Home page
Haber Menüsü


İskender Özturanlı
 
Dezenflasyon - Dezenfektasyon
 
Türkiye’de adettendir, sorunlu olan herhangi bir konu ya da gündemimizde hepimizin yaşantısını etkileyecek birinci sırayı işgal eden bir problem diğerlerinden soyutlanarak tartışılır.
 
İskender Özturanlı
 
31 Ocak—  Türkiye’de adettendir, sorunlu olan herhangi bir konu ya da gündemimizde hepimizin yaşantısını etkileyecek birinci sırayı işgal eden bir problem diğerlerinden soyutlanarak tartışılır.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Genellikle bu ve benzeri konularda kanaat bildiren kişiler tarafından ısrarla bir problemin yekdiğerine oranla daha önemli, daha hayati olduğu ve zaten dünyada da aslında işlerin kendi dedikleri gibi gittiği iddia edilir. Yakın tarihin ekonomik ve politik gündemine kısaca göz gezdirirsek neyin daha önemli olduğunu anlatmaya çalışan bir dizi tartışmanın ve görüşün ortasında buluruz kendimizi.
       
PROGRAM SOYUTLANARAK TARTIŞILIYOR
       Mesela bizdeki dezenflasyon programı, son günlerde neredeyse hiçbir olumsuz ve hain elin bozamayacağı bir arınmışlık içinde dünyadaki ve ülkedeki ekonomik ve ekonomi dışı gelişmelerden soyutlanırcasına tartışılıyor. Oysa bütün bu programı uygulayanların neredeyse tamamında riskler ve tehditler tamamen bertaraf edilmemiş, edilememiştir. Bu bertaraf etme maalesef bir sürçü-lisan dahi olsa İTO Başkanın sözlerine de yansımıştır. MGK Şu ekonomiyi de bir çözüverse, öte yandan gene aynı kesimin sözcüleri tarafından ekonominin siyasete asla alet edilmemesinden dem vurulur ki burada anlaşılan daha çok ekonominin siyasetteki gibi kaotik ortamda elvermemesi anlamı çıkarır.
       Oysa ekonomik gelişmelerin siyasetten daha kaotik olduğu ortamlara hiç de az rastlanmamıştır. Zaten kökene dönecek olursak ekonomideki temel tartışmaların bu kaosu düzenleme adına sürdürüldüğünü görürüz. Bir görüş tamamen bunun kamusal düzenlemesini savunurken öteki ise görünmeyen bir elin piyasanın kendiliğinden düzenleyeceği üzerine kuruludur ki her iki kuram da aslında varsayımsal olarak bir kaosun varlığı açık ya da gizli öngörebilir.
       
SİYASET-PİYASALAR DENGESİZLİĞİ YÜKSEK
       Oysa ki siyasetin piyasalar üzerine doğrudan etkisinin olması şirketlerin hisselerinde görülen açık düşüşler, siyasetten çok şirketlerin yapıları üzerine daha çok söz söylenebilmesi gerektirdiğini hissettiriyor oysa. Buradaki problem en az siyasetin boyutsuzluğu kadar siyaset ile piyasalar arasındaki dengesizliği gösteriyor. Ne yazık ki, derinliğin olmadığı yer siyaset değil piyasa oluyor. Siz hiç Türkiye’nin en büyük holdinglerinin yıllık basın toplantılarında açıklanacak kar rakamlarının borsalarımızda ani düşüş ve çıkışlarla yarattığına tanık oldunuz mu? Çok ender... ya da şöyle olabilirdi bu açıklamanın tonları genel olarak enflasyon ve yolsuzluklar üzerine konuşulacağına mesela enflasyonun düşürülmesinin onların faaliyet sahalarına nasıl etkiler yapacağını ve beklenti ve umutlarının bu paralelde neler olabileceği, yatırım kararlarını nasıl etkilediği veya etkileyeceğini belirten bir açıklama okumuş olduğumuzu hiç hatırlamıyorum.
       
MİKRO EKONOMİ ASIL İHTİYAÇ
       Kirlenmenin, temizlenmenin yüksek enflasyonun ve düşük enflasyonun kendi faaliyet sahalarına etkileri ne olabilir ve bu durumda neler yapılabileceği türünden bir tartışmanın asla görülmediği, buna karşın genel konularda konuşmanın oldukça moda ve de ekonomik deha olarak algılandığı bir ülkede Tuğrul Belli’nin de dediği gibi daha çok mikro ekonomi konuşmaya ihtiyacımız olduğu da aşikar...
       Sözgelimi Fransız Parlamentosu’nda kabul edilen Ermeni yasa tasarısının ya da AB ile ilişkilerimizin zora gitmesinin ardından, hisselerdeki salınımın beklentilerin bile çok ötesine geçmesi sadece spekülasyonu seven bir dizi hain, gizli azınlığın müdahalesi olarak açıklanabilir mi? İşin biraz kolayına kaçmak istiyorsak evet...
       Siz turizmden, yeni ekonomiye, enerji ihalelerinden bir sanayi dalına her konuda yatırım yapan ve hepsinin de iyi gittiği bir büyük holding hissesini tasavvur edebiliyor musunuz? Öyle ki bütün bu rekabet sahası olarak ülke topraklarının bittiği yer hedef olsun, global anlamda bir stratejisi ya da mikro rekabet öngörüsü olabilir mi ?
       Henüz iç pazarda belirli bir anlamda ve belirli bir alanda know-how biriktirmesine olanak tanımayacak kadar iç içe geçmiş benzer yatırımları olan bir organizasyon yapısının diyelim ki CRM konusunda birbiri ardından panellere katılmış olmasının anlamını daha iyi çözebileceği ortadadır. Böylesi bir düzenekte CRM’in sadece daha fazla teknoloji yatırımı, daha fazla data istifi ve organizasyonu olmasına da şaşmamak gerekiyor.
       Bakın, bu yapıların böylesine hantal bir örtü içinde kurulmuş olmasının üç nedeni var bence: Bunlardan birincisi:
       Doğrudan yatırımlar anlamında hep beklenen ve bir türlü sermaye çekimi oldukça zayıf olan ülkemizde bu gelmeyen sermayenin, salt innovatif değil pratik anlamda da getirmediği know-how ve insan gücünün yarattığı anahtar rekabetin olmayışı,
       İkincisi bizzat kendi kuruluşlarımızın, henüz ve hiçbir zaman global rekabete vizyoner yaklaşımlarının oldukça kapsayıcı ve bütünsel olmasına, yetişmiş insan kaynağının evrensel standartlarda eğitim almasına rağmen niyet olarak içerideki büyük fırsatları bitirince nasıl olsa giderim şeklinde bir öte geçe zaman kipinde değerlendirmesi,
       Üçüncüsü, yüksek faizden gelen gelirin, ve tedarikçiyle olan nakit akışının risklerini bizzat faaliyet dışı karlarla minimize etmenin bir risk yönetmek değil bir yaşam ve varlık tarzı haline geldiği bir ortamı da tabi ki asla unutmamak gerekiyor...
       
DÜZENİ BOZAN UNSURLAR
       Müşterimizin soframızdaki yerinin herşeyimizden sonra geldiği bir düzen üç unsur ile kırılıyor: Global Rekabet Zorunluluğu, Düşük Enflasyonda Çalışmak ve Yeni Ekonomi Dalgası. Bu merkezin kaybolduğu bir, ihale fırsatları ya da teklif düzeneğinin bütün ekonomiyi kapladığı bir siyaset- yönetim-ekonomi sahalarındaki daralmadan genişlemye, daha tradeable olmaya, giderek merkezden perifere dağılma potansiyelini de taşıyor.
       Unutmadan söyleyeyim: Toplumun ve yönetimin 2000 sonu ve 2001 yılı içinde girdiği steril olma ihtiyacı tabi ki olmazsa olmaz bir koşul. Ama toplumun herhangi bir kesiminin steril olma hakkı başka bir bölümün sterilliğini feda etme adına olmamalı.
 
       
   
MSNBC News Emine Uşaklıgil’in tüm yazıları
MSNBC News Oğuz Büktel’in tüm yazıları
MSNBC News Şükrü Küçükşahin’in tüm yazıları
MSNBC News Turgut Tokgöz'ün tüm yazıları
MSNBC News Levent Gürses'in tüm yazıları
MSNBC News Kerem Alkin’in tüm yazıları
MSNBC News Murat Arın’ın tüm yazıları
MSNBC News Atilla Yeşilada’nın tüm yazıları
MSNBC News Yarkın Cebeci’nin tüm yazıları
MSNBC News Bayram Başaran’ın tüm yazıları
MSNBC News Mahmut Kaya’nın tüm yazıları
MSNBC News Murat Yeşildere’ın tüm yazıları
MSNBC News Celal Pir’in tüm yazıları
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları