizler çıksa bile, (Örnek: FP kapatılması, Arjantin’de ciddi bir kriz çıkması vs.) bunların özel bankalar üzerindeki etkisi çok daha sınırlı olacak.
       Özel bankalar zaten sağlam ve likit bilanço yapıları sayesinde kriz ortamlarında bile fonlama maliyetlerinin aniden artması gibi sıkıntılar yaşamayacak. Özellikle takas sonrası kapanan açık pozisyonlar ve güçlenen bilançoları ile özel bankaların yurtdışından fonlama yapabilmeleri de kolaylaştıracak.
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları