Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 17:59 TS 7 Ağu., 2000

Struma batığı Karadeniz’de bulundu
1941 yılında İkinci Dünya Savaşı’nda, 759 Musevi mülteciyi taşırken Karadeniz’de batan Struma gemisi Sualtı Araştırmaları Derneği dalgıçları tarafından İstanbul Boğazı açıklarında tesbit edildi.
İstanbul
DIĞER
    5 Ağustos—  Yapılan çalışma ile İkinci Dünya Savaşı’nın en büyük deniz faciası olarak tarihe geçen Struma faciası 58 yıl sonra gün ışığına çıkarılmış oldu. Proje Koordinatörü Levent Yüksel’in yaptığı açıklamaya göre, üç yılı aşkın bir süredir arşiv ve kaynak çalışmalarını sürdüren araştırma ekibi, geçtiğimiz yıl Struma gemisinin muhtemel batış bölgesini belirledi ve sualtı araştırmaları başlatıldı.  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
İkinci Dünya Savaşı’nın, nasıl gerçekleştiği halen tartışmalı bir faciasına değin, araştırmacıların önünü açacaktır.

       İngilizler’in Filistin vizesi vermemesi üzerine Karadeniz’e terk edilen Struma gemisi İstanbul’daki Musevi cemaatinin ve Kızılay’ın yardımlarıyla 2.5 ay misafir edilmiş fakat Türkiye’nin de o günlerdeki ekonomik durumunun iyi olmaması nedeniyle daha fazla yardım yapılamadığı ileri sürülüyor. 24 Şubat 1942 günü ise bir Sovyet denizaltının gönderdiği torpille de batırılmış.
       Teknik Dalış Takımından (TDT) aldığı destekle çalışmalarını yürüten Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) Batık Araştırmaları Grubu (BAG) dalıcıları 16 Temmuz 2000 günü, 759 canın yitirildiği ve İkinci Dünya Savaşı yıllarında Yakın ve Orta-Doğu’nun siyasi tarihine damgasını vurmuş bir gemi olan Struma’nın enkazını Karadeniz’in Türk karasularında tanımlamayı ve belgelemeyi başardı. Gemi enkazı, Istanbul Boğazı’nın 6 mil kuzeyinde, 73-80 metreler arası derinlikte bulundu.


12 Eylül 1942'de U.156 Alman denizaltısı tarafından batırılan Laconia yolcu gemisinden sonra, İkinci Dünya Savaşı'nın en büyük sivil deniz faciası Struma, deniz tarihi ve batık araştırmacılığı açılarından, son yüzyılın en önemli mihenk taşlarından birisi olarak kabul edilmelidir.
       
ÜÇBUÇUK YILLIK ÇALIŞMA
       Proje Koordinatörü Levent Yüksel’in İHA muhabirine yaptığı açıklamaya göre, üç yılı aşkın bir süredir arşiv ve kaynak çalışmalarını sürdüren araştırma ekibi, geçtiğimiz yıl Struma gemisinin muhtemel batış bölgesini belirledi ve sualtı araştırmaları başlatıldı. Belirlenen araştırma bölgesi içinde yöre balıkçılarından temin edilen ilişkenler (Balıkçıların ağlarını taktıkları sualtı cisimleri) belirlendi. Bu ilişkenler üzerinde yüzey sonar araştırması yapıldı. Struma gemisi boyutları ile uyum gösteren üç ilişken in koordinatları tespit edildi ve bu batıklar üzerinde dalgıç marifeti ile birebir tanımlama ve görüntüleme dalışları yapıldı. Proje Koordinatörü Levent Yüksel, 1999 yılının Eylül ayında başlayan çalışmaların, tüm kış boyunca sürdürüldüğünü söyledi.
       Yüksel, “Karadeniz’in kendine özgü zorlu koşulları (sınırlı görüş ortamı, yoğun yüzey ve dip akıntıları, sürekli kötü hava ve deniz koşulları, vb) ve özellikle kış aylarında, yüzeyde bile 6 dereceye düşen su ısısı nedeniyle, çalışmalar son derece zor koşullarda sürdürüldü” dedi.
       
AYRI BATIKLAR DA VAR
       Karadeniz’de iki ayrı batığın daha bulunduğunu ve üzerine dalışlar yapılan ilk iki batığın Struma ile yeterli benzerlik göstermediği için, araştırma dışı bırakıldığını da kaydeden Yüksel, yapılan dalış çalışmalarını şöyle anlattı: “Aralık 1999’dan itibaren tanımlama dalışlarına başlanan üçüncü ilişken in kaba boyutları, Struma gemisinin bilinen ölçüleri ile son derece benzerlik gösteriyordu. Bu yaklaşık 46 metre boyunda, 6 metre eninde bir ilişkendi. Çalışmalar, bu batık üzerinde yoğunlaştırıldı. Bu arada, yukarıda belirtilen zorlu deniz koşulları dışında, iki önemli faktör, beklenen sonucun elde edilmesini güçleştirdi. Teknik faktör olarak sayabileceğimiz birinci olgu -özellikle kış koşullarında- kötü görüş ortamından dolayı, global (genel) görüntü alınamaması sonucu, toplanan parça parça klişeler birleştirilerek -bir puzzle oluşturur gibi-, batığın tanımlamasını yapmaya çalışmak oldu. Elde edilen bulgular, bu batığın Struma olduğu istikametinde gelişiyordu ancak, kesin verilere henüz ulaşılamamıştı. Gerçek tanımlama için, parçaların yerlerine oturtulması gerekiyordu. Tüm bulgular, pozitif tanımlama aşaması için biriktirildi” SU ALTI MEZARI Çalışmaların su altı mezarı ihtimali ile yavaşlatıldığını ifade eden Yüksel, “çalışmaları yavaşlatan ve etik faktör olarak sayabileceğimiz ikinci olgu, üzerinde çalıştığımız batığın bir sualtı mezarı olmasıydı. Etik olarak, kutsal bir mabete, bir sualtı mezarına, 759 canın yitirildiği bir batığa dokunmamak gerekiyordu. Dolayısıyla, sadece görsel ve görüntüsel tanımlama yöntemleri kullanılarak yapılan çalışmalar, beklenenin üzerinde vakit aldı. Pozitif tanımlama açısından, zor olan seçildi. Araştırmanın süresi uzadı ama, ilkelerden taviz verilmedi. Batığın üzerinden alınacak bir kaç objenin incelenmesi sonucu derhal tanımlama yapılabilir, mesele hemen çözülebilirdi. Ama bu, kesinlikle yadsınan bir yöntemdi. Bir batığı tanımlamak uğruna ilkelerden taviz verilemez, burada yaşamlarını yitiren insanlara ve yakınlarına saygısızlık edilemezdi” diye konuştu.
       
STRUMA SIRRINI VERMEMEKTE DİRENİYOR
       Haziran sonuna kadar dala-çıka süren mücadele ve bir türlü ulaşılamayan sonuç karşısında yılmadan devam ettiklerini belirten Yüksel, Struma’nın sırrını vermemekte direndiğini, fakat Temmuz ekspedisyonu için duyulan beklentilerinin arttığını söyledi. 14-18 Temmuz tarihleri arasında yapılan son dalışlar sırasında, yörede mevcut yüzey akıntısı ve özellikle çok şiddetli dip akıntısı oluştuğunu ve bunun çalışma koşullarını son derece zorlaştırdığını da ifade eden Yüksel, çalışmaların son aşamasını ise şöyle anlattı: “Ancak, plankton deplasmanını hızlandırdığı için, global (genel) görüntü kaydına elverişli görüş koşulları kısmen sağladı. Sonunda, Struma’yı ve beş ayrı güvertesini baştan sona katedebildik. Puzzle’ın parçaları birbiriyle öpüştü. Bütün artık önümüzdeydi. Karinasının üzerinde, kireçli su ısısı nedeniyle,yılmadan uzanan, acıların ve inançların gemisi, dehşetin gemisi Struma’ydı. Biz Struma’yı bulmadık. Struma bizi misafir etti. Defalarca dalmamıza, her seferinde bir yerine inmemize rağmen sırrını saklamayı başaran Struma, sonunda bize güvenmiş, bizi kabul etmişti. Gizemini bizimle paylaşmıştı. Bu saygı yüklü, duygu yüklü bir buluşmaydı. Nefesler tutuldu, soluklar kesildi. Kıç bordasında olması muhtemel ismi görmek için kekamozu kazıyıp, Struma’ya zarar vermek istemedik.
       Belirli belirsiz gözüken tek harfi pas geçtik, kıç güverteye çıktık. Karadeniz’in o derinliklerde görüş verdiği bu nadir günde, meleklerin bizimle beraber olduğuna inandık. Kıç tarafta yaptığımız video çekimlerinden sonra, boydan boya, baş tarafa uzandık. Infilakın etkisiyle hafif sancak tarafa boyun eğmiş baş tarafın belirli belirsiz hüznü bir yana, tarihe direnen bu abideyi saygıyla selamladık. Baştan kıça dönüş sırasında alınan video görüntüler, bulgularımızı teyid etti. Dekompresyon duraklarında bizleri karşılamaya gelen arkadaşlara verecek müjdemiz vardı. Yumruklar sıkıldı, zafer işaretleri parmaklardan aktı gitti.”
       
RİSKLİ DALIŞ
       Struma’nın Karadeniz’in 80 metre altında yattığını ifade eden Yüksel, karışım gazlar ve teknik dalış metodları uygulansa bile, özellikle zorlu yöre koşullarının etkisiyle, bu bölgede yapılan dalışların “riskli dalış” kategorisinde yapılan bir çalışma olduğunu söyledi. Güçlü yüzey destek, sağlam ve uygun teçhizat, konusunda uzmanlaşmış, tecrübeli dalıcılarla donatılmamış bir ekibin, bu koşullarda, beklemediği sürprizlere muhatap olabileceğine işaret eden Yüksel, “Hiç bir şey yaşamaktan daha değerli değildir, Struma yolcularının sonuna kadar denediği gibi” dedi.
STRUMA NEDİR?
       Yapılan araştırmaya göre, 2. Dünya Savaşı bezgini Romen Yahudileri Köstence’den Filistin’e taşıyacak Struma, 1941 yılının 15 Aralık günü Istanbul (Sarayburnu) Limanı’na ulaşır ve siyasi pazarlıklar süresince, yaklaşık 2,5 ay bu limanda bekletilir. Istanbul’da kaldığı süre içinde, bir kaç şanslı yolcu, çeşitli gerekçelerle bu talihsiz gemiden kurtulmayı başarır. 800’e yakın yolcu ve mürettebatla Köstence’den gelen gemi, siyasi pazarlıkların beklenen sonucu vermemesi sonucu, 1942 yılının Şubat ayında bu limandan koparılarak, geldiği yere, Karadeniz’e iade edilir.
BİR KİŞİ KURTULMUŞ
       Ertesi gün, Istanbul Boğazı açıklarında infilak ederek batar. Ileriki yıllarda yapılan araştırmalar, bir Sovyet denizaltısı tarafindan torpillendiği yolundadır. Faciadan bir tek kişi kurtulur. Istanbul’da tedavi gören David Stoliar, daha sonra Filistin’e gider. Orada evlenir, İngiliz ordusunda üniforma giyer. Halen ABD’nin Oregan eyaletinde yaşamaktadır.
       
LORD MOYNE ÖLDÜRÜLÜŞÜ
       Yolcu ve mürettebatıyla Karadeniz’in karanlık sularında yitirilen bu gemi, bir insanlık ayıbı olarak tarihe geçer. Olay tüm dünyada tartışılır. Savaş sonrası, araştırmalara konu olur. Filistin’de protesto gösterilerine ve ayaklanmalara neden olur. Struma yolcularına Filistin’e giriş vizesi vermeyen Büyük Britanya’nın Sömürgeler Bakanı Lord Moyne 1944 güzünde -Struma faciasındaki sorumluluğu nedeniyle- bir suikast sonucu öldürülür. SORUMLU İNGİLTERE Her ne kadar olayların sorumluluğu dönemin Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne yüklenmek istenmişse de, daha sonra açıklanan Ingiliz Dışişleri arşivlerindeki Türkiye-İngiltere yazışmaları, bu facianın asıl sorumlusu olarak, Orta-Doğu çıkarlarını yitirmek istemeyen İngiltere’nin katı tutumunu gösterir. Türkiye’nin Struma yolcularına y’fcönelik politikası, İngiltere’nin tutumuna bağlı olarak biçimlenmiştir.
       
STRUMA OLAYINDA TÜRKİYE’NİN KONUMU
       1941 yılı sonları, 2. Dünya Savaşı’nın alev alev büyüdüğü, Yunanistan’ı da işgal eden “Nazi İmparotorluğu” ile sınır komşusu olduğumuz (!) günlerdir. Birbirimizi ayıran bir Meriç Nehri kalmıştır. Batı sınırlarımızda, fiziki bir baskı söz konusudur. Türkiye, savaşa bir adım mesafeye gelmiş, dayanmıştır. Bir başka gerçek, 2. Dünya Savaşı koşullarında, Yahudiler’in, Avrupa’nın neresinde bulunurlarsa bulunsunlar, taciz edildiğidir. Alman ordularının baskısı ve çoğu ülkede istilası sonucu, binlerce Yahudi, temerküz (toplama) kamplarına, gaz odalarına teslim olur. Doğu Avrupa da aynı gelişmelerden nasibini alır. Alman istilası altına giren Romanya ve bu ülkedeki kukla Antonescu iktidarı, Yahudiler üzerindeki baskıları arttırır. Kaçmak elzem olur. Gidilecek coğrafyayı ise tarih belirlemiştir; Filistin.
       Romanya’nın Köstence limanında, Musevi mültecileri Filistin’e götürmek üzere hazırlanan gemilerden biridir Struma. İngiliz yapımı, Panama bandıralı, Bulgar mürettebatlıdır ve Pandelis isimli Yunanlı bir tacirin mülkiyetindedir. 1941 yılına gelindiğinde, son yolculuğuna çıkmadan önce, Bükreş’te “Campania Mediteranea de Vapores Limitada” acentasına bağlı bulunmaktadır.Yaklaşık 46 metre boyunda, 6 metre eninde, brüt 227 ton bir gemidir. Son derece eski bir tekne ! 1867 Newcastle tersanelerinde inşa edilmiş, alt yapısı saç, süperstrüktürü ahşap bir tekne. Nazi soykırımından kaçmak pahasına, son kuruşlarını ödeyerek bu gemiye binen 769 insan, 15 Aralık 1941 günü Sarayburnu açıklarına gelir dayanır. Dönem karışık. Türkiye Cumhuriyeti savaş yıllarını tarafsız ülke konumunda tamamlama mücadelesi veriyor. Savaşa girmemek uğraşında, elinden geleni yapıyor. Siyasi manevralarla, kimseyi kırmadan, ülkeyi çok daha kötü durumlara düşürmemek için verilen amansız bir mücadeledir bu.
       
ULUSLARARASI ORTAM
       İngilizler, Arap petrollerini pompalama uğraşında, Araplar’a verdikleri sözün arkasında durmaya çalışarak, işgal altında tuttukları Filistin’e yönelen Yahudi göçünü kısıtlamaya, mümkünse engellemeye çalışıyor. Yahudi göçünü kotalarla belirlemişler. (Bu kotaların savaş sonunda doldurulmamış olması acı bir gerçek olarak karşımıza çıkacaktır) Arap ayaklanmalarının önüne geçmek için, Filistin’e ulaşmak isteyen Yahudiler’i, ne pahasına olursa olsun, durdurma yoluna gidiyorlar. Dolayısıyla, Struma’nın Sarayburnu limanını terk ederek Filistin’e yönelmemesi için korkunç bir baskı vardır dönemin Refik Saydam Hükümeti üzerinde. Hatta, bu baskılar, Struma Köstence limanını terk etmeden başlatılmıştır.
       İngilizler, “Sakın haaa, Boğazlardan geçirmeyin” sinyalini çok önceden yollamıştır. Alman gemileri, Romanya ve Bulgaristan limanları ile, o dönemde Adriyatik’e kıyısı olan Avusturya arasında gidip gelerek, boğazları “su yoluna çevirmişler”. Sovyetler, Boğazlardan geçen Alman gemilerininin hareketini denetlemediği için Türkiye’ye gönül koymuş, nota üzerine nota vermektedir. 2. Dünya Savaşı’nda, Türkiye’nin müdahil taraf olmayışının eksikliğinin çekildiğine inanan ülkeler yoğunlukta, ülkeyi, bu ateş topunun içine yuvarlamak isteyen yabancı güçlerin ayak oyunları revaçtadır. Sıcak, karışık günler, grift ve ince ilişkiler yaşanıyor Istanbul sokaklarında ve Ankara’nın yönetim koridorlarında. İşte, böylesi bir ortamda gelip dayanır Struma Sarayburnu limanına.
       
STRUMA PROJESİ VE GETİRDİKLERİ
       Ağırlıklı olarak 2. Dünya Savaşı yıllarında Balkanlar / Orta-Doğu ekseninde yaşanan bir trajedinin en önemli taşıdır Struma, bir dönüm noktasıdır. O, gröçler tarihinin değiştiği an, yeniden yazıldığı yerdir. Struma gemisi enkazının bu gün bulunması sonucu, 1917 yılında Osmanlı egemenliğinin yitirildiği Kudüs’ten, İsrail Devleti’nin kuruluş tarihi olan 1948’e kadar geçen, 30 yıllık bir dönem içinde yaşanan bazı gizli kalmış gerçekler gündeme taşınacaktır. Bu buluş, insani bir trajedinin belleklerden yeniden çekilip çıkarılılmasına yol açacaktır. İkinci Dünya Savaşı’nın, nasıl gerçekleştiği halen tartışmalı bir faciasına değin, araştırmacıların önünü açacaktır. Bir başka açıdan bakıldığında, 12 Eylül 1942’de U.156 Alman denizaltısı tarafından batırılan Laconia yolcu gemisinden sonra, İkinci Dünya Savaşı’nın en büyük sivil deniz faciası Struma, deniz tarihi ve batık araştırmacılığı açılarından, son yüzyılın en önemli mihenk taşlarından birisi olarak kabul edilmelidir.
       
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları