Home page
Haber Menüsü


Dilekçe hakkı
Günlük yaşamda karşılaştığımız pek çok sorun konusunda şikayette bulunuyoruz. Peki vatandaşlık haklarımızı yeterince biliyor ve onlardan yararlanabiliyor muyuz?
İstanbul
NTV
    18 Eylül —  Dilekçe hakkı nedir, hangi konularda verilir, sonuç nasıl ve ne kadar zamanda alınır, alınamazsa ne yapılabilir? İstanbul Barosu Genel Sekreteri Ali Saydı, “NTV’ye Sorun” programında izleyicilerin ‘dilekçe hakkı’ konusunda yönelttikleri soruları yanıtladı.  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Celal Pir: İzleyicilerimizden gelecek sorulardan önce Anayasa’nın dilekçe hakkıyla ilgili 74. maddesine değinmek istiyorum. 74. madde şöyle diyor: “Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Kendileriyle ilgili başvuruların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir. Bu hakkın kullanılma biçimi kanunla düzenlenir.”
       Demir Özbek (Muhasebeci): Dilekçe hakkı her konuda kullanılabiliyor mu? İlgili makamın cevap verme süresi ne kadardır, cevap alamazsak ne yapacağız? Bu sürede gerçekleşebilecek kayıplarımız için hakkımızı nasıl arayacağız?
       Ali Saydı: Dilekçe hakkı her konuyu kapsıyor. Özellikle de Anayasa’nın hak arama özgürlüğünün öngördüğü meşru vasıtalardan faydalanmanın dışında daha koruma sağlayan bir hak. Cevap süresi diye bir şey yok. Yani, “mümkün olan kısa süre” deniliyor. Yalnız şöyle karıştırılabiliyor tabi. İdari başvurularda 60 günde cevap vermemek, red anlamına geliyor. İdari yargı süresi buradan başlıyor. Bununla karıştırmamak gerekir. Bu daha çok, özellikle siyasi konulardaki her türlü hakkı kapsayan özel bir koruma biçimidir.
       
       Celal Pir: Cevap alamadığımızı hissedersek, ne yapmamız lazım?
       Ali Saydı: Cevap alamadığınızda reddedilmiş sayılıyor. Onun dışında Anayasa cevap verilmesini zorunlu hale getirmiştir; muhtemelen cevap verirler, vermeleri gerekir. Hukuk devleti böyle işler. Ama verilmezse ne olur? İdari yargıyı ilgilendiren bir konuysa bu reddedilmiş sayılır. İdari yargıda red üzerine, reddin iptali için dava açabilirsiniz.
       
       Macide Zorlu (Turizmci): Dilekçe verme hakkımız var ama bildiğim kadarıyla ilgili kurum buna mutlaka cevap vermek zorunda değil ve 60 günlük cevap verme süresinden sonra dava açmamız gerekiyor. Ben devletin çok sayıda kurumuna dilekçe vermeme rağmen yanıt alamadım. Peki ömrüm dava açmakla mı geçecek? İlgili kurum dilekçeye yanıt vermek zorunda değilse böyle bir hakkın varlığından veya işlevselliğinden söz etmek ne kadar mümkündür?
       Ali Saydı: İşlevselliğin neye bağlı olduğuna göre. Bu tabi koruyucu. Örneğin ceza yargılamasından koruyucu bir şeydir. Ama yakın geçmişteki uygulama buna da hizmet etmediğini gösterdi. Bir grup öğrencinin verdiği bir dilekçe... Artık bu dilekçe hakkı aslında bunun içindir. Yoksa, dava açmak gibi meşru vasıtalardan yararlanarak hak arama özgürlüğü Anayasa’nın bir başka hükmüdür. Yanlış hatırlamıyorsam 36’nın düzenlediği bir şeydir. Burada kastedilen o değil. Burada konusu meşru olmasa bile...
       
       Celal Pir:
Örneğin, söz meclisten dışarı, örnek için söylüyorum. Irak’ta Musul ve Kerkük alınsın diye bir dilekçe verebilir miyim?
       Ali Saydı: Verirsiniz.
       
       Celal Pir:
Kovuşturma açılır mı?
       Ali Saydı: Açılmaması gerekir.
       
       Celal Pir:
Tam tersi olursa, örneğin bir vatandaşımız “şu şu şehirler Irak’a verilsin” derse, bundan ötürü dava açılır mı?
       Ali Saydı: Açılmaması gerekir. Özellikle zaten bu maddenin Anayasa’ya konuş amacı da budur. Yoksa, herkesin kabul ettiği, genel yargıyı paylaşan konularda zaten korunmaya ihtiyaç yoktur ki. Koruma özellikle bu tür durumlar içindir.
       
       Yunus İzel
(Serbest meslek): Kürtçe eğitim için dilekçe veren öğrencilerin durumu ne oldu? Ben sorunumuzun haklarımız olmaması değil, hayata geçirilememesi olduğunu düşünüyorum. Uyum yasaları bu konuda yenilik getirdi mi?
       Celal Pir: Kürtçe eğitim almak istiyoruz diyenler dilekçe verdikleri zaman kovuşturmaya uğradılar mı? Önce oradan soralım.
       Ali Saydı: Kovuşturmaya uğradılar. Çünkü kovuşturmayı yapanların hukuk anlayışlarının da sorgulanması, yani sorunun cevabını budur. Ben diyorum ki Anayasa’ya bu hükmün konulmasında başka espri yoktur. İçeriği suç bile teşkil etse, bu dilekçe verme şeklinde olduğunda kovuşturmaya uğramazlar. Uğramamaları gerekir. Anayasa böyle söylüyor. Davayı ne şekilde açtılar bilmiyorum. Ama somut olarak şunu biliyorum, bu nedenle dilekçe veren bir kısım öğrenci DGM’nde tutuklu olarak yargılanıyor, basına yansıdı. Hatta galiba jandarmanın silahlı olarak duruşmada bulunup bulunamayacağı tartışması nedeniyle sanıklar geri götürüldü, duruşmaları da yapılamadı. Diğer yandan okuldan atıldılar. Onların da İdare Mahkemesi’ne dava açtıklarını biliyorum.
       
       Celal Pir: Hakklarını kullanmak istedikleri zaman karşılarına başka şeyler çıktı diyorsunuz. Bu hakkı kullanamadılar anlamına geliyor.
       Ali Saydı: Evet, kullanamadı. Anayasanın koruyuculuğu sözde kaldı diyebilirim.
       
       Kubilay Şengül (Öğrenci): Askeriye’ye ya da Başbakanlığa şikayette bulunmak için dilekçe verme hakkımız var mı?
       
Ali Saydı: Gayet tabi var. Ama Anayasa’nın 74. maddesini konuşuyoruz. Meşru vasıtadan yararlanarak dilekçe vermek için 74’ün korumasına gerek yok. O zaten Anayasa’nın 36. maddesinin koruması, şikayet hakkını kullanırsınız. Meşru vasıtalardan yararlanarak, yasal merciler önünde şikayetçi olarak, davacı olarak yeralırsınız, o ayrı bir şey. 74, ondan öte bir korumayı ifade ediyor. Onun için arkadaşımızın sorduğu soruya cevap şüphesiz ki evet, ama 74’ün koruması bundan ibaret değil. Zaten meşru, yararlanır. Meşru bir şeyi koruyor.
       
       Ercan Demir (Turizmci): Yollardaki hatalardan dolayı aracım hasar görürse kimi muhattap alabilirim, hakkımı nerede arayabilirim?
       Ali Saydı: 74’ün dışında bir şey ama cevabı şöyle: Siz bir zarar doğduğunda bu zararı doğuran nedenin sorumlusu kimse buna karşı dava açarsınız. Burada tabi trafik kazalarında yapılan istatistiklere göre yol kusurları sıfıra yakın çıkıyor. Bu belki gerçek değil ama resmi gerçek bu. Ancak bunu saptayıp kanıtlayabilirseniz, o yolu yapmakla yükümlü olan bazen Büyükşehir Belediyesi’dir, bazen Karayolları Genel Müdürlüğü’dür, bu zarardan sorumlu tutulur.
       
       Sevilay Oruçoğlu (Öğrenci): Bir kuruma dilekçe verirken stres oluyorum. Tarih neresinde olmalı, nasıl bir üslupla yazılmalı diye. Eskiden kalma birçok terim var arz ederim, talep ederim gibi. Dilekçede nasıl bir üslup kullanmalı? Yazım dili dilekçenin dikkate alınıp alınmamasında ne kadar etkilidir?
       Ali Saydı: Şunu söylemek mümkün. Belli Asliye Hukuk Mahkemesi’ne filan dava açmıyorsanız, yahut bir idari dava açmıyorsanız, dilekçe hiçbir şekle tabi değil. Herhangi bir üslup da aranmaz. Mümkün olduğu kadar söylediğinizin anlaşılır olması, talebinizin net olması ve gerekçelerini ortaya koymanız yeterlidir.
       
       Celal Pir: Arz ederim, talep ederim, rica ederim gibi ifadeler...
       Ali Saydı: Devlet geleneğinde böyle bir şey, hiyerarşik anlayışta, üst kurumlara arz ederiz, alt kurumlara rica ederiz gibi. Rica etmek son derece doğaldır ama bizde devlet gelenekleri biraz farklı. Rica ediyorum dediğimiz zaman kendisini aşağılanmış hisseden bürokratlar olduğunu da biliyorum. Ama talep ederim, yapılan iş taleptir çünkü, talep ederim demek yeterlidir. Bu nedenle de dilekçenin hiçbir üsluptan ötürü bertaraf edilmesi mümkün değil.
       
       Osman Hacıoğlu (Esnaf): Yolların bozukluğu yüzünden hem hayati tehlike atlattık, hem de maddi kayba uğradık. Şikayetlerden sonuç alamadık. Dilekçe vermemiz mümkün mü, muhatabımız kim olacak?
       Ali Saydı: Anayasa’nın 74. maddesinin dışında bir sorun. Genel olarak şunu söylemek mümkün. Bu arkadaşın bir hukuki sorunu var. Yapması gereken bir avukata müracaat etmesi. Eğer avukat tutacak ekonomik gücü yoksa, o zaman yaşadığı ilin barosundan adli yardım hizmeti alması gerekir. Yani, o sorunun cevabı burada avukatlık demektir ki, çok doğru değil. Ama böyle bir yolu var.
       
       Kağan Koryürek (Yönetim danışmanı): Aşırı elektrik faturaları için ödeme gücümüz yoksa dilekçe verebilir miyiz? Ya da paramızı dilekçeyle geri alabilir miyiz?
       Ali Saydı: Gayet tabi dilekçe verilebilir ama bu şekilde bir işe yaramaz. Yani borçsuzluğunun saptanması için bir dava açması lazım. Faturada bir hata olduğu inancındaysanız, bu hatanın düzeltilmesi için dilekçe verirsiniz. Bu bazen işe yarar, bazen yaramaz. Eğer idare hâlâ kendi tespitlerinin doğru olduğunu iddia ediyor ve siz ikna olmadıysanız o zaman dava açarsınız.
       
       Selçuk Peker (Akademisyen): Kamu çalışanları, bir şikayet halinde dilekçelerini üst makama mı yazacaklar, yoksa çalıştıkları makama mı? Dilekçede uzun metinler nasıl düzenlenir? Söz gelimi üç sayfalık bir izah kısmı gerekli. Bunu dilekçede nasıl düzenleyeceğiz? Çünkü dilekçe metinlerinin kısası makbuldür deniliyor. Bir de art niyet halinde dilekçemizin işleme konmama durumuna karşı alabileceğimiz tedbirler nelerdir?
       Ali Saydı: Okuyacak kişinin sabrını zorlamamak açısından dilekçenin kısa olması faydalıdır. Mümkün olduğu kadar anlaşılır ve kısa, ama yeterli anlaşılırlıkta olması gerekir. Dilekçenin kısa olması gerekir diye bir kural yok. Ama önünüze gelen 10 sayfa dilekçenin, hergün eğer birkaç tane dilekçe okuyorsanız, okunulacağını tahmin etmek çok zor bir iş. Asta üste dilekçe konusunda ise durum talep ettiğiniz duruma göre değişir. İnşaat davası başvurusu farklıdır, bir disiplin için şikayet farklıdır, tayin talebi farklıdır. Onlar için ayrı ayrı cevaplar var.
       
       Saadet Elver (Emekli): Oturduğumuz sokaktaki sebebi bilinmez çukurların kapatılması için belediyeye dilekçe vermiştik. ‘Çözüm için çalışmalar yapılmaktadır’ diye bir cevap geldi, ama üç aydır hiçbir gelişme yok. Cevap gelse bile sorunlar çözülmüyor. Böyle giderse durmadan dilekçe vereceğiz ama bir sonuç alamayacağız. İsteklerimizin kağıt üzerinde kalmaması için ne yapacağız, yoksa bu bir kısırdöngü mü?
       Ali Saydı: Dilekçe hakkı şu şu sorunu çözer demek pek doğru değil. Dilekçe vererek sorunun çözüleceğine inanmak gerçeklikle bağdaşmıyor tabi.
       
       Celal Pir: Siz bir hukuk insanısınız. Yani, bu hakkı kullanabiliyoruz, burada bir problem yok. Bu hakkı kullanıyoruz ama bu hak bize niye verilmiş. En azından dertlerimizi anlatabilelim, isteklerimizi ortaya koyabilelim diye verilmiş. Bunun karşılığında herhangi bir yaptırım olmayınca bu hak havada kalmıyor mu sizce?
       Ali Saydı: Tabi ki bu bir yerde halkın yönetime katılma biçimi olarak da düşünüldü geçmişte. Ama tabi çok kısıtlı bir katılma. Onun içinde geneli itibariyle Türkiye halkı, yönetime ne kadar katılıyor? Bunlar siyasal sistemle ilgili sorunlardır biraz. Demokrasinin sınırlarına ilişkin sorunlardır. Onun için bu siyasi modelle ilişkin şeyler bunlar.
       
       
 
       
    TOP5 Kriz, kadınları bu sefer daha çok vurdu  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları