Home page
Haber Menüsü


Türk şiiri ‘Garip’ kaldı
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 15 gündür tedavi görmekte olan ünlü şair Melih Cevdet Anday dün akşam saatlerinde yaşamını yitirdi.
İstanbul
NTV-MSNBC VE AJANSLAR
    29 Kasım—  Orhan Veli ve Oktay Rifat ile birlikte Türk şiirinde ‘Garip Akımı’nın kurucuları arasında bulunan Melih Cevdet Anday, 87 yaşındaydı. Anday’ın şiir, roman ve tiyatro oyunu olarak 12 basılmış eseri bulunuyor.  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Melih Cevdet Anday 1915 yılında İstanbul’ da doğdu. Ankara Gazi Lisesi’ni bitirdikten sonra Ankara Hukuk Fakültesi’ne, sonra da Dil, Tarih, Cografya Fakültesi’ne başladıysa da devam etmedi. 1938’te sosyoloji öğrenimi için Belçika’ya gitti. İkinci Dünya Savaşı nedeniyle okulunu yarım bırakarak Türkiye’ye döndü. Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğü’nde danışmanlık, Ankara Kitaplığı’nda memurluk ve gazetecilik yaptı. 1951’de Akşam gazetesinde çalışmaya başlayan Anday, Tercüman, Büyük Gazete, Tanin ve Cumhuriyet gazetelerinde yazarlık, sanat sayfası editörlüğü yaptı, aynı dönemde denemeler yazdı. İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü fonetik-diksiyon öğretmenliğinden 1977 yılında emekli oldu. 1964-69 yılları arasında TRT Yönetim Kurulu’nda çalıştı. 1979’da UNESCO Genel Merkezi Kültür Müşaviri olarak Paris’e gitti. Hükümet değişince geri çağrıldı.
       
ŞİİR ANLAYIŞI
Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday (soldan sağa)

       Garip hareketinin şairleri Melih Cevdet Anday, Orhan Veli ve Oktay Rifat’ın arkadaşlıkları ve ilk şiir çalışmaları Ankara Gazi Lisesi’nde öğrencilik yıllarına uzanır. Lise öğrencisi oldukları dönemde ‘Sesimiz’ adlı bir duvar gazetesini birlikte hazırlayan üç arkadaş, yıllar sonra Türk şiirinde yepyeni bir soluk olan ‘Garip Hareketi’ni başlatarak bir dönem açtı.
       Melih Cevdet Anday’ın 1936 yılında Varlık’ta yayımlanan ‘Ukde’ şiirinde olduğu gibi, ilk dönem şiirlerinde dönemin ‘kabul edilmiş’ tarzı hakimdi; ancak 1938’den itibaren ‘kendine has’ yapıtlarıyla garip’liğinin ilk sinyallerini vermeye başladı. Arkadaşları Orhan Veli ve Oktay Rifat’la birlikte ‘küçük insanların’ yaşamlarını şiirlerinde konu edindiler; üstelik kafiye, lirizm gibi kaygılar gütmeksiniz…
       Yeni şiir anlayışının adı Garip’ti.
       1941’de çıkardıkları kitapta Orhan Veli’nin “Şiir, bütün özelliği edasında olan bir söz sanatıdır” diyerek açıkladığı bu yeni şiir anlayışı, taraftar bulduğu kadar, çeşitli tepkileri de çekti üzerine. Hatta çeşitli edebiyatçılar tarafından ‘şiir sayılmayarak’ aday edilen Garip şiiri, Türk şiirinde yeni bir kanal açarak etkilerini günümüze dek sürdürmesini bildi.
       
Melih Cevdet Anday’ı deneyin!

       
MELİH CEVDET ŞİİRİNDEKİ DEĞİŞİM
       Garip, üç şair adıyla anılıyor olsa da bu konuda Orhan Veli’nin adının daha sık anılıyor olmasının temel nedenlerinden biri, Melih Cevdet Anday’ın, bir yandan yepyeni bir anlayış olan Garip’in bir parçasıyken diğer yandan ‘geleneksel şiir anlayışı’ ile bağlarını tam olarak kesmemiş olmasıydı. 1947-49 yılları arasında Yaprak dergisinde yayımlanan şiirlerinden oluşan Telgrafhane adlı kitabında yalınlaşmış bir dil kullanırken, zaman zaman ölçü ve yak kullanmaktan da çekinmemişti ki bu tür şiirlere belki de en güzel örnek ‘Tohum’ adlı şiiriydi.
       1956’da yayımlanan Yanyana’daki şiirlerinde uyakların varlığı iyiden iyiye hissedilirken, Garip akımının peşine takılıp dergileri ‘garip şiirlerle’ dolduran genç şairlerden farklı olarak ‘soyuta’ yönelen Anday, 1963’te ‘Kolları Bağlı Odysseus’ta konusunu mitolojiden alan, çok kolay anlaşılamayan, okumak için çaba isteyen şiirlerle çıktı okuyucularının karşısına.

       Şiirlerinde, ilk dönemdeki yalınlıktan uzaklaşıp, daha soyut bir anlatımı tercih eden Melih Cevdet Anday, geçmişte şiire yüklediği görevi düz yazılarıyla sürdürdü.
       Romanları ve tiyatro oyunlarında insanı, insanlar arası ilişkileri incelerken, şiirlerinde felsefenin sınırlarını zorlamayı tercih etti. Gerek şiirleri, gerek düz yazıları aralarında İngilizce, Fransızca, Rusça, Yunanca gibi dillerin bulunduğu çok sayıda dile çevreldi; oyunları ülkemizde yurt dışında defalarca sergilendi.
       Melih Cevdet Anday, Mikado’nun Çöpleri adlı oyunuyla 1967-68 İlhan İskender Armağanı’nı, Gizli Emir adlı romanıyla TRT 1970 Sanat Ödülleri Roman Armağanı’nı, Tarjel Vesaas’dan çevirdiği Buz Sarayı romanıyla TDK 1973 Çeviri Ödülü’nü kazandı. Teknenin Ölümü adlı şiir kitabıyla 1976 Yeditepe Şiir Armağanı’nı, Sözcükler adlı şiir kitabıyla 1978 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü’nü kazanan Anday, ÖlümsüzlükArdında Gılgamış adlı şiir kitabıyla da 1981 İş Bankası Büyük Ödülü’nü aldı.
       Ölümsüzlük Ardında Gılgamış / Toplu Şiirleri 2’nin arka kapağında büyük dünya şairi Pablo Neruda’dan bir alıntı yer alır. Neruda’nın Melih Cevdet Anday üzerine şu sözleri, şair hakkında dünya edebiyatçılarının görüşlerini yansıtması açısından dikkate değer:
       “Nâzım Hikmet’den sonra çok büyük bir Türk şairi daha buldum. Bütün gece gözüme uyku girmedi.”
       (Pablo Neruda)
       
ŞİİR KİTAPLARI
       
Garip -Orhan Veli ve Oktay Rifat’la birlikte- (1941), Rahatı Kaçan Ağaç (1946), Telgrafhane (1952), Yanyana (1956), Kolları Bağlı Odysseus (1963), Göçebe Denizin Üstünde (1970), Teknenin Ölümü (1975), Sözcükler - Bütün Şiirleri (1978), Ölümsüzlük Ardında Gılgameş (1981), Tanıdık Dünya (1984), Güneşte (1989), Yağmurun Altında (1995).
       
ROMANLARI
       
Aylaklar (1965), Gizli Emir (1970), İsa’nın Güncesi (1974), Raziye (1975).
       
OYUNLARI
       İçerdekiler (1965), Mikado’nun Çöpleri (1967), Dört Oyun (1972).
       
DENEME KİTAPLARI
       
Doğu-Batı (1961), Konuşarak (1984), Yeni Tanrılar (1974), Sosyalist Bir Dünya (1975), Dilimiz Üstüne Konuşmalar (1975), Maddecilik ve Ülkücülük (1977), Paris Yazıları (1982).


       Melih Cevdet Anday şiirlerinden örnekler:
       TELGRAFHANE
       
Uyuyamıyacaksın
       Memleketinin hali
       Seni seslerle uyandıracak
       Oturup yazacaksın.
       Çünkü sen artık o eski sen değilsin
       Sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin
       Durmadan sesler alacak
       Sesler vereceksin.
       Uyuyamıyacaksın
       Düzelmeden memleketinin hali
       Düzelmeden dünyanin hali
       Gözüne uyku giremez ki…
       Uyumayacaksın
       Bir sis çanı gibi gecenin içinde
       Ta gün ışıyıncaya kadar
       Vakur metin sade
       Çalacaksın.
       (Telgrafhane)
       YAĞMUR
       Birden serçelerle indi yağmur
       Hangisi serçe
       Hangisi yağmur
       (Göçebe Denizin Üstünde)
       SOKAĞA ÇIKIYORUM
       
Sokağa bir diyalog gibi çıkıyorum
       Umurunda değilim gecenin. Gece
       Yarınki gecedir ve tanrıdır
       Tanrının umurunda değilim..
       Kimileyin seviyorum (Sevmek kuşların
       Bir an boş bıraktıkları ağaçtır)
       Ve yalnızlığın kırmızı yapraklara
       Çalan büyüsünü duyuyorum. Ey cesaret
       Hep dolu tut bardağımı. Sevgi ve umut
       Birdir, yalnızlık ve cesaret bir.
       (Göçebe Denizin Üstünde)
       KARDEŞLER
       İskender’i gören Giula’dan kalmış
       Saçma sapan bir hikâye.
       Giula şimdi nerede?
       “Yalınayak bir dilenci geldi yanıma,
       Granikos suyunun kanlı kıyılarında.
       - Kesenin yarısını bana ver, dedi,
       Hakkımdır benim o para.
       - Neden diye sormuşum dalgınlıkla.”
       Dalgınlıkla sormuş Giula.
       (Teknenin Ölümü)
       
 
       
    TOP5 38. Rotterdam Film Festivali başladı  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları