Güncelleme: 07:55 ET 27 Tem., 2004
|
|
İstanbul
|
Dostları Oğuz Aral için ne dedi?
|
|
Türk Karikatürünün üstadı Oğuz Aralın kaybından sonra, mizah yazarı Gani Müjde, oyuncu Müşfik Kenter ve çizer Mehmet Çağçağ, NTVden Ahmet Yeşiltepe ve Esra Serte, Aralı anlattılar.
|
|
Ahmet Yeşiltepe: Oğuz Aralın ardından duygu ve düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Gani Müjde: Vallahi biyolojik olarak varlığımı tabiki kendi babama borçluyum, ama ben insan olarak varlığımın çok büyük bir bölümünü Oğuz Arala borçluyum, zaten biliyorsunuz bunu, defalarca da yazdım; insan böyle bir ölüme kendisini alıştırıyor aslında. Sağlığıyla ilgili haberleri aldıkça bir gün bunun olacağını düşünüyordum. Ama yine de demek yeterince alıştıramamışım. Gerçekten çok etkilendim. Oğuz Aral, çünkü, siz de bahsettiniz haberinizde, bugün Türk mizah tarihinde bir devrim yarattı; çok önemli bir devrim, dünyada belki çok az ülkede rastlanan bir devrimi Türk mizahçılarına yapmıştı. İşte benim gibi, yani bir kenar mahalle varoşunda belki de heba olup gidecek bir insanken benden bir yazar, bir mizahçı yaratmayı başardı Oğuz Aral. Çoğumuz da öyleydik zaten; GırGırdaki Oğuz Aralın bizim açımızdan önemi çok büyük ama tabiki Türk mizah tarihi açısından da önemi çok büyük Oğuz ağabeyin.
Ahmet Yeşiltepe: Gani Müjde, Oğuz Aralı kimileri bir kuşağın mizah ustası, kimileri de en büyükler arasında sayılması gereken bir isim olarak niteliyor. Sizce Oğuz Aral gerçekten nereye ait, bir kuşağa mı, yoksa gerçekten tüm zamanların en iyileri arasında mı? Ve diğer mizah ustalarından onu ayıran, farklı kılan özellikleri neler?
Gani Müjde: Bir kere, bir zamanla bağlamamak lazım, yani Nasrettin Hocayı nasıl bir zamanla tarif edemiyorsak, bence Oğuz Aralı da bir zamanla tarif etmek çok zor. Oğuz Aralı belki daha geniş bir biçimde, dediğim gibi bir mizah devrimcisi bence ve diğerlerinden ayıran bence en büyük özelliği Türkiyede çok güzel iyi mizahçılar yetişti ama Oğuz Aral bir okul olmayı başardı, yani meşru olmayan, Milli Eğitim Bakanlığında kaydı kuydu olmayan bir mizah okuluydu. Bu bence başlattığı en büyük devrimdi, kendi kadrosunu kendi eğitti, kendi büyüttü ve şimdi ben oraya gittiğimde 18 yaşındaydım yani daha henüz, oradan bir mizahçı çıkarmayı başardı.. Bence en büyük özelliği kendi mizah ustalığı, bu kendi tarzı, yarattığı eserler dışında bence devrimci tavrı buradan geliyor. Türkiyede mizahçılığı bir meslek haline getirdi, bence o çok önemliydi kendi çizgisi içerisinde. Türkiyeye ait bir değer diyorum, asla ve asla bir döneme ait değil, yani eminim ki bundan 50 yıl sonra, 60 yıl sonra da Oğuz Aralın Türk mizahına yaptıklarıyla konuşulacaktır Türkiyede.
Ahmet Yeşiltepe: Gani Müjde yayınımıza katıldığınız için size tekrar teşekkür ederiz..
Gani Müjde: Ben teşekkür ediyorum sağolun...
*******************************************
Esra Sert: Oğuz Aralla ilgili duygu ve düşünceleriniz ...
Müşfik Kenter: Yani o kadar yalvardım yakardım, biraz şey oldu, kendi kendine artık gitmek istedi herhalde, bilmiyorum ki, çok üzülüyorum yani, çok fena oldum.
Esra Sert: Arkasından çok büyük bir miras bıraktı Oğuz Aral kuşkusuz herkes için, ve mizah ustası Oğuz Aralı aslında herkes az çok yakından tanırdı. Ama dostu olarak herhalde siz çok özel anılar paylaştınız. Hiç bizimle paylaşabileceğiniz bir anınız var mı şu noktada, biliyorum çok üzgünsünüz ama...
Müşfik Kenter: Anı çok tabi, anı o kadar çok ki; boyuna beni azarlardı bir kere. Çok kızardı bana, çok sevdiği halde azarlardı çok beni. Ona ben Orhan Veliyi götürdüğüm zaman, nereden çıkarttın bunu başıma diye başladı söylenmeye hemen. Ondan sonra da tamamen değiştirdi o huyunu, baştan başa birşey gibi, böyle sihirbaz gibi bambaşka bir Orhan Veli oldu. Beni hep azarlardı, hep kızardı bana yani şakacıktan tabi o huysuzluğunu yapacak her zaman tabi, kızardı bana çok, ondan sonra söylene söylene, ben de hiç aldırmazdım ona, bilirdim ki o beni çok severdi, onun için hiç aldırmazdım ne kadar bağırsa da çağırsa da...
Her zaman güzel anılarımız oldu. Mesela Fadik Kızı koyuyordum sahneye ben, işte beraber çalışıyorduk. Gece sabaha kadar Beyoğlunda o zaman Ses Tiyatrosunda oynuyorduk, Beyoğlunda böyle tur atıyoruz, Taksim-Galatasaray, nasıl yapacağız, nereyi nereye koyalım, nereye ne yapalım diye. Sabahlara kadar dolaşmıştık öyle Beyoğlunda, nasıl yapacağız nasıl yapacağız diye. Yani böyle konuştukça geliyor ama tabi şu anda bir şey gelmiyor başka...
Esra Sert: Tabiki acınız büyük olsa da, kuşkusuz Oğuz Aralı yine gülümseyerek anıyorsunuz anılarınızda.
Müşfik Kenter: Tabî güleceğiz, ne yapalım, o hep herkesi güldürdü, düşündürdü. Yani her zaman herkesin yüreğinde yaşayacak, kalbinde yaşayacak, birçok kimsenin sanıyorum.
Esra Sert: Müşfik Kenter çok teşekkürler efendim duygularınızı bizlerle paylaştınız ve Oğuz Aral hakkında söyleşiyi bizlerle yaptığınız için.
Müşfik Kenter: Ben teşekkür ederim.
*******************************************
Esra Sert: Oğuz Aral sadece kendi içinde yaşadığı dönemi de etkilemedi, onlarca mizah ustasının yetişmesinde büyük katkı sağlayarak ustalığını diğer nesillere de aktardı. Öncelikle sizin de başınız sağolsun efendim..
Mehmet Çağçağ: Çok teşekkür ederim, çok sağolun. Bütün ailesine, yakınlarına, sevenlerine ve karikatür okurlarının hepsi başı sağolsun diyorum. Şu anda çok uzakta bir noktadayım İstanbul dışında, Şebinkarahisarda, doğduğum kasabada.. 12 yaşımdan beri ayrılmış olduğum kasabada. 33 yıl sonra ilk defa dönüyorum ve bunun sebebi de Oğuz ağabeydir. Başımıza mizah dergiciliğini, mizah karikatür sanatı gibi bir sanatı bize de aktardı. Ve ben 33 yıldır ilk defa kendi doğduğum noktada, memleketimdeyim. Ve burada ilk şaşırdığım şey şu oldu; insanlar bana Oğuz Aralın öldüğünü sabahleyin insanlar söyledi, kasabadaki insanlar. Ve bulunduğum süre içerisinde Oğuz Aralla ilgili konuşmanın olmadığı bir gün olmadı, çok enteresan geldi bana, bir haftadır buradayım. Beni çok şaşırttı, çünkü bu bir popüler sanatçı değil, sinema sanatçısı, televizyon sanatçısı değil. Nasıl olur da bir sanatçı bu kadar insanların gönlünde yer edebilir, çok şaşırdım ve çok gerçekten duygulandım ve şu anda çok duyguluyum.
Esra Sert: Geniş kitlelere ulaşabilmişti, geniş kitleler tarafından sevilebilmişti, özellikle Gırgır Dergisi zamanında 1970li yıllarda kuşkusuz Türk mizahına hatta dünya mizahına çok büyük katkıları vardı. Öncelikle genç bir çizer olarak siz Oğuz Aralın size bıraktığı mirasla ilgili, sizin üzerinizdeki etkileriyle ilgili neler düşünüyorsunuz? Ve özellikle Türk mizahı için ne anlama geldiğini düşünüyorsunuz?
Mehmet Çağçağ: O bir Türk mizahı çok geniş, Türkiyede mizah zaten büyük bir gelenek. Yani Nasrettin Hocadan bugüne devam eden bir gelenek. Oğuz Aral kendi döneminde ışığıyla bu geleneği en iyi temsil eden ve bu geleneği kendi zamanı içerisinde kendi zamanının medyumlarını kullanarak.. Matbaa var artık dergicilik var.. Mizah bu gelenek başka nasıl olur da bu kadar yaygın olabilir.. bunu çok iyi analiz etmiş, bütünlüklü kavrama yeteneği sayesinde bunu çok iyi analiz etmiş ve bunu bir atölye disiplini şeklinde bütün bu bilgisini, becerisini ve aşkını biz çalışanlara aktararak, çok iyi bir şekilde aktararak bu çalışmayı bu kollektif çalışmayı ve bu çalışma disiplinini, o bize her zaman söylerdi sizi Alman gibi çalıştırdım, yani sizin gibi tembel bir milleti Alman gibi çalıştırdım, böyle bir çalışma sistemi..
Esra Sert: Dostlarının aktardığı kadar herhalde tatlı sert bir kişiliği vardı öyle değil mi efendim?
Mehmet Çağçağ: Biz onu çok severdik. Yani keşke herkes bütün sertliği öyle olsaydı, benim için o babamın sertliğinden çok daha güzel bir sertlikti. Çünkü arkasından gelen şey büyük bir öğretiydi, yani o sıkıştırmış karikatür sanatı gibi... |
|