|
18 Eylül 27. Yaz Olimpiyatları, bu yıl Avustralyanın Sydney kentinde yapılıyor. Cuma günü muhteşem bir törenle başlayan olimpiyatların felsefesi, çok çok eski zamanlara uzanıyor. Dostluğun, kardeşliğin ve sportmenliğin yaşatıldığı oyunlar, dalgalanan bayraklar, göğüsler kabararak söylenen milli marşlar ve sporcuların gözyaşlarıyla unutulmaz anlara sahne oluyor. İşte bu anların resimlendiği en güzel 10 film... |
1. Tokyo Olimpiad (1965) | |||||||||
|
1964 Tokyo Olimpiyatlarını anlatan dokümanter film, en iyiler sıralamasında bir numarada. Yönetmenliğini Kon Ichikawanın yaptığı film, olimpiyat fikrini çok güzel resimlerle anlatıyor. Oyunlara katılan atletlerin konsantrasyonları, üzerlerindeki korkunç baskı ve yenilgilerde uğradıkları hayal kırıklıkları... Yönetmen, bu temaları kuytu köşelerde kalmış detaylarla anlatıyor. Mesela yat yarışlarında, Ichikawanın kamerası tayfaları asla terk etmiyor ve botu devirmemek için harcadıkları çabayı yüzlerinden okuyor. Örneğin Japonya, bayanlar voleybolunda altın madalyayı kazandığında, Ichikawa, yorgunluktan kutlamalara bile katılamayan koçu görüntülüyor. İzleyicinin içindeki olimpiyat ateşini alevlendiren bir film. 2. Olympia (1936) Adolf Hitler, Leni Riefenstahla 1936 Berlin Yaz Olimpiyatlarının görüntülemesini istediğinde, filmi propaganda amaçlı kullanabileceğini düşünmüştü. Oysa ki film ortaya çıkan film, olimpiyat felsefesini en yalın haliyle gözler önüne seriyordu. Riefenstahl, çektiği filmi, tüm gençliğin onuruna ve görkemine adadı. Alman oyunculara sadece daha fazla madalya kazandıkları için fazla yer veren yönetmen, Jesse Owensı 100 metrede rakiplerini toza dumana bularken görüntüleyerek belki de Führeri kızdırma riskini göze almıştı. Riefenstahlın, hareketin şiirselliğini anlattığı filmin belki de en başarılı yanı, sporcunun yarışı kazandığında nasıl göründüğünü işlediği sahnelerdi. 3. Chariots of Fire (1981) |
||||||||
"Chariot of Fire", biri Hristiyan, diğeri Musevi iki atletin öyküsünü anlatıyor |
1924 Paris Olimpiyatlarında İngiltere adına yarışan iki atletin öyküsü. Gerçek bir hikayeyi anlatan film, aynı zamanda önyargıyı ve onu yenmenin yollarına da değiniyor. İki atletten Eric Liddel (Ian Charleson ) Hristiyan, Harold Abrahams (Ben Cross) ise Musevidir. İkisi de hırs peşinde koşar ama ikisi de insanların fikirlerini, önyargılarını yok etmeye çalışırlar. Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki İngiltereyi çok iyi anlatan film, dört dalda Oscar ödülüne layık görülmüştü. 4. Downhill Racer (1969) ABD kayak takımına yeni kabul edilmiş, başarılı Dave Chappellet (Robert Redford) yalnızlığı seven bir adamdır. Takımın koçunu (Gene Hackman) etkilemeyi başaran Chappellet, kısa sürede en iyi olduğunu da kanıtlar. Hayatı kaymak olan Chappelletın mutsuz sonla biten hikayesini anlatan film, ünlü oyuncu kadrosu ve senaryosuyla, çok beğenilmişti. 5. Personal Best (1982) | ||||||||
|
Robert Towneın yönetmenliğini yaptığı filmde, iki atleti (Chris ve Donelly) birlikte yalatıyor adeta. Önce arkadaş, sonra sevgili olan iki atletin hikayesi, 1980de ABDnin katılmadığı olimpiyat seçmelerinde birinci geliyorlar. Asıl yarışlara gidemeseler de en iyi derecelerini yapıyorlar. Atletlerin dinamiğini yakalayabilen ve bunu etkileyici bir şekilde ekrana yansıtabilen bir film. 6. 16 Days of Glory (1986) Belki listemizin ilk iki numarasıyla baş edebilecek nitelikte bir dokümanter film değil ama bu dalda gümüş madalyaya aday. 1984 Los Angeles Yaz Olimpiyatlarını konu alan film, trajediyle başarıyı yan yana koyuyor. İngiliz dünya rekortmeni Dave Moorcroftun, 5 bin metreyi sonuncu bitirdiği yarışın görüntüsüyle, Faslı atlet Said Auoitanın ülkesinin ilk altı madalyasını kazanması yan yana veriliyor. Canlı röportajların da bulunduğu filmin yönetmeni Greenspan, 1984ten bu yana her Olimpiyatı görüntülüyor. 7. The Jesse Owens Story (1984) | ||||||||
|
ABDnin efsanevi atleti Jesse Owens ve onun efsane hayatı. ABD toplumunun, kahramanlarına nasıl davrandığı konusunda güzel bir inceleme. James Clevelandin Jesse Owens olarak yükselişini anlatırken, atletin hayatını Olimpiyat öncesi ve Olimpiyat sonrası diye iki açıdan izliyoruz. Dorian Harewoodun Owensı oynadığı filmde, atletin hem kahraman hem de insan olduğunu hissediyorsunuz. Aynı zamanda da ırkçılığa da değinen filmde, Hitler ve Owens arasında geçen o ünlü tokalaşmama sahnesi de var. 8. Miracle on Ice (1981) Televizyon için çekilen bu filmin konusu öylesine etkileyici ki, sinematografik oyunlara hiç ihtiyacı yok. 1980 Kış Olimpiyatlarına katılacak olan ABD Buz Hokeyi takımı ve takımdan atılan bir adamın öyküsü. Herb Brooks, Sovyetler Birliğine karşı oynanan maçta yer alamayacaktır ve arkadaşları, onsuz altın madalyayı almaya giderler. Filmin en etkileyici sahnesi ise, Olimpiyatlarda o maçta oynamış sporcuların, gerçek hayatlarında ne yapıyor olduklarının anlatıldığı sahne. 9. Without Limits (1998) | ||||||||
|
Olimpiyat koşucusu Steve Prefontainein, kısa adıyla Prenin, kısa ama etkileyici hayatı... Hem hırslı hem yetenekli olan atlet ve olaylı bir olimpiyat: 1972 Münih Olimpiyatları. 24 yaşında, trafik kazasında ölen Pre, hakkında iki yıl içerisinde iki film çekildi. İlki büyük hayal kırıklığına uğratsa da, ikincisi oldukça beğenildi. Without Limits, Prenin koçuyla olan karmaşık ilişkisini anlatıyor. Kurallara uymayan ama hep başaran atletin bir de özel hayatına değiniliyor filmde. 10. Cool Runnings (1993) Hayatında hiç kar görmemiş Jamaikalılar bobsled yaparlarsa... Tabi ki sonuç hüzün olur. Olmaz böyle şey demeyin, çünkü 1988 Kış Olimpiyatlarında gerçekten böyle bir olay yaşanmış. Yönetmen Jon Turteltaubun komik bir dille ele aldığı filmde, koç rolünde oynayan John Candynin performansı çok iyi. |
||||||||
Kar yüzü görmeyen Jamaika bobsled takımı, yarışmalara katılırsa... | |||||||||
38. Rotterdam Film Festivali başladı | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||