Home page

Haber Menüsü


Yazara e-mail atmak için resmin üzerine tıklayın.
 
Biz Büyüdük ve Kirlendi Dünya…
 
Artık büyüdük diye mi bütün bu sevimsiz değişim? Biz uyumuşuz yine. Ya da uyumayı tercih etmişiz kazandıkça bizim tercih ettiklerimiz. Böyle midir her endüstri? Ucunda kâr varsa, ahlâk er ya da geç mutlaka çöker mi?
 
İstanbul
NTV-MSNBC
 
12 Kasım 2004—  Ne güzel söylemiş Murathan Mungan! “Yenik düşüyor her şey zamana, Biz büyüdük ve kirlendi dünya !” İlkokul, ortaokul yıllarında henüz ne Murathan Mungan’ı bilirdik ne Yeni Türkü’yü, ne de “Telli Telli” adını verdikleri o güzelim Yunan ezgisini.

   
 
       
    MSNBC News Komşu, İsveç'e fazla dayanamadı
MSNBC News Scolari: Rakiplerden korkmuyoruz
MSNBC News Kupa tarihinden ilginç anılar
MSNBC News Euro 2004'e girerken tarihçe
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Aklımız fikrimiz futboldu o zamanlar da… Okulda olduğumuz günler, sanki, okulun en güzel anları ders aralarıydı. Teneffüs zili çalar çalmaz fırlardık sınıftan koridorlara… Adı üstünde, “teneffüs”; yani “soluk alma” ziliydi okulun duvarlarında çınlayan. Ben ve arkadaşlarım o sesi duyar duymaz kıvrılarak uzayan merdivenlerden adeta uçarak inerdik zemini betonla kaplı okul bahçemize ve topu topu 10 dakikalık soluğu kendi ‘el-yapımı’mız olan bir topun etrafında alırdık.
       Nedense yasaktı gerçek bir topla, futbol oynamamız okulda. Biz de, çeşitli nesnelere top muamelesi yapmakta bulmuştuk çareyi. Ya çaktın mı güzel giden düzgün bir gazoz kapağı olurdu ya da etrafına çepeçevre bant sarılarak sıkıştırılmış bir kağıt yumağı, bu nesneler, yani teneffüs toplarımız.
       Güzel bir çalımdan sonra en çok da Cemil’e, Metin’e veya Yusuf’a öykünürdük, hatırlıyorum. O gün kaleye geçtiysek eğer (ki, pek sevmezdik kalede durmayı) zor bir kurtarıştan sonra Sabri, Yasin veya Datcu oluverirdik şımarıkça bir böbürlenmeyle.
       O zamanlar ne ‘Premier League’, ne ‘La Liga’ ne de ‘Serie A’nın detaylarından haberdardık. Mesela David Beckham doğmuş olsaydı, yani, belki doğmuştu da, şimdiki gibi bir futbol ünlüsü olsaydı şayet... Saç sitilinden, küpesinden falan haberimiz olur muydu acaba? Hiç sanmam. Hoş, haberimiz olsaydı da umurumuzda olur muydu? Onu da pek sanmam.
       Futbolun ta kendisiyle yaşadığımız haftalık vuslatlar babamızın, amcamızın elimizden tutarak bizi götürdüğü lig maçları olurdu. Eğer tuttuğumuz takım o hafta deplasmanda olacaksa biz de 2., 3. Lig maçlarıyla hatta Amatör Küme karşılaşmalarıyla beslerdik çocuksu ve futbola aşık ruhumuzu. Tozlu topraklı Şeref Stadı’nda bulurduk kendimizi, o da olmazsa dosdoğru Üsküdar’a geçer, Bağlarbaşı’na tırmanır şehrin adeta göbeğinde ve kıran kırana oynanan, Amatör Küme maçlarına takılırdık.
       Yani birer “futbolsever”dik o zamanlar, şimdiki gibi sadece “takımsever” değil.
       O zamanlar ne futbol bizi, ne de biz futbolu sömürürdük şimdilerdeki gibi.
       Mahalledeki “topçu” ağabeylerimizin en “has”larına, sanki hep en aklı başında olan ablalar aşık olurdu; en fingirdek olanları değil. O işlerin bile raconu farklıydı.
       Yani, bir başka şairin, İbrahim Sadri’nin de dediği gibi:
       Belki
       “Yollar bozuk, musluklar bozuk
       ziller bozuk, paralar bozuk
       (hatta sahalar bozuk)
       ama adamlar sağlamdı”

       o zamanlar.
       O zamanlar yöneticilerimizin hiçbirisi görevi bıraktıktan sonra, garip ve hazin açıklamalarda bulunmak zorunda kalmazlardı; yani “birtakım maçlar öncesinde bazı fonlarla bir şeyler yapılmıştır, bunlar bende saklı kalacaktır” demezdi kimse, Ata Aksu’nun dediği gibi. Biz Aksu’lu Ata’ya değil, Mustafa Kemal’li Ata’ya dikkat ederdik, ne demiş, diye. İnönü’nün tribünlerinden birinde o zamanlardan asılı duran o tabelada da yazıldığı gibi: “Ben sporcunun zeki, çevik ve AHLÂKLISINI severim”! deyişi hoşumuza giderdi mesela.
       Artık büyüdük diye mi bütün bu sevimsiz değişim? Çevikliğimizi yitirdiğimiz gibi ahlâkımızı da yitirmeli miydik illâ ki?
       Futbol artık bir endüstriymiş ve öyle olduğu için de, doğalmış bu kirlenme!
       Demek ki, sadece biz değilmişiz büyüyen; “pasta” da büyümüş bu arada ve pastaya dışarıdan musallat olanların elleri de büyümüş anlaşılan.
       Biz uyumuşuz yine. Ya da uyumayı tercih etmişiz kazandıkça bizim tercih ettiklerimiz.
       Böyle midir her endüstri?
       Ucunda kâr varsa, ahlâk er ya da geç mutlaka çöker mi?
       Başka endüstrilerde de yeşerir mi bazı pasaportlar, kızarmaz mı hiç suratlar?
       Biz, “bir toplum, alt tarafı bir spor dalı olan şu futbola neden bu kadar endeksler ki kendini?” diye düşünürken saf saf, birileri bu endeksin üstünden, altından hatta “derin”inden malı götürüyormuş yıllardır.
       Ne yapacağız şimdi?
       Kesmeli miyiz umudu; hayata küsüp çıkmamalı mıyız hiç evden?
       Yoksa, bayrama girerken, umudu böylesine boğmamalı mıyız içimizde?
       Türkünün devamındaki telli turnayı uçurtmaya yetecek kadar keyfimiz kalmalı mı hâlâ?
       “Biz büyüdük ve kirlendi dünya,
       Telli, telli, telli, şu telli turna,
       Sanma ki yaralı, uçmaz bir daha…”

       Bayramın kutlu olsun, ey (endüstriyel)futbolsever!
       
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları