|
Birkaç gün önce, zamana karşı koşulan ilk bireysel etapta Ulrich beklenmedik bir dönüş yaptı. Fransa Turunda bugüne kadar yarıştığı 11 zamana karşı etabın 6sını kazanan Armstrongun (ki bu turu neden 4 kere kazandığını da açıklıyor) kazanamadığı hiçbir etapta 1 dakikadan fazla fark görmediğini söylersek, Armstronga 1,5 dakikadan fazla fark atan Ulrichin dönüşünün ne kadar muhteşem olduğunu daha iyi açıklayabiliriz. Ve düne kadar arayı 15 saniyeye indiren Ulrichin sarı mayoya Armstrongdan daha yakın olduğuna inanmayan çok az kimse kalmıştı. Çünkü Ulrich çok güçlüydü, çünkü Armstrong bocalıyordu, çünkü tura mide rahatsızlıklarıyla başlamıştı, çünkü çok sıcak havaları sevmiyordu ve çünkü bu yıl turda çok fazla zirvede biten etap yoktu. Ve hatta sadece 18 saniye arkadan gelen yorulmak bilmez, inatçı Vinokourov bile sarı mayoya daha yakındı. Dün ise herşeyiyle farklı ve unutulmaz bir gün yaşandı Pirenelerde. Geçtiğimiz haftaki yazımda turun kaderini 15. etabın belirleyeceğini iddia ederken ben bile bu etabın tarihe geçebileceğini hayal etmemiştim. Son tırmanış Fransa Turu tarihinin en dramatik dakikalarına sahne oldu. Önce Virokourov tükendi. Ardından Mayo ile ona karşılık veren Armstrongun müthiş atağına Ulrich zorlukla cevap vermeye çalışıyordu ki, seyircilerden birinin çantası bisikletine dolaşan Armstrong bu yıl Fransa Turunda 3. kez düşüverdi, hem de 3. kere hiçbir hatası yokken. Üstelik Mayo ile birbirlerine öyle bir dolaştılar ki, uzun süre yerden kalkamadılar. Tam bu esnada Ulrichin 3 yıl öncesindeki hatıraları canladı ve fazla gücü kalmamış olsa da grubun gerisinde kalarak Armstrongu bekledi. Ardından Armstrong grubu tekrar yakaladı ve dünyanın en iyi tırmanıcılarının tam 40 saniye önünde finişe girmeyi başardı. Bir diğer fair play ise Armstrongun yarışı başından son metrelerine kadar önde götüren Chavaneli geçerken gösterdiği çaba için onu tebrik etmesiydi. Armstrongun zorlu tırmanışların ardından inişle biten etaplarda atak yapmasını beklemiyordum. Sonunda birilerinin yetişme arayı kapatma varsa boşuna güç harcamayı hiç sevmeyen bir kişiliğe sahip Armstrong. Onun stratejisi her zaman en yakın rakibini takip etmek ve liderliği tehlikeye düşmedikçe atağa kalkmamak. Ta ki zirvede biten etaplara kadar. Çünkü Armstrong tırmanışlarda hiçbir rakibinin kendisiyle atışamadığını iyi biliyor. Her ne kadar eski formunda olmasa da. Her ne kadar takımından bu yıl yeterince yardım göremese de. Öte yandan, her yıl Armstronga yaklaşan her sporcu onu küçümseyen ifadeler vermeye başlıyor. Bu yıl herkesin mücadelesini takdir ettiği belki de geleceğin şampiyonu Vironoukovun, Armstrongu diğerleriyle beraber kapana almaları gerektiği şeklindeki görüşleri de Armstronga karşı centilmenliğe gölge düşüren ifadeler arasında yer aldı. Oysa medya bugüne kadar Beloki ve Ulrich gibi gerçek devlerin böyle tek bir ifadesini bile kaydetmedi. Armstrong ise Belokiye hastanede ilk taziyelerini gönderen, Ulriche düştüğü zaman yardım eden ve bu yılki çıkışının ardından onu göklere çıkaran kişi olarak centilmenlik ve insanlık değerlerini en iyi savunan sporcu hala. Ve böyle bir sporcu da kolay gelmiyor maalesef. Son olarak, Armstrongun dün tarihe geçen zaferi hakkındaki sözlerinden bir kısmını aktaralım; Düştükten sonra adrenalinim çok yükseldi. Kendi kendime kendine gel Lance, bugün kazanmak zorundasın dedim. Sabah uyandığımda bugünün kendim ve Tur için büyük bir gün olacağını biliyordum. Turu kazanmak istiyorsam bugün atak yapmalıydım. Son zamana karşı etabı bekleyemezdim. Ulrich büyük bir sporcu ve zamana karşı etaplarda herşey olabilir. diyor ve inanılmaz bir cümleyle bitiriyor Armstrong: Şu anda benim için en önemli şey, bu gece otelde takım arkadaşlarımın yüzüne bakabilecek olmam. | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||