Home page
Haber Menüsü


 
Nasıl bir tarım reformu?
 
Hükümetin planladığı tarım reformu ardından, üretkenliği arttırmaya yönelik politikaların gelmesi gerekiyor.
 
Erhan Aslanoğlu
 
1 Haziran—  Geçtiğimiz haftaki yazımızda Türkiye’de tarım reformuna neden ihtiyaç olduğunu açıklamaya çalışmıştık. Son günlerde yaşadıklarımız tarım reformunu gerçekleştirmenin oldukça zor bir iş olduğunu bize bir kez daha gösterdi. Bu haftaki yazımızda, tüm zorluğuna karşın mutlaka gerçekleştirilmesi gereken tarım reformunun nasıl olması gerektiğini tartışacağız.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Türkiye’de 2000 yılı stand-by anlaşması ile beraber yeni bir tarım reform paketi de açıklandı. Açıkçası, nasıl bir reform olması gerektiğinin cevabı önemli oranda bu pakette bulunmaktadır. Bu program, mevcut tarımsal desteğin 2002 yılı sonuna kadar büyük oranda tasfiyesini planlamaktadır.
       Bu çerçevede, destekleme alımları kaldırılacak, kredi ve gübre gibi çeşitli sübvansiyonlara son verilecektir. Tütün ve şeker yasaları gibi düzenlemelerle tarımsal ürün piyasaları serbestleştirilecek, fiyatların arz ile talebin kesiştiği noktada oluşması sağlanacaktır. Tasfiye edilecek bu sistemin yerine gelmesi planlanan ise çiftçiye doğrudan gelir desteğidir.
       
REFORM PAKETİNDEKİ İLERLEME SINIRLI
       Geçtiğimiz yıl açıklanan ve 2002 yılı sonunda tamamlanması beklenen bu reform paketinde kaydedilen ilerleme sınırlıdır. Kredi ve gübre sübvansiyonları kısmen azaltılabilmiştir.
       Dün krize dönüşen konu, tütün yasasının hala geçirilememiş olmasıdır. Enflasyonun ve dünya fiyatlarının üzerinde fiyat alan tarım kesimi, destekleme alımları hiç bitmeyecekmiş gibi bir beklenti içindedir. Tasfiye edilmesi gereken bu sistemin yerine 2003 yılında tamamen gelmesi beklenen doğrudan gelir desteğinin, 2000 yılı pilot bölgeler uygulaması ise oldukça başarısız olmuştur.
       Türkiye’de güvenilir bir tarım sayımının olmaması bu uygulamayı imkansız hale getirmektedir. Hangi bölgede ne kadar çiftçinin, ne kadar toprağının destekleneceği tam olarak bilinememektedir.
       
KAYNAK NEREDEN SAĞLANACAK?
       Türkiye, tarım reforrmunu uygulamaya koymada gecikmektedir. 2001 krizinin arkasındaki en önemli nedenlerden birisi, Ziraat Bankası’nın tarım desteği nedeniyle yarattığı görev zararıdır.
       Artık Ziraat Bankası böyle bir görev zararı veremeyecektir. Eğer mevcut sistem devam edecekse tarıma aktarılacak kaynak nereden sağlanacaktır? Ne içeride ne de dışarıda böyle bir kaynak kalmamıştır. Türkiye planladığı reformu eninde sonunda yapmaya zorunlu kalacaktır.
       Hazine ve Dünya Bankası kaynaklarına göre bu reform tamamlandığında tarıma aktarılan kaynak reform öncesi düzeyi olan 5 milyar dolardan 1 milyar dolara inecektir. Yaklaşık 8-9 milyon istihdam sağlayan tarım kesimine aktarılan kaynağın böylesi bir oranda azalması sancılı olacaktır. Bu reformun siyasi yapılanmada da bir değişim getirmesi kaçınılmazdır.
       
GELİŞMELER DÜNYAYA PARALEL
       Türkiye ekonomisindeki gelişmeler, dünya ekonomisine oldukça paralel seyretmektedir. Tarım desteğinin doğrudan gelir transferi yöntemi ile yapılması hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler arasında gittikçe yayılmaktadır.
       Örneğin Meksika’da fiyat ve çeşitli sübvansiyonlar ile yapılan destek 1990’ların başında toplam desteğin yüzde 30’unu oluştururken, 1990’ların ikinci yarısında bu oran yüzde 5’e inmiştir. Meksika’da ağırlıklı olarak doğrudan gelir sistemi uygulanmaktadır. Türkiye’de de bu sistemin yaygın olarak kullanılacağını beklememiz gerekmektedir.
       Doğrudan gelir sisteminde çiftçiye hektar başına bir ödeme yapılmaktadır. Elde edilen ürünün piyasa fiyatından satılarak tarımsal kaynak etkinliğinin sağlanması hedeflenmektedir.
       Bu sistemde kazanacak olanın, öncelik verilecek olan küçük üretici olması beklenmektedir. Mevcut yapıda, küçük üreticiler tarımsal sübvansiyonlardan zaten fazla yararlanamamaktadır.
       
ÜRETKENLİĞİ ARTTIRACAK POLİTİKALAR GEREKLİ
       Şu ana kadar anlattıklarımız hükümetin planladığı reform çerçevesindedir. Bu reformun arkasından üretkenliği arttırmaya yönelik politikaların gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tarımsal AR-GE’nin ve desteğinin arttırılması, uygulamaya konması, sulama imkanlarının arttırılması, aynı zamanda ürün kalite ve çeşitliliğini arttırmaya yönelik orta ve uzun dönem stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir.
       Gelişmiş ülkelerde tarımsal katma değer içinde orman ürünlerinin ve hayvancılığın payı yüzde 60-80 arasındadır. Türkiye’de ise bu oran yüzde 25-30 civarındadır. Tarım reformunun bu yapısal dönüşümü de gerçekleştirmesi gerektiğine inanıyoruz.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları