| | | | En fazla bir gün “hit” alıyorsunuz bu siteye, sonra millet unutup gidiyor. Ama, şöyle güzel bir politik yağlı güreş, altın madeni gibi dostlar, en az iki hafta rahatız. Üstelik, bu seferki el-ensenin koalisyonun geleceği ile hiç alakası yok, dolayısı ile keyifle seyredeceğiz. Haa, tabii, yanlış anlamayın.. Cumhurbaşkanı Sezer - hükümet dalaşı tabii ki piyasalarda satışa sebebiyet verecek. Şu anda piyasaların tek dinlediği şarkı “ben zaten doğarken ölmüşüm”, hani gökten Hazreti Mehti inip, “Buyrun, Cennete bedava bilet” diye bağırsa, yine satışa geçeceğiz.
ABD’DEN ALINACAK DERSLER VAR
ABD. Alacağımız o kadar ders var ki... Dikkat edin. Öğreneceğimiz çok şey var demiyorum. Alacağımız ders diyorum, ABD’nin hatalarından. Çünkü ABD buraya kadar düşe kalka geldi. Önemli bir ders de şu: Hakim milleti üzerine politik hesap yapmayın, mabediniz üzerine oturursunuz. ABD’de Supreme Court, yani Anayasa Mahkemesi’nin yargıçları ömür boyu seçilir.
Bir kere de seçildi mi, görevden uzaklaştırmak neredeyse imkansız. Çoğu zaten mesleği sedye üzerinde yoğun bakıma götürülürken bırakmıştır. Hakim seçilirken Senato önünde sorguya çekilir, politik görüşleri hakkında bilgi edinilir, beğenilirse Kongre onaylar. Bir kere de Supreme Court’a seçildi mi, yargıçın genelde ilk işi şöyle Kongre’ye iyi bir ders vermek olur. Bence bunun sebebi de basit, bir insan eğer hayatını yargıç olmaya adıyorsa, hakikaten inandığı ulvi değerler var demektir, yoksa bu iş çekilmez. Ve gökten Mehti inse bu adamın fikrini değiştiremez.
Sayın Sezer de öyle yaptı. Memurlar hakkındaki KHK’yi reddetti. Benim anladığım kadarı ile de ret sebebi basit: Türkiye laiktir, ama diyor, ondan önce hukuk devletidir. Ben bu kararnameyi hukuka uygun bulmuyorum. Erkeksen Meclis’ten geçir. Biz bu hükümeti yanlış tanıyoruz, bazı icraatlara bakıp kararlılıklarından şüphe ediyoruz. Çok yanılıyoruz. Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz. Bunlar buraya kadar dağları dişleri ile kemirip gelmişler, kuru gürültüye pabuç bırakmayacaklar.
Sayın Ecevit-malum, Rahmetli İnönü’ye, IMF’ye ve ardından 12 Eylül’e başkaldırdı. Sn Bahçeli-ben kendi yemeğini kendi pişirip, beyaz çorap giyen erkeklerden hep korktum. Sn Yılmaz? Hayatta kalma konusunda süper uzman. Bunların da dediği dedik.
KHK GERİ DÖNECEK
Yani? Bu kararname Köşke geri gider. Ben Sn Sezer’i doğru analiz ettiysem, o da bir daha geri pas yapar. Peki göz bebeğimiz Silahlı Kuvvetlerimiz? Onlar buna nasıl tepki gösterir, yine demokrasiye rot-balans ayarı yapılır mı? Olur mu öyle şey, yahu.
Bu GS’ın PAF takımı ile A takım arasında maç gibi, hepsi bizden, şık golleri, çalımları alkışlıyoruz, ortada bir tepsi baklavadan başka iddia yok. Bu ülke bu güne kadar şeriata teslim olmadı, biraz daha bekler. Bu arada binlerce insanı besleyen koskoca bir medya endüstrisi de bu işten tatlı ekmek yer. Bizin gibi incir ağacına sarılan sarmaşık gibi parazit yazan “stratejistlere” de bir iki çıtır çıkar.
Ben olayın sonunu görür gibiyim, size tarif edeyim. Yine İbrahim Tatlıses-Asena-Tuna üçgeninden esinleme yapayım da herkes kolay anlasın:
Sn. Bulent: Bu iş böyle gitmez, ya laiklik ya hukuk devleti. İkisinden birini kapatacaksın.
Sn. Ahmet Vecdi: Sizinle iki hafta görüşmeye ihtiyaç duymuyorum.. İşte öyle..Zaten sizi kim bağladı bu canlı yayına? Hep rating kaygısı işte, ayıp vallahi..Balayımızı mahvettiniz.
Sn. Deha Ruhtar: Bulent Bey, Bulent Bey, lütfen teyid edin, ben bağlamadım siz aradınız. | |
Emine Uşaklıgil
