Home page

Haber Menüsü


Tayfun Öneş
Yazara mail atmak için resmin üzerine tıklayın.
 
Federasyon perhizindekilere Antep turşusu !
 
Bu kez de Gaziantep-Fenerbahçe maçının ertelenmiş olması bana pek önemli gelmiyor. Daha doğrusu bu yazının özü o değil.
 
NTV-MSNBC
 
20 Ağustos—  Öyle yıllar falan geçmedi üstünden... Çok değil, bundan tam beş ay önce, Mart ayının ortalarıydı... Galatasaray, ŞL’deki ikinci tur grup maçlarının sonuna yaklaşıyordu. Roma’da zehir zemberek bir 90 dakikayı geride bırakmıştı. Hani, şu, sarı-kırmızılı oyuncuların sahadan sille tokat çıktıkları, olaylı Roma maçından söz ediyorum. Aynı maçtan altı gün sonra ŞL’de çeyrek finale kalabilme ümidinin taşındığı son Barcelona maçı vardı. O altı günün tam ortasına da Trabzonspor deplasmanı denk geliyordu. Federasyon, Trabzonspor-Galatasaray maçını (maalesef Trabzon’a sormadan) erteleme kararı almıştı. Kızışan lig yarışı hasebiyle, bir kızılca kıyamet de bu ertelemeden dolayı kopmuştu.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Kopartanlar kimlerdi?
       Bilin bakalım kimlerdi?
       Futbol yazarlığı konusunda henüz “ben demiştim!” demeler mertebesindeki fiyakaya erişebilmişlerden değilim. Ama o dönem, bu konuda yazdıklarımı hatırladım ve sitemizin arşivinden buldum. Önce, “Ertelemeye Bu Kadar Tepki Niye?” başlıklı yazımdan bir bölümü aşağıya aynen aktarıyorum:
       “Bir ülke futbol federasyonunun başkanı, o ülkenin uluslar arası arenada ‘puan/prestij/reklam/ekonomi’sine katkıda bulunacak bir ertelemeye önayak oluyorsa onu fanatiklikle suçlamak doğru mu? Elini vicdanına koyduktan sonra “Aynı pozisyonda Fenerbahçe ya da Beşiktaş olsaydı, bu ertelemeyi yapmazdı” diyebilecek bir Allah’ın kulu taraftar çıkar mı aranızda? Bırakın “3 Büyükler”i, örneğin Ersun Yanal’ın Ankaragücü’sü, 3-5 sezon sonra o duruma gelse, aynı Haluk Ulusoy bunu yapmaz mıydı?” (16/03/02)
       Sonra da “Bana Dokunmayan Şaibe Bin Yaşasın” başlıklı yazımdan bir bölüm:
       “Tıpkı, Roma maçı sonrasındaki erteleme kararında olduğu gibi, şimdi de şaibe iddialarında, iktidarda olduğu yıllarda kendilerinin yaptıklarını, muhalefete geçince tepki gösterilmesi gereken ilk konuymuş gibi öne çıkartarak bas-bas bağıran politikacılarımız gibi davranıyorlar yöneticilerimiz.” (18/04/02)
       
       Her yazıda illa ki bir forma rengi, daha doğrusu illa ki “hangi renk gözlükten bakış?” sorusuna cevap arayan okuyucuların bazıları, üstte yazdığım iki yazıdan sonra beni e-mail’lerden olma topa tutmuşlardı. Oysa derdim, GS’nin savunmasını yapmak değildi. Biliyorum ki, aynı GS’den de, bugün-yarın “Gaziantep-Fenerbahçe maçının ertelenmesini kınıyoruz” gibi bir açıklama gelebilir. Çünkü burası Türkiye, burada herkes, İstanbul trafiğindeki “uyanık şoför”ü oynamakta...
       Yolunu bulup gidiyorsan, kurallar önemli değildir. Yolu başkasına kaptırıyorsan, avaz avaz bağırmalısın kuralları... Ve mutlaka dikiz aynasından gözetlemelisin diğerlerini. Hele bir de, bir toplu taşıt şoförüysen, sen uyanık olmazsan araçtaki yolcuların bir daha senin dolmuşuna (ne güzel oturdu bu tabir... “senin dolmuşuna”) binmeyeceği gibi bir hisse kapılıyorsan daha güçlü bir yaygara koparmalısın.
       
       Lafı uzatmayalım; Bu kez de Gaziantep-Fenerbahçe maçının ertelenmiş olması bana pek önemli gelmiyor. Daha doğrusu bu yazının özü o değil. Dahası, şu sıralar Fenerbahçe takımının en çok ihtiyacı olan şeyin “birlikte daha çok oynamış bir takım” olmak olduğunu düşünenlerdenim. Siz de benim gibi ve Fenerbahçe’yi çok yakından takip eden sevgili okuyucularım gibi düşünüyorsanız; yani sarı-lacivertlilerdeki en büyük eksikliğin, aslında “birlikte az maç yapmış olmak”ta yattığına inanıyorsanız, aksine, bu maç ertelenmemeliydi diye düşünebilirsiniz. Ama, dolmuşa binenler nezdinde tescilli bir FB’li değilseniz, bunu bile gönül rahatlığıyla savunamazsınız.
       O zaman, bırakınız ertelensin, bırakınız isteyen istediği yaygarayı koparsın...
       Ya da, bu Cumartesi gecesi oynanan Beşiktaş-Kocaeli maçının 90+3+2 dakika uzayacağını olasılıklara dahil edemediği için stadı 85. dakikada terk eden, ismini bilemediğim bir Beşiktaş yöneticisi gibi, siz de bumerang cilvesindeki bu işleri Allah’a havale edebilirsiniz. O zat, “hakem hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna, 5 dakika sonrasından bihaber ve en bilgece tavrıyla: “Onu Allah’a havale ediyorum” demişti de...
       
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları