Home page
Haber Menüsü


İskender Özturanlı
 
Özelleştirme sürecine yeni yaklaşım
 

 
İskender Özturanlı
 
4 Mart—  Türk Telekom’un özelleştirilmesi ve 4502 Sayılı Kanunla Türkiye’de bir telekom piyasaları oluşturma hazırlığı bugüne kadar şiddetle tartıştığımız ama bir türlü olduğuna kendimizi dahi inandıramadığımız, genel tabirle “Türkiye’de teknoloji üretimi” benim kendi kavramsallaştırma çabalarım içinde ise” global haritadaki rekabet gücümüzün teknoloji de satabilen bir baza oturması için son şansdır.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Uzatmadan hemen bu iddianın başka sorunlarla karıştırılmaması, teknoloji üretim pratiklerinin, yaratıcı ve felsefi düşünme içinde yapılmadan, yaratıcı eğitime giden bir bilgi özgürlüğü taşımadan ortaya konmaları dahilinde mutlaka sakat ve eksik olduğunu biliyorum.
       Öte yandan gene bu üretimin ne Türkiye’deki kronik enflasyona ne de, bazı yapısal sorunlara çare olabileceği her şeyi hemen çözebileceği türünden bir çıkarıma varmayı da şimdilik erken ve tehlikeli buluyorum. Bu tür kestirme noktalara varmaksızın, bazı güzel lafların, sloganların ekonomiyi ve toplum hayatını sihirli bir değnek değmişçesine hemen değiştireceğine inandığım çağları ben geride bıraktım.
       Eğer teknoloji üretimindeki yoğunluk ve değer yaratma süreci, ekonomik sağlığın ve canlanmanın tek göstergesi olsaydı, o zaman Japon mali sisteminin 98’de içine girdiği ve dalga dalga bütün sektörleri kaplayan 2001’ yılında hala tam anlamıyla içinden çıkılamayan bir büyük durgunluğa girmiş olmasını açıklayamaz olurduk, üstelik NTT DoComo’nun özelikle mobil iletişim alanında yarattığı gösterişsiz devrim ile Avrupalı rakiplerini peşinden koşturduğu ve ABD’li dev AT&T’nin hissedarı olmasına rağmen. Biz mikro ekonomik perspektifken bakmaya çalışıyoruz. Oysa gelir dağılımı ve toplumun uzun vadeli refahı için teknolojik rekabet edebilirlik önemli. Ancak ABD’de buna itiraz edenler de olduğu unutulmamalı.
       Bence kaçınılması gereken bir diğer nokta da teknoloji bir tarafta insan öbür tarafta türünden 19 Yüzyıl’a ait bakış açıları. Geçenlerde ünlü bir köşe yazarımız gazetelerimizin teknolojiyi öne çıkarıp insanı unuttuklarını iddia ediyordu bu yazısında.
       Oysa en son teknolojiye dayalı makinaları yüksek paralarla alıp getirmenin salt insana değil de teknolojiye de ihanet olduğunu kavramaksızın. Teknoloji kavramının atası olan “tekhne” oysa süreçlere insan yaratımının, aklının ve emeğinin girdiği bir süreci tanımlamakta bu tanım bugünkünden pek de farklı olmaksızın, işin bir tarafından, tutmazsanız, stilinden bihaber olursanız, işin tekniğini öğrenmezseniz o işi öğrenemediğiniz varsayımını ta başında beri taşımaktadır...
       
TÜRKİYE’DE NE OLDU?
       Bir dönemler oldukça iddialı olduğumuz telekom alanında teknoloji üretilememesinin nedenlerine bakarsak bunun için bir sorumlu yada suçlu aramaktan çok gelişim sürecinin dinamiğine bakmamız gerekir diye düşünüyorum. Kuruluşların ve şirketlerin tek ve büyük bir müşteriyle başbaşa kaldıkları hantal bir süreçden bahsediyorum.
       Eninde sonunda üretilen ürünleri alan bir büyük alıcı, üstelik giderek bütçesinden, Ar-Ge’sinden eksile eksile bugünlere gelmiş bir alıcı. Buna mal satan bir iki kuruluş doğasında teknoloji üretmek Ar-Ge yaratmak dahi olsa süreç içerisinde, hem kendi tarafında hem de karşı tarafta bir rekabet olmayışından kaynaklı bir pazarlama organizasyonuna dönüşmüş oluyor.
       Türkiye’de teknoloji üretimi ve bunu global rekabette pazarlama iddiasıyla işe başlayanların bugün global işbölümü içerisinde kendi iç düzeneklerinde veya dışarıya satma alanında bizim buradan kaynaklanan ürün ve hizmetlerimizin ne derece yer tuttuğunu doğrusu çok merak ediyorum.
       Zamanında bildiğiniz gibi, Telekom bünyesindeki teknoloji geliştirim ve ürün geliştiren şirketleri çok doğru bir kararla, esas itibariyle çok doğru bir kararla zamanında bölünerek farklı kuruluşlar bünyesinde varolmuşlardır. Buradan, Teletaş gibi özgün ve teknoloji geliştiren bir şirket bile doğabilmiştir. Bu örneği zamanında AT&T’nin pek de gönüllü olmayan bölünme sürecinin yarattığı şirketlerin dinamiği ve yetiştirdiği insan gücüyle kıyasladığınızda büyük sıçramalar görürüsünüz. Mesela HP’nin iddialı kaptanı Carla Fiorina tam da bu bünyenin yetişen son büyük örnektir.
       Bu satırları yazarken piyasanın açılmasını ve rekabetin oluşmasını savunan bana Teletaş’ın bir özelleştirme örneği olduğu ve bu eksikliğin özelleştirmenin kendi doğasından kaynaklanan bir problem olduğu ve başarısızlığı öne sürülerek karşı çıkılabilir. Bu tıpkı piyasaların açılmasını ve düzenlemelerle ilgili yönetmelikleri hazırlamadan Türk Telekom’un özelleştirilmiş olmasına benzer. Geçen yazıda da belirttim böyle bir Türk Telekom çok değerli bir Telekom olur, ama piyasaları geliştirmez teknolojiyi getirmez.
       
TEKNOLOJİK ÜSTÜNLÜK VAZGEÇİLMEZ
       Geçenlerde yapılan İş-Tim’in ilk basın toplantısında Genel Müdür, Farina, hizmet kadar teknolojiyi getireceğiz gibisinden bir şeyler söylemiş. Bu açıdan piyasanın ihtiyacı olan bir teknolojik üstünlük artık varolmak için olmazsa olmaz bir koşuldur, bugüne dek bu piyasayı tutan şirketlerin neden bir teknolojik hamle içine girmedikleri de açıklanmış olur.
       Hatta rekabet öylesine kızışır ki bu teknoloji bir getir götürün ötesine geçer ve burada üretilmeye başlanır, bir süre sonra önceleri ufak tefek cihazlarla başlayan bu üretim bir know-how ve üretim zenginliğiyle bünyesinden, diyelim operatöre hizmet veren yaratıcı Türk şirketleri ve insan gücünü çıkartır. Global planda katkı ve büyüme buradan başlayacaktır ancak. Burada dünya çapındaki operatörün teknik birikimi ve know-how’undan yerli ortağın bir şeyler alması ve sürece daha aktif katılma zorunluluğundan bilmiyorum bahsetmeye gerek var mı? Umarız ki böyle olur.
       Birinci değilleme. Teknoloji, 19. yüzyıldaki gibi benim kapalı odamın içinde bulduğum bir dizi yaratımın mekaniği ve kendime bir fon bulsam neler yaparım mantığının bir sonucu değildir artık. O bir süreçler bütününden giderek daralan karların ittirdiği bir geçiş sürecidir artık. Dolayısıyla işleyen -operate edilen- bir ortam olmazsa olmaz koşuldur.
       İkinci değilim ise Türk Telekom’un değeri bütçeye getirdiği değer değildir. Bir de yaratacağı değer söz konusudur ki. Eğer adil bir rekabet anlayışı korunur ve kollanırsa bu iki değil’den bir büyük evet doğar mı bilmem. Ben sadece böyle bir tartışmayı açmak istiyorum.
 
       
   
MSNBC News Emine Uşaklıgil’in tüm yazıları
MSNBC News Oğuz Büktel’in tüm yazıları
MSNBC News Şükrü Küçükşahin’in tüm yazıları
MSNBC News Turgut Tokgöz'ün tüm yazıları
MSNBC News Levent Gürses'in tüm yazıları
MSNBC News Kerem Alkin’in tüm yazıları
MSNBC News Murat Arın’ın tüm yazıları
MSNBC News Atilla Yeşilada’nın tüm yazıları
MSNBC News Yarkın Cebeci’nin tüm yazıları
MSNBC News Mahmut Kaya’nın tüm yazıları
MSNBC News Murat Yeşildere’ın tüm yazıları
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları