| | |
1883teki Krakatoa püskürmesi, yeryüzünde insan soyunun kaydedebildiği en muazzam yanardağ patlamalarından biriydi. Öyle ki, yerkürenin öbür yarısında gökyüzü, geceleri onun atmosfere püskürttüğü yanan küllerle aylar boyu kızıl alacakaranlıklara gömülüyordu.
Sky and Telescope Dergisinde yayımlanan gökbilimcilerin açıklamasına göre, Munchun 1893te, yani Krakatoanın püskürmesinden 10 yıl sonra yaptığı ve bugün Oslo Ulusal Galerisinde sergilenen başyapıtı, temel ilhamını, Kasım 1883ten Şubat 1884e dek, 20 bin km öteden dünyanın öteki ucundan gelen yanardağ fışkırmasının Avrupa ve Norveçin semalarını geceler boyu kızıllara boyamasından alıyordu. Önce annesini, ardından da iki kardeşini ve babasını kaybeden Munch, veremi, ölümü, Hasta Çocuk (1886, Ulusal Galeri, Oslo), Ölüm Odası (1892, Munch Müzesi, Oslo), Ölüm Döşeği (1895, Rasmus Meyers Koleksiyonu, Bergen) ve Ölü Anne (1899, Sanat Salonu, Bremen) resimlerinde aktardı.
O YERDE DUYULAN HEYECAN
Prof. Olson, tespitlerini doğrulamak için Norveçin başkenti Osloda yaptıkları turun heyecanını Munchun Krakatoa ışıklarını, arkadaşlarıyla sokakta yürürken gördüğü dönemeci dolandık ve 120 yıl önce, (resmi yapışından 10 yıl önce) güneybatıdan, dünyanın öte yarısından, gece semadan gelen kızıl ışıltıya baktığı tam noktayı belirlemiştik diye ifade etti.
| |