 |
|
|||||
 |   |  |  | |||||||||||||||||||||||
| ||||||||||||||||||||||||||
  |
 |
|||||||
|
|||||||
|
|||||||
| Hatta, bugünlerde “Yolsuzluk Dünyasında Kim kimdir” adlı bir kitabın çok iyi satacağını düşünüyorum, çünkü benim kafam karışmaya başladı. Örneğin, Sayın Çağlar’ın Interbank’ın Egebank’ta aldığı kredilerle ilgili bir soruşturması varmıydı? Yoksa o soruşturma Sayın Dinç Bilgin’in bankasından aldığı kredilerle mi ilgiliydi? Sayın Dinç Bilgin’in bankası hangisiydi? Mavi Akım Projesi ile Sayın Pınar Eliçe’nin bağlantısı kolay ezberlenecek bir olay değil, kahve masasında bir referans kitabı iyi giderdi viskili dost sohbetlerinde. BİRAZ ABARTIYORUZ Bence her zaman olduğu gibi konuyu biraz abartıyoruz ve yer yer “Vurun Kahpe’ye” filmine çeviriyoruz, ama olsun. 700 yıllık susan toplum tecrübesinden sonra bu tür ifratları hoş görmek lazım. Orta vadede, bir toplumun kendi geçmişi ile hesaplaşması kadar sağlıklı bir süreç olamaz. Ayrıca, yolsuzluklardan arındırılmış, veya bunların şiddetle üstüne giden bir ülke çok daha fazla ve kaliteli yabancı yatırım çeker. Hey hat, kısa vadede, bu soruşturmalar piyasa ve ekonominin canını çok yakacak. Tam reformlara konsantre olmuşken, Batı’dan cukkayı kapmak üzereyken Beyaz Enerji ve Sayın Ersümer’e yöneltilen suçlamalar bir politik mini-kriz ihtimalini daha gündeme getirdi. Her ne kadar önümüz yazsa da, bu piyasalar bir politik kriz daha kaldırmaz. Bence politik kriz ihtimali düşük. Hiç bir partinin bu koalisyonu bırakıp gidecek kadar kuvvetli eli yok. Tam işler düzeliyor derken, bir devalüasyon daha yersek sokaktaki adamı yerinde tutmak biraz zor olur. Ankara belki bir sene sonrasını görmemekle suçlanabilir, ama hayatta kalma refleksi her daim sağlam olmuştur. Bu iş nasıl çözümlenir bilemem ama, herkes kan tükürüp “kzılcık şerbeti içtim” diyecek, ve yoluna devam edecek. İŞLER DÜZELME EĞİLİMİNDE Kriz olmayacağını varsayarsak, işler düzelme eğiliminde. IMF İkinci Başkanı Sayın Stanley Fisher’in Türkiye hakkında söylediği övgü dolu sözler, sıkı bir yardım paketinin habercisi. Tabii, bu arada kabine Sayın Derviş’in yokluğunda bir de armatörleri kurtarma operasyonu başlattı ama, hadi uğraşmayalım, adamlar tankerlerle filan Meclis’i basmaya kalkarlar, Batı’ya rayting oluruz. Zaten, Batı’nın da parayı verirken pek Türkiye adam olacak beklentisi yok. Genel kanı, reformları yapıp, sonra uygulamayı unutacağımız. Hani şu meşhur “Uluslararası Hakem” konusunda Anayasayı değiştirmiştik, ama aradan üç yıl geçti daha kanunu çıkartamadık. 3 AYDA EN FAZLA 6-10 MİLYAR $ Yardım paketi konusunda ciddi bir kavram kargaşası var. Kimden ne kadar, ne vadede, ne karşılığında ne kdar gelecek, kimse bilmiyor. Ortada binlerce rakam dolaşıyor. Ben kafam bastığı kadar anlatayım. Sayın Derviş, daha önceki IMF ve Dünya Bankası taahhütleri de dahil olmak üzere 15 milyar dolar bekliyor. Bunun üstü hoş bir sürpriz olur. Bu para tırak nakit de değil. Önümüzdeki üç ay içinde en fazla 6-10 milyarı gelir. Üstü, ya vadeli, yada reformlar karşılığı. Bunun da ötesinde, o gelecek 6-10 milyarın bir kısmı sadece TCMB’ye verilecek, asıl kritik sorun olan iç borç ödemeleri ve banka rekapitilizasyonlarında kullanılamayacak. Bütçeye destek bahsettiğim rakamın yarısını, yani 3-5 milyar doları geçmez. Hazine’nin önümüzdeki üç ay içinde takriben 20 katrilyon TL iç borç itfası ve 2-3 milyar dolar dış borç ödemesi olduğuna göre, bu rakam çok az. Şu andaki faizlerden borçlanmak demek, gelecek sene tüm bütçeyi faiz ödemelerine ayırmak demek. Bence, Hazine bir süre sonra bankaların elindeki vadesi gelen kağıtları uzun vadeli dövize endeksli kağıtlarla değişecek. Bir miktar da para basılacak ve yaz atlatılacak. İKİ SENARYO VAR Ondan sonra iki senaryo var. Eğer, Ankara biraz da gönülsüzce başlattığı değişim sürecini hızlandırabilirse, Batı daha fazla yardım yapar, daha da önemlisi finansal yatırımcılar ve yabancı bankalar yeniden Türkiye’ye yatırım yaparlar. Hatta, dış borçlanma yeniden açılabilir. İç borç ciddi bir sorun olmaya devam eder, ama vade uzatılır, özelleştirme filan, durum kontrol altına alınır. Kötü senaryoda, Ankara reformlarda frene basar, bir krizden ötekine yuvarlanır, dış destek sınırlı kalır, ekonomik durgunluk ağırlaşır. Daha ötesini göremiyorum, ama bayağı zor bir kış geçiririz. | ||||
| |
|||
 |
|
 |
|||||||||||||||
   |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
 | |||||||||||||||||
Emine Uşaklıgil’in bugüne kadar ntvmsnbc’de yayınlanmış tüm yazıları
