Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 11:40 TS 13 Ağu., 2000
 
Eğitimde ‘ezber’e son
Toplumda sorun çözme kabiliyetini geliştirmek amacıyla yola çıkan Beyaz Nokta Vakfı, ‘Ezbersiz Eğitim Kampanyası’nı tüm Türkiye’ye yaymayı hedefliyor.
Emre Ceylan
NTV-MSNBC
 
    11 Ağustos—  Eski bakanlardan Tınaz Titiz’in öncülüğünde kurulan Beyaz Nokta Vakfı eğitimde ezberciliği ortadan kaldırmak için Türkiye çapında bir kampanya başlattı.  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Eğitim siteminde egemen olan “ezber” yönteminin bir öğrenme aracı olan bellemekten faklı olduğu savından yola çıkarak hazırlanan proje eğitimde alternatif yöntemler öneriyor.
       1997 yılında uygulanmaya başlayan ve sponsorluğunu İMKB’nin üstlendiği Ezbersiz Eğitim Projesi, ‘nedensel düşünce’ biçimini yaygınlaştırmak ve yaratıcılığı geliştirmek üzere tasarlanmış.
Uygulamanın en ilgi çekici yanı ise sınavların ‘açık kitap’ yöntemiyle yapılması. Bu yönteme göre öğrenciler her türlü ders kitabı ve ders notunu sınav sırasında kullanabiliyorlar.

       Vakıf Başkanı Tınaz Titiz projenin ortaya çıkış sürecini şöyle anlatıyor: “Dernek olarak internette bir tartışma odası açtık ve şöyle bir soru attık ortaya. Dedik ki eğitimin bir görünen, bir de görünmeyen sorunları var. Sizce eğitimin görünmeyen sorunları nelerdir?
       Gerçekten herkes de katıldı, katılım sağlandı. 150 küsur fikir ürettiler. Daha sonra bu rakamı 27’ye indirgediler ki, onun içinde hiçbiri sokakta konuşulan, ya da Milli Eğitim’in üstünde durduğu sorunlar değil. Derindeki problemler.
       Onlar çözülmeksizin Türkiye’nin bütün bütçesini eğitime ayırsa, Avrupa Birliği bütün bütçesini getirse bize verse bundan farklı bir şey olamaz, aynı şey olur.
       Şimdi bunları pazarlamamız gerekiyor. Zengin vakıflar var bugün. Dünyanın parasını harcıyorlar eğitim işlerine. Ama onların kafasında bir takım sorun kanalları var. Diyor ki; eğitimdeki sorun bilgisayar eksikliği. O halde bütün okullara bilgisayar bulup verelim, diyor. Para topluyor.
Live Vote is temporarily unavailable.

       Ama öyle mi? En önemli sorun ve sorunlardan birisi bu mu acaba? Onların bir kere pazarlanması lazım. Milli eğitimcilere, sokaktaki insanlara pazarlanması lazım. Türkiye artık giderek nitelikli bir kamuoyu oluşmaya başladı. Biz de buna güvenerek ezbersiz eğitim projesini başlattık.”
       Ezbersiz eğitim projesi halen çeşitli bölgelerdeki pilot okullarda uygulanıyor. Vakfın eğittiği öğretmenler tarafından derslerde uygulanmaya konulan ezbersiz eğitim sistemiyle öğrenciler merak uyandırma, bireysel öğrenme ve projelendirme ilkelerine göre eğitim görüyorlar.
       Uygulamanın en ilgi çekici yanı ise sınavların ‘açık kitap’ yöntemiyle yapılması. Bu yönteme göre öğrenciler her türlü ders kitabı ve notunu sınav sırasında kullanabiliyorlar.
       
www.beyaznokta.org.tr

       
BEYAZ NOKTA VAKFI NEDİR?
       Vakfın temeli 1994 yılında Tınaz Titiz’in yazdığı bir kitapla atılmış. Titiz, yola çıkış serüvenini ve vakfın bugünkü çalışmalarını şöyle anlatıyor:
       “Siyasetteki 10. senemdi. 10 sene insanlar size tahammül etmişler, ücretinizi vermişler, hata yapmışsınız onu üstlenmişler. Sizde bir takım bilgiler birikmiş, kimsenin haberi yok. Bir yerlerde yazıyor, birisi söylemiş ama o artık kamunun malı olmuş, çünkü o kendi parasıyla yapmış bu işi. Dedim ki, benim bir mal bildiriminde bulunmam lazım, eksiğiyle fazlasıyla.
       Oturdum, kitap haline getirdim bunu. Bazı noktaları tabi çok zayıf. Oralarda bende bir şey birikmemiş. Bazılarında daha iyi birikimler var. Adına da arkadaşların da teşvikiyle biraz çevre ağırlıklı, ekolojik ve liberal düşünceyle, eko liberal hareket demişim.
       Yeni bir platforma çağırıp, bir de üç küçük başlık koyunca bunu okuyanlar bir biçimde içindeki adres dolayısıyla bana müracaat ettiler.
       Bir süre sonra baktık ki, bir grup oluşmaya başladı. İstanbul’da, Ankara’da, Ankara dışında filan 40-50 kişilik bir grup oluştu.
       Burada oturdular bana tavsiyede bulundular. Dediler ki; biz bir şekilde bir arada bulunmalım. Toplantı mı, yemek mi, mektuplaşma mı? Ne yaparız bilmiyoruz ama sen bunu organize et.
       Bu iş Türkiye’nin sorun çözme aletleri çantasına katkıda bulunacak bir örgütlenme olsun. Çocukları giydirmek, eğitime filan değil. Genel misyonu, Türk insanının sorun çözme kabiliyetini arttırmak olsun. Türk toplumu sorun çözme açısından çok ilkel araçlara sahip.”
       
‘SORUN ÇÖZME KABİLİYETİ’
Genel misyonu, Türk insanının sorun çözme kabiliyetini arttırmak. Türk toplumu sorun çözme açısından çok ilkel araçlara sahip.
TINAZ TİTİZ
       “Bazıları askerlere çok kızabilir bu darbeler dolayısıyla ama benim teşhisim şu: Sivil kesim Türkiye’de örgütlenmemiş; sokakta olan biri sorunlarını çözemediği için, daima sorunlarını birisinin çözmesi lazım. Sonunda bir kaos doğuyor. Kaos da birilerinin kılıcı vurup düğümü çözmesi gerekiyor.
       Biz de buradan yola çıktık; Türk toplumunun sorunu çözme kabiliyeti zayıftır. Bir sivil toplum örgütlenmesi buna katkıda bulunmalı.
       Örgütlenirken dahi, örgütlenme biçimi, sorun çözme çantasına yeni bir alet koysun. Dikkat ederseniz Türkiye’nin en iyi örgütlenmiş, sivil toplum örgütü diyebileceğimiz üç tane kurum var. Üçü de bizim yaptığımız örgütlenmeler değil. Lotary kulüpleri, Lions kulüpleri ve Mason örgütleri. Üçü de bizim hiçbir katkımız olmadan kurulmuş yapılar.
       Dolayısıyla biz, bir kere demokrasiyi gerçekten öğrenmek istiyorsak örgütlenmeyi öğrenmemiz, çok karmaşık sofistike biçimlerde örgütlenmesini öğrenmemiz lazım.
       Yani öyle cemiyet, dernek, vakıf kurmak basit örgütlenme biçimleri. Daha yaygın, ama tek merkeze bağlı olmayan, yeteri kadar yaratıcılık, özgürlük tanıyan ama yeteri kadar da yaygın bir örgütlenme biçimi olması lazım.”
       
DEMOKRATİK ÖRGÜTLENME
       “Bir tane merkezi organı olsun. Ama bu organ herkese herşeyi emreden değil, tam tersine bir iletişim merkezi gibi olsun. Onun dışında çeşitli yerlerde dernekleri olsun. Onlar aynı misyonu ve vizyonu paylaşsınlar ama projeleri farklı olabilir.
       Beyaz Nokta Dernekleri var, Beyaz Nokta Vakfı var. Bir de Beyaz Nokta Yavru Kurtları var. Örgütlenme böyle. Merkezden kontrollü değil, bunlar tamamen kendiliğinden oluşuyor.
       Çalışma dökümanları belli, hangi eğitimler alacaklar, ne yapacaklar filan. Böyle bir örgütlenme yapısı var. Vakıflar dernekler arası altlı üstlü ilişki yok. Vakıf emretmiyor, ‘şunları yapın’ diye.”
       
TAŞIYICI PROJELER
Üniversitedeki profesör sorun çözme metodlarını bilebilir, bunun hiçbir önemi yok. Bu toplumun tedavülüne girmemişse sorun çözme aleti yok demektir.

       “Dedik ki, çeşitli projeler, yere, zamana, zemine göre seçilebilecek projeleri olsun ; vakıf, onları birer taşıyıcı olarak kullansın. Amaç o projeleri kendisi değil o projeler vasıtasıyla topluma hangi sorun çözme yönteminin kazandırılıp, tedavüle sokulması.
       Üniversitedeki filanca bazın sorun çözme metodlarını bilebilir, bunun hiçbir önemi yok. Bu toplumun tedavülüne girmemişse... Sokaktaki insanın, taksi şoförünün, profesörün, hayat kadının tedavülüne girmemişse o sorun çözme aleti, yok demektir. Dolayısıyla biz de o projeleri birer taşıyıcı olarak kullandık.
       Şunu anladık ki eğitimdeki bu ezber denen yöntem, toplumu büyük ölçüde kuşkusuz hale getiriyor. Bu toplum hiçbir şeyden kuşkulanmıyor. Kim ne söylerse ona inanıyor. Bu tabi bilimin temeli olan, modern toplumların temeli olan her şeyin daha iyisini daha mükemmelini aramak üzere bir şeyleri sorgulamak.
       Böylelikle bu sorgulama işini ne yaratıyorsa, ne önlüyorsa onu kaldırmamız lazım. Anladık ki, bu son derece yaygın eğitimde ezber denen bir olgu var. Ve bunun böyle iyi, kötü okulla hiçbir ilgisi yok. Bütün okullarda çok yaygın olarak, ana okulundan üniversiteye kadar..Ezbersiz eğitim diye bir proje başlattık.”
       
BİLİM ÇANTASI
Çocuklar doğdukları anda müthiş meraklıdırlar. Ama biz anne babalar, büyükler, okul kurumu bunu bir süre sonra tırpanlıyor, sormayan merak etmeyen bir insan haline getiriyoruz.

       “Başka bir sorun çözme aleti, ‘Bilim Çantası Projesi’. Çocukların sorgulamaya teşvik edilmesi için küçüklükten itibaren meraklarının takip edilmesi lazım.
       Çocuklar doğdukları anda müthiş meraklıdırlar. Doğanın kendilerine vermiş olduğu bir özellikleri var. Buraya bir çocuğu koyarsanız, her şeyi karıştırır eder. Onun altında muzurluk değil öğrenme dürtüsü yatıyor. Ama biz anne babalar, büyükler, okul kurumu bunu bir süre sonra tırpanlıyor, sormayan merak etmeyen bir insan haline getiriyoruz.
       Bilim tarihine baktığınız, böyle büyük bilim adamlarının büyük bölümünün çocukluğunda çok ilginç dürtüler aldığını görüyorsunuz. Birileri mutlaka onların merak hislerini uyarmış, meraklarını tatmin edecek imkanlar sağlamış kendisine.
       Çok ufak şeylerle sağlamış, büyük paralar filan değil. En ufak alet, mikroskop hediye ediyor. Dolayısıyla bilim çantasının içinde ya mikroskop, ya teleskop yahut ikisi birden olursa dedik çocuklara iyi bir hediye olur.
       Dolayısıyla onların yeni bir bağış birimine ihtiyaçları var. Saat kadar sokağa düşmemiş olan, derslik kadar da pahalı olmayan modüler olan, yani ikisini birleştirdiğiniz zaman biraz daha yüksekçe bir maliyeti olan bir yeni birim dermek lazım. İşte mikroskop, teleskop...
       Niye bunlar. Tel zımbayla, okul çantası, bilgisayar değil... O da çok küçük ve çok büyüğü mukayese edebilsin, ikisi arasındaki bağlantıyı kursun diye...”
       
ÖĞRENME MERKEZLERİ
       “Türkiye’de, sivil toplumların beceremediği işlerden biri; ikisinin, üçünün bir araya gelmesidir. Bu da enteresan bir sorun çözme aleti.
       Dedik ki, biz bunu yaparken, belirli bir yere götürdükten sonra başka bir sivil toplum örgütüyle beraber yapalım bunu.
       Bilim Merkezi Vakfı ile birlikte önce İstanbul’a sonra İstanbul dışındaki yerlere bu Öğrenme Merkezleri’nden kurduk.
       Amaç; bilimle hiçbir ilişkisi olmamış insana bilimin çok temel ve basit gerçeklerini, kağıt, kalem, formül olmadan gösterebilmek. Bunun merkezleri, Taşkışla’da... Sheraton’un çaprazı. Onun altında İTÜ’nün bir gemi havuzu vardır. Oralar pis, kirlenmiş, esrarkeşler geceleri gelip esrar çekiyorlar orada. Onu Bilim Merkezi Vakfı’na verdiler. Para toplandı, adam edildi.
       Şimdi orası çocuklarla dolup taşıyor. Her sene bilim şenliği yapılıyor, geliyorlar. Adı “Deneme Bilim Merkezi”. Şimdi çok daha büyüğünü Yıldız Teknik Üniversitesi’ni, eski Davutpaşa Kışlası’nın yeri tahsis edildi. Onlar da orada bize 10 küsur dönüm yer verdiler. Planları yapıldı, yabancı mimarlar bulduk. Oraya 10 milyon dolar sarfıyla bir bilim merkezi kuracağız. “
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları