Home page

Haber Menüsü


Yazara mail atmak için resmin üzerine tıklayın.
 
3. Haftanın Ardından...
 
Süperlig’in 4 “G” sinden henüz galibiyet yüzü görmemiş ve bir maç eksikli Gaziantep’i bir kenara koyarsak, Galatasaray ve Gençlerbirliği zirve inadını şimdilik kayıpsız sürdürüyorlar.
 
NTV-MSNBC
 
27 Ağustos—  Dördüncü “G”, Göztepe ise bol beraberlikli ilk haftada galibiyet yüzü gören üçüncü “G”olarak tepedeydi. Sonra tepe taklak oldu. İki haftadır, 4’ten aşağı gol yemediği için zirveyi çok erken terk etti.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Adanaspor da iyi gidiyor. Anadolu takımlarından Allah rızası için bir şampiyonluk hayali kuran biri olarak ve de ilk üç haftalık performansın aldatıcı olacağını savunanlara inat, üzerine bilgisayarımı konuşlandırdığım çalışma masamın tahtasına sıkı sıkı vurmalardayım. Hele Gençlerbirliği’nden çok ümitliyim. Yıllardır aynı başkan ve Türkiye’deki en çağdaş tesislere sahip bir takım, bir de Ersun Yanal’a sahip olunca, benim de en doğal hakkım oluveriyor bu hayali sürdürmek. O yüzden de Ersun Hoca’nın Ankaragücü’nden giderken eski takımına ait bilgi ve istatistikleri içeren bilgisayar dosyalarını formatlayıp kullanılamaz hale getirişine dair iddia ve Amerikan filmi tarzındaki komplo teorilerini de kulak ardı ediyorum, utanmadan. Psikolojik bakımdan, bu kulak ardı edebilişimin izahını yapmaya çalışıyorum kendi kendime; sonra da “bol şampiyonluklu ‘Üç Büyükler’in hepsi, birer sütten çıkmış kaşık mı ki sanki!” diyor, geçiveriyorum.
       
       Topu topu 3X90 dakika oynanmışken henüz, takımların ne olduklarından daha ziyade ne olacakları ilgiye maruz kalmaktayken, Fenerbahçe gibi bir takımın haftayı boş geçmesi zaten henüz tam ısınamadığımız Süperlig’i hepten yavan kılıverdi bu hafta. Hani “ne anladım ben bu işten?” tarzı bir durum söz konusuydu ve salt kendi takımıyla meşgul olmaya mahkûm edildi herkes. Oysa, bir okuyucumun dediği gibi “Ortega ne zaman topu ayağına alsa yalnızca rakip defans değil, Fenerbahçeli oyuncuların da bazıları ‘Bakalım şimdi ne yapacak?’ sorusuyla, sahadaki oyun problemine problem katarak, bir garip hayranlık/merak/kıskançlık içinde, sanki onu seyrediyorlar...” mı olacaktı yine; görebilecektik. Yoksa milyonluk ayaklar kısır takım hüviyetinden sıyrılabilecek miydi? Sıfır gollü Trabzonspor’dan bile topu topu 1 tane fazla gol atabilmişti Fener, ilk 2X90 dakikada. Ve Trabzon kendi sahasında Altay’ı konuk ediyordu. Muzaffer, bir araba dolusu golü kaçırabilir, Lee, gerçekten sevimli Lee, hâlâ uyum(suzluk) sorunu çekiyor olabilirdi ama, ilk hafta, maç bitiminde “Gördünüz Ortega’nın sahadaki halini; yabancılara milyonlarca dolar para vermek yanlış!” diyen Gökdeniz de mi boş geçecekti bu haftayı? Evet geçecekti... Heyhat! Trabzon gibi bir takım bir türlü gol a-ta-mı-yooor! Ya, bir de süper kaleci Petkoviç’leri olmasaydı? O zaman, sabırsız taraftar nezdinde niceydi Samet’in hali. Hâlâ da öyle ya, neyse... Vallahi ödüm kopuyor; bir akşam vakti, ay dedenin güzelliklerine sırtımı dönmüş, ekran kuşları gibi zap yaparken spor haberlerini, bir spikerin yeni bir şeyler yumurtlar gibi parıldayan gözlerle “Aybaba istifa etti” deyişine şahit olacağım diye!
       
       Futbolda olgunluğun keyfini sürüp meyvelerini toplayan iki isim vardı bu hafta: Biri Sergen, diğeri de Arif Erdem. Sergen iki haftadır canla başla çalışıyor, “artık bu takımdan bir başka yere gitmem” diyor. Çok şık bir gol attı. Arif ise diri Bursaspor’a karşı gol bulmakta zorlanan Galatasaray’ı ustalığı ve fırsatçılığıyla rahatlattı. Hele, ilk goldeki sol ayaktan çıkma o şandeli Hagi’nin ustalığını hatırlattı. İkinci golde ise, düzeltip vurma gecikmelerinden mustarip Ümit Karan’a nazire yapar gibiydi.
       
       Biliyorum, beni az çok tanıyan ve daha önce birkaç kez Nouma’yı nasıl yazmışlığımı iyi bilen bazı okuyucular, bu “3. Hafta” yazısında, Güngören’den son sürat geçen Nouma’ya ne zaman geleceğimi merakla beklemekteler. Sizce hangisi yazmaya daha çok değer? 75’te oyuna girip 4 dakikada oyundan atılmış olmak mı? Yoksa aynı dakikalarda oyuna girip şapka/hat numarası/trick ile 3 gol birden atıp bir deplasman maçından 3 puan koparmak mı? Nouma’ya kızmadığım gibi, Gençler’li Youla’dan söz ettiğimi anlamayanlara da kızamam. Youla, bir gün olsun onları “bizi disco’ya götür” diye bağırttı mı ki..?
       
       
       
       
       
       
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları