Home page
Haber Menüsü


Turgut Tokgöz
 
Bankacılık sektörüne farklı bir yaklaşım
 
Maliye Bakanlığı’nın banka birleşme ve devirlerinde birtakım vergi muafiyetleri tanıyan yeni uygulaması, bankacılıkta konsolidasyon sürecini hızlandıracak.
 
Turgut Tokgöz
 
7 Kasım—  Bankacılık sektöründe bir süreden beri ciddi gelişmeler yaşanıyor. Bildiğiniz gibi son bir buçuk yılda küçük-orta boy toplam on özel banka çeşitli nedenlerle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredildi.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Sektördeki bu tatsız gelişmeler son zamanlarda öyle bir boyuta ulaştı ki, kırk yıl düşünseniz aklınıza gelmeyecek türden tartışmalar ve görüşler medyada gündemin ilk sıralarını alır oldu. Öyle ki, bunlar arasında Egebank olayındaki gelişmeleri İtalya’da ki temiz eller operasyonu ile bağdaştıranlardan tutun da, bazı köşe yazarlarının arasında kişisel atışmalara varan ilginç tartışmalar var.
       
SEKTÖR YIPRATILIYOR
       Bütün bunlar öyle bir ortamda cereyan ediyor ki, bankacılık sektörü her geçen gün daha da yıpratılıyor diye düşünüyorum. Sektör, adeta bütün kötülüklerin, yolsuzlukların kaynağı olarak gösterilmekte. Herkes, hayali ihracat, ihale usulsüzlükleri, yaygın rüşvet, vergi kaçırma gibi ülkemizde yıllardan beri sürmekte olan ve “yolsuzluk ekonomisi”nin ana parçalarını oluşturan olguları unutmuşçasına bankacılığı bir günah keçisi gibi bütün kötülüklerin anası ilan ediyor.
       Daha da ötesi, insanlar bu ağır atmosfer altında birbirlerini sen bankacısın diyerek suçlar hale bile geldiler. İnsana Allahtan bankacı değilim dedirten türden gelişmeler bunlar. Umarım bu furya kısa sürede son bulur.
       Asıl değinmek istediğim nokta yukarıda yazdığım gelişmelere zemin hazırlayan ve belki de bankacılık sektörünün geleceğini şekillendirecek olan anlayış ve düzen. Bir süreden beri, banka sahibi olma konusunda savunduğum görüş sanıyorum sektörün bugünlere gelmesinde çok önemli rol oynadı ve bundan sonrasını da şekillendirmeye devam edecek.
       Bence Türkiye’nin yakın tarihinde banka sahibi olma arzusu başlıca üç temel güdüye dayanıyordu:
       1. Borç verenle borç alan (ki burada kamudan bahsediyoruz) arasında zahmetsiz ve riskten arındırılmış getiri düzeyi çok yüksek bir aracılık [bankacılık] faaliyeti;
       2. Banka patronluğunun olumlu yönde geliştirdiği sosyal statü;
       3. Sahip olunacak banka yoluyla grubun diğer işlerine kolay ve nispeten daha ucuz finansman sağlamak.
       
Bence bu üç neden banka lisanslarının 1990’lı yıllarda bu denli revaçta ve pahalı olmasına neden oluşturmuştur. Şimdi bu güdülere baktığımızda, hepsinde ciddi biçimde değişiklik yaşandığını görüyoruz. Öncelikle, ilkine değinelim. Uygulanmakta olan dezenflasyon programının, kamunun borçlanma gereğini hafifletmesi ve dış borçlanma kanallarını açmış olması nedeniyle bir fon yönetimi operasyonundan öteye gitmeyen aracılık [bankacılık] faaliyeti eski karlılığını kaybetmiş görünmektedir. Bu durumda, özkaynak, mevduat ve dış borçlanma yoluyla yaratılan kaynakların giderek artan bir bölümünün kurumsal ve bireysel kredi olarak plase edilmesi zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Ancak, bu banka sahibi açısından çok tercih edilen bir durum değildir. Çünkü kredi hacmindeki bu artış banka sahibi olunurken tasarlanandan daha fazladır ve yılların getirdiği aktif-pasif yönetimi anlayışından oldukça farklıdır. Ne de olsa, az sayıda ehil insan kaynaklarına sahip hazine-fon yönetimi departmanlarının yanına, şimdi birde ciddi şekilde kredi analizi ve pazarlaması yapacak daha fazla sayıda insan kaynağı gerektiren zorlama bir iş eklenmiştir.
       İkinci güdü açısından durum değerlendirildiğinde ise, son bir buçuk yılda yaşanan gelişmeler banka patronluğu ile geliştirilmek istenen sosyal statünün neredeyse alaşağı olmasına neden olmuştur. Artık banka sahibi olmanın neredeyse sosyal anlamda bir yük oluşturmaya başladığını iddia etmek sanırım yanlış olmaz.
       Son amaçta da benzer değişimler mevcuttur. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun işler hale gelmesiyle banka-grup ilişkilerinin denetiminde gelecekte çok daha sıkı bir yaklaşım sergilenmesi ve yaptırımlarda bulunulması beklenebilir.
       
BANKA SAYISI AZALACAK
       Dolayısıyla, olaya bu çerçeveden bakıldığında artık kaç tane banka sahibinin sektörde bu şartlar altında faaliyet göstermeye devam etmek isteyeceği konusunda ciddi kuşkular taşıyorum. Bu şartlar altında, Maliye Bakanlığı’nın banka birleşme ve devirlerinde birtakım vergi muafiyetleri tanıyan yeni uygulamasının oldukça kabul göreceğini, bu nedenle de sektördeki konsolidasyon sürecinin hızlanacağını düşünüyorum.
 
       
   
MSNBC News Turgut Tokgöz'ün tüm yazıları
MSNBC News Oğuz Büktel’in tüm yazıları
MSNBC News Levent Gürses'in tüm yazıları
MSNBC News Kerem Alkin’in tüm yazıları
MSNBC News Murat Arın’ın tüm yazıları
MSNBC News Emine Uşaklıgil’in tüm yazıları
MSNBC News Atilla Yeşilada’nın tüm yazıları
MSNBC News Yarkın Cebeci’nin tüm yazıları
MSNBC News Bayram Başaran’ın tüm yazıları
MSNBC News Mahmut Kaya’nın tüm yazıları
MSNBC News Murat Yeşildere’ın tüm yazıları
MSNBC News Celal Pir’in tüm yazıları
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları