|
29 Kasım Kıpır kıpır zihni, eşine az rastlanır dili ve ilgi alanının sınırsızlığıyla Melih Cevdet Anday, yalnızca şiirin değil, deneme türünün evrensel çapta örneklerinden biriydi. O, Cumhuriyetin aydınlanma projesinin başarıya ulaşmış haliydi... |
|
Soyutla somutu, gündelik yaşantıyla felsefeyi, fikirle duyguyu, mitolojiyle siyaseti, ölümle zamanı, ironiyle içtenliği, bilimle sanatı harmanlayan, yıllar boyunca debisi hiç değişmeyen bir nehir gibi yazan Anday usulcacık gitti. Melih Cevdet Anday şaşırtıcı bir yazar. İçine doğduğu ve yetiştiği dönemle, yaşamını tamamladığı dönemi birbirine ulayan, bağlayan bir kalem. Sürekliliği hem zihninde; hem de kendini hep yenileyen ama bunu yaparken ilk yazdıklarını bile eskitmeyen dilinde. Türk şiiri Garip kaldı Denemeci olarak kaleme aldığı konuların evrenselliği, evrenseli yerel olana bağlayışı, seçtiği örneklerin tipikliği, güncel sorunlardan hareket edip zamanla sınırlanamayacak ilkesel düğümlere işaret etmesi, ele aldığı her olguyu, her nesneyi bir soruya dönüştürebilme özelliği Andayı deneme yazarı olarak hep güncel ve okunur kılıyor. |
||||||||
Melih Cevdet Andayın kitaplaştırılmış denemelerini okumak sonsuz sayıda hediye paketini ardarda açmaya benziyor.
|
Melih Cevdet Andayın kitaplaştırılmış denemelerini okumak sonsuz sayıda hediye paketini ardarda açmaya benziyor. İlgi ve yazı alanının sınırsızlığı, yazdığı en çetrefil ve soyut konuları bile, günlük yaşamın etine kemiğine büründürmesi okuru sürekli sevinçle şaşırtıyor.. Onun deneme kitaplarında estetik üzerine bir bölüm biter, kaldırımda karıştığı kavgayı anlatan bir diğeri başlar. Yazının içinde kaldırım sözcüğünün etimolojik kökenini anlatır, birkaç sayfa sonra Şeyh ül Muharririn Burhan Felekin ben bir sokak köftecisiyim diye yazdığı mektuptan alıntı yapar. O biter kadınların savaşçılığını tartışır, hemen ardından şiirde akıl ve değişmeyi yorumlar. Sonra bakarsınız ki, dolmuş diyaloglarına kulak kabartmıştır. Melih Cevdet Anday toprağa verildi SANATÇININ ÖLÜMÜ Ölüm ve yaşam, zaman ve anakronizm gibi konularda hayli yazı yazmış olan Anday, 1984 yılında, neredeyse 50 yıllık arkadaşım dediği Ercüment Behzat Lavın ölümü üzerine kaleme aldığı yazıda, sanatçının ölümsüzlüğü iddiasını irdelemiş. Sanatçının eserleriyle ölümsüzlüğe ulaştığı görüşüne pek itibar etmeyen Anday, yazılarında pek çok kereler tartıştığı bu konuda bu kez şöyle diyor: (...) Sanatçılara ölümü yenmiş kişiler diye bakılır, ama birkaç bakımdan yanlıştır bu görüş. Çünkü ölümü yenecek güç yoktur, bulunamamıştır. Yaşamın bir parçasıdır o. Sonraya kalan yapıtlarla anılmanın ise yaşamaya benzer hiçbir yanı yoktur. Bu durumda, sanatçının ölümü yendiği nasıl söylenebilir? (...) Belki bütün bunlar ozanı, sanatçıyı kayırmanın çabalarıdır. Doğru çıkmasını dilerim... diyeceğim, ama kendimi kandıramıyorum bir türlü; ozan da sanatçı da herkes gibi ölür, kısacası yok olur. Ne yapacaksınız! Doğru... Kaleminden çıkmış milyonlarca sözcüğe, basılmış binlerce sayfaya, clit cilt kitaba rağmen Melih Cevdet Andayın hala yaşadığını nefes aldığını söyleyebilir miyiz? Söyleyemeyiz. Ama kitaplar da orada duruyor. Ne yapacaksınız? | ||||||||
38. Rotterdam Film Festivali başladı | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||