|
16 Mayıs Süleyman Demirel, Çankaya Köşkünde yaptığı 7 yıllık görevin ardından Güniz Sokaktaki evine yeniden dönüyor. Uzun siyasi hayatına, devletin en tepesinde hizmet vermeyi de kattı. O artık, her vesile ile Türkiyenin 9. Cumhurbaşkanı olarak anılacak. Gittiği her yerde, katıldığı her toplantıda kendisine, Sayın Cumhurbaşkanım diye hitabedilecek. 35 yıllık siyasi hayatı boyuca Türkiyenin yaşadığı acı-tatlı olaylarına tanık oldu. Kendi deyimiyle 6 kere gitti, 7 kere geldi. |
Demirel, incileriyle de ünlü |
|||
1950li yıllardan bugüne kadar sayısız kamu veya özel sektör tesisinin temelini attı veya açılışını yaptı. Siyasi hayatı boyunca iki kez askeri darbeye maruz kaldı. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980deki darbelerin ardından, Türk siyasi literatürüne yerleştiği şekliyle, şapkasını alıp gitti. Darbelerin, partilerin, siyasetçilerin ve demokrasinin gelişmesini engellediğini, özellikle siyasetten yasaklı olduğu yıllarda, her fırsatta dile getirdi. Siyasilerin, sadece seçimle işbaşına gelmesi veya seçimi kaybederek görevi kazanana devretmesinden başka demokratik ve meşru bir yol tanımayan Batılı ülkeler ve demokrat Türk kamuoyu, Onu iktidardan uzaklaştıran darbelere karşı çıktı. Ancak, yine aynı çevreler, postmodern darbe olarak nitelenen ve Refahyolun iktidardan uzaklaşmasına yol açan 28 Şubat sürecindeki rolü dolayısıyla da kendisini yadırgadılar. SİYASET DUAYENİ Sadece Türkiye değil, dünya da onu siyaset sahnesinden tanıyor. Daha 1975te, Helsinkide başbakan olarak Sovyet lideri Brejnevin yanında Helsinki Nihai Senedine imza koymuştu. 1999da ise İstanbulda Cumhurbaşkanı olarak ABD Başkanı Bill Clinton ile AGİT zirvesi belgelerine ve Bakü-Ceyhan boru hattı anlaşmasına imza attı. 1975ten 1999a dünya liderleri ya siyaset sahnesinden çekilmiş ya da bu dünyadan ayrılmıştı. Türkiyede neredeyse üç kuşağa, başbakanlık, ana muhalefet partisi liderliği ve cumhurbaşkanlığı yaptı. O hala aktif görevdeydi ve siyasetin duayeni özelliğiyle, belki de dünyada tekti. | |||||||||
|
KAÇAN FIRSATLAR Siyasi hayatında, Türkiyenin tek parti döneminden gelme alışkanlıkları o da devam ettirdi. İktidara geldiği 1960lı yıllarda kırsal kesimlere yönelik popülist politikalar izledi ve devleti büyüttü. Anarşi ve yoklukla boğuşan Türkiyenin siyasi uzlaşmaya en çok ihtiyacı olduğu 1970li yıllarda gerginlik ve inatlaşma politikasını ısrarla sürdürdü. 1990lı yılların başında eski Doğu Bloku ülkeleri kısa zamanda demokrasiye geçerken, ülkenin ihtiyacı olan yapısal reformları gerçekleştiremedi. Antikomünist kişiliğiyle çok övündü. Çankaya Köşkünde düzenlediği veda ve görev dönemini değerlerlendirme toplantısında dile getirdiği devletin ekonomiden elini çekmesi ve demmokrasinin AB standartlarına uygun hale getirilmesi konusunda kendi uzun iktidarları döneminde dişe dokunur bir icraat yapmadı. Yapısal ve siyasal reformlar bir yana, siyasi parti-iktidar-mafya üçgeninin çok işine gelen İhale Yasasını bile şeffaşlaştırmadı. Demokrasiye alışması ve hoşgörülü olması, ancak Sovyet sisteminin çökmesiyle, kendini göstermeye başladı. 1970lerde uzak durduğu uzlaşma kültürünü son dönemde benimsediği işaretlerini verdi. Şimdi, yeniden yuvaya döndü. Bundan sonraki yaşamı, sade mi olacak? Yeniden siyasi hayata mı atılacak, yoksa bir bilge siyaset danışmanı olarak mı kalacak? Kendi ifadesinden, siyaset virüsü taşıdığı ve boş durmayacağı anlaşılıyor. Bir vakıf kurarak, hükümetlere Türkiyenin sorunlarına, özellikle de Avrupa Birliği ile sorunlarda çözüm önerilerinde bulunacağı ileri sürülüyor. İleri yaşına rağmen, hizmete devam işareti veriyor. Ispartanın İslamköyünde başlayan hayatına, şimdi başkentte nasıl devam edeceğini herkes merak ediliyor. ZOR KOŞULLARDA EĞİTİM | ||||||||
|
İslamköylü Paşa Dayı lakaplı Yahya ile aynı köyden Ümmühan, 1921 yılında evlendi. Bu evlilikten 1922 yılında Afife, 1924 yılında Süleyman Sami, daha sonraki yıllarda da Şevket ve Hacı Ali dünyaya geldi. Soyadı kanunu çıktıktan sonra aile Gündoğdu soyadını aldı. İlkokula Süleyman Sami Gündoğdu adıyla kaydoldu. Daha sonra demir ustası olan aile büyükleri nedeniyle Demirel soyadı alındı. İlkokulu, 1930-1935 yılları arasında İslamköyde, altı ahır, üstü dersane, kerpiç köy okulunda bitirdi. Ortaokula kaydolmak için Ispartaya merkep sırtında gitti. Okulun üç şubesi vardı. A şubesinde memur, B şubesinde esnaf, C şubesinde köylü çocukları okuyordu. Onun kaydı C şubesine yapıldı. AFYON LİSESİ Türkçe, tarih, coğrafya, fen bilgisi, matematik derslerinde çok başarılı, müzik, resim, beden eğitimi ve yabancı dil derslerinde daha zayıftı. 1937de parasız yatılı sınavlarını kazandı. Muğla Pansiyonlu İlkokuluna gitti. Okuldaki imkansızlık nedeniyle yatakhanede bir yatakta iki kişi yattı. Öğrenimine, ünlülerin lisesi olan, Afyon Lisesinde yine parasız yatılı olarak devam etti. 1941 yılında Afyon Lisesinden mezun oldu. Mühendis Mektebi sınavlarını kazandı. Mühendis Mektebi, 1945 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi adını aldı. | ||||||||
|
SİYASİ HAYATA GİRİŞ 1949 yılında İTÜden inşaat mühendisi olarak mezun oldu. 1954te Devlet Su İşleri Barajlar Dairesi Başkanı oldu. 1955te Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne atandı. DSİ Genel Müdürü olarak, barajlar ve sulama projelerine imza attı. 27 Mayıs darbesinden sonra bir süre serbest mühendislik, müteahhitlik yaptı. ODTÜde öğretim görevlisi olarak çalıştı. ABDye görevli olarak gitti. Boğaz Köprüsünün ilk projesini (1954) hazırlayan ABDnin uluslararası mühendislik ve müteahhitlik firması Morrison Knudsen Inc.in Türkiye temsilciliğini üstlendi. Bu nedenle adı Morrison Süleymana çıktı. 1990lı yıllardaki Baba, o zamanlar Barajlar Kralıydı. Barajlar Kralı lakabı, 1962 yılında Adalet Partisine (AP) girerek başladığı siyasi hayatında epey işine yaradı. 1964te, partide etkili Koca Reis Sadettin Bilgiçin adaylığına rağmen APnin genel başkanlığına seçildi. Bu görevi 16 yıl aralıksız sürdürdü. 1965 yılında, Ürgüplü hükümetinde, TBMM dışından Başbakan Yardımcılığını üstlendi. 1965 seçimlerinde APden Isparta Milletvekili oldu. Partisi TBMMde çoğunluğu kazandığı için Başbakan olarak atandı. 1971e kadar üç hükümet kurdu. 12 Mart 1971de Türk Silahlı Kuvvetlerinin verdiği muhtıra üzerine, kamouyundaki deyimiyle şapkasını alıp gitti. AP, 1973 seçimlerinden ikinci parti olarak çıkınca muhalefette kaldı. YOKLUK VE ANARŞİ 1975 yılında, Milli Nizam Partisi lideri Necmettin Erbakan ve Milliyetçi Hareket Partisi lideri Alparslan Türkeş ile birinci Milliyetçi Cephe (MC) hükümetini kurdu. Bu hükümet iki yıl görev yaptı. 1977 yılında, yine aynı liderlerle, ikinci MC hükümetini kurdu. 1979 seçimlerinden sonra ise MSP ve MHPnin desteklediği azınlık hükümetini kurdu. 1970li yıllar, yokluk, pahalılık, anarşi,iktidar destekli ülkücülerin ve aşırı solun kanlı eylemleri, toplu katliamlar, faili meçhul cinayetler ve toplumsal huzursuzluklarlageçti. Görev süresi dolan Fahri Korutürkün yerine cumhurbaşkanı bile seçilemedi. 12 EYLÜL DARBESİ Bu koşullar altında 12 Eylül darbesi geldi ve yine şapkasını alıp gitti. Partisi de diğerleri gibi, faaliyetten men edildi. 13 Eylül-11 Ekim tarihleri arasında Hamzakoyda zorunlu ikamete gitti. 1982 Anayasası ile 10 yıllık siyasi yasaklı oldu. 1983te dört ay boyunca Zincirbozanda yine zorunlu ikametteydi. 1987 yılında yapılan referandumla siyasi yasağı kaldırıldı. Bu gelişme üzerine, emanetçi Hüsamettin Cindoruktan DYP genel başkanlığını devraldı. Aynı yıl yapılan genel seçimlerde milletvekili oldu. DYP 1991de yapılan genel seçimlerden birinci parti olarak çıkınca, kendi başkanlığında DYP-SHP koalisyonu kuruldu. 1993 yılında Cumhurbaşkanı Turgut Özalın ölümünün ardından cumhurbaşkanı olarak Çankaya Köşküne çıktı. Eşi Nazmiye Demirel de artık first ladyydi. | ||||||||
|
NAZMİYE, BEN GELDİM! Zaten uzun ve yorucu siyasi hayatının arkasında hep onun desteğini buldu. Liseyi bitirdiği yıl uzaktan akrabası olan Nazmiye Şener ile nişanlandı. Ailesi, İstanbula üniversiteye gitmeden oğullarının başını bağlamak istemişti. Üniversitede hiç kimseye nişanlı olduğunu söylemedi. Nazmiye ve Süleyman Demirel çifti, 12 Aralık 1948 tarihinde evlendi. 52 yıldır evli olen çiftin hiç çocuğu olmadı. Çünkü, 1951 yılında Nazmiye hanım ateşli bir hastalık geçirdi. Yanlış tedavi yüzünden de çocuk sahibi olamadı. Ancak siyasetçi eşi onu daima yüksekte tuttu. Nazmiye hanımın, hayatındaki önemini, gazeteci Hulusi Turgutla yaptığı mülakatta şöyle anlatıyor: Yaşamımı dolduran eşimdir. Eşim bana güç ve kuvvet verir. Beni eleştirir. Kendisi ile herşeyi tartışırım. Çok konuşmasını sevmez. Çok fazla kimsenin şusu, busu ile meşgul değildir. Ama önümüze katıp getirdiğimiz bir hayatı buraya kadar iyi getirmiştir. Bilmiyorum eşim olmasa ne yapardım. Eve gelirim ve Nazmiye, ben geldim diye bağırırım. Bu benim tabii halimdir. Her güne şevkle başlarız, sevinçle bitiririz. Benim hayatımdaki kadın olarak eşimin değerini anlatamam. Bir karşılık ve değer biçmem de mümkün değildir. |
||||||||
Süleyman Demirel şapkasıyla, Nazmi Demirel de kırmızı mendiliyle ünlü. |
ŞAPKA VE KIRMIZI MENDİL Başbakan ve cumhurbaşkanı eşi olarak Nazmiye hanımın siyasetle ilgili yorum yaptığı hatırlanmıyor. Bir defasında böyle bir durum ortaya çıkınca, eşi ona, Sen sus Nazmiye! demişti. Deyiş, o deyiş. Ama, usta bir aşçı olduğu biliniyor. Önemli davetlerde tuttuğu aşçılar hariç, yemekleri kendi yapıyor. Çankaya Köşkünde bile tarhanasını kendi kuruttu. Eşinin favori yemekleri arasında yer alan kuru fasulye, yalancı dolma ve irmik helvasında yakaladığı lezzet çizgisini ustalıkla koruyor. Siyaset yorgunluğunun akşamında eşine, soyulmuş buzlu cevizler hazırlıyor. Eşi nasıl şapkasıyla ünlüyse, Nazmiye hanım da elinden bırakmadığı kırmızı mendiliyle tanınıyor. Ama yardımseverliği bilinmiyor. Namazını kılıyor, zekatını veriyor, düşkünlere yardım ediyor. Ancak, yardımı alanlar, bunun Nazmiye hamından geldiğini bilmiyor. Çankaya Köşkünde protokollere alışan Nazmiye hanım, First Ladyliğinin sona ermesiyle Güniz Sokaktaki mütevazı hayatına yeniden döndü. | ||||||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||