|
Trabzonspor maçındki Fenerbahçeyi ben de beğenmemiştim ve bunu Lorant, takımı Feyenorddan saklıyor olabilir gibi ultra yaratıcı (!) bir cinlik olarak algılamasam da yine de aynı maç sonrasında sevgili Rıdvan Dilmenin Lorantı yerden yere vurduğu kadar da tepeden bakmamıştım hocaya. Üstelik zekasından şüphe etmediğim Şeytan Rıdvanın yaptığı ağır eleştiriler karşısında insanın Lorant aleyhinde tahrik olmak kadar onun lehine tavır alıp şöyle bir soruyu aklından geçirme ihtimali de doğuyordu ve bunu Şeytan nasıl göremiyordu diye düşünmüştüm. Sen, eleştirilerinde yerden göğe kadar haklı olsan da ve o forma ile yaptığın işleri bugün bu topraklarda yaşayan 15-20 yaş üstü her futbolsever bal gibi biliyor da olsa, yaşı onlardan da küçük olanların bildiği bir başka gerçeği nasıl göz ardı edeceğiz? Sen teknik direktör olarak hangi zaferlere imza attın ki? Geçelim, futbolunu özlediğim sevgili Rıdvanı... Trabzondaki kötü Fenerbahçe futbolunda imza sahibi olan Lorant ve takımını bir sürü makul bahanelerle ilk maç, zor deplasman, taa Şenol Güneşten kalma psikolojik faktör vesaire vesairelerle hoş görerek uğurladık Hollandaya. Milyon dolarların, ve milyon dolarlarla bile ölçülemeyecek umutların sahne alacağı 90 dakikayı izlemek için kurulduk koltuklara ve ekran başına. Maçın başlamasına dakikalar varken bir-iki-üç kadar yönetici maç öncesi soruları yanıtlamakta. Sorular kadro seçimi ve özellikle de Ortega makasına odaklanmakta. Yöneticiler, Hocanın tercihidir, saygılıyız gibilerinden koruma daha doğrusu koruyamama sancıları çekerek yanıtlıyorlar soruyu ama sanki kameralar yüzlerini gösterirken onlar alttan el kol işaretleriyle geç bu soruyu, geç! yapacak kadar inançsız bir ses tonundalar. Maç başladı. Resmi ölçüleri almadım ama görebildiğim kadarıyla Feyenordun saha boyutları alt sınırlarda, dolayısıyla metrekare azalması gibi bir avantajla Fenerbahçe Feyenorda özellikle de Hooijdonka daha kolay pres yapıyor, göz açtırmıyor. Maçtan sonra bu takım sıradan bir takım, nasıl UEFA şampiyonu olmuş? sorusunu sorarak Fenerbahçenin tek farklı mağlubiyetini olduğundan fazla küçümsemeye çalışanlara onlar için de sezon başı demek ve Feyenordun kısırlaşmasında Fenerin oynatmama taktiğinin hiç mi hiç rolü yok? diye sormak geliyor. Haa, bir de adamların şaşkınlığı da rol oynamış olabilir bu tutuklulukta. Ortega yok! şaşkınlığı ! Steviç çok koşup, çok konuşan, sert futbola sert futbolla cevap vermeye hazır bir görünüm çizerek ilk maç için çok olumlu not alırken, bir pozisyonda rakibinin hayalarına yaptığı saldırı operasyonunda, Fransız hakemin hoşgörü ya da boşgörüsüne şükretmesi lazım. Hakemin o pozisyonda birkaç dakikalığına kart basireti bağlandı da, açıldığında kabak Rapaiçin başına patladı sanki. Biz, her haliyle ben futbolcuyum diyen Van Hooijdonka her top gelişinde CIZ, ZIT! gibi minimal büyüler yapmaya çalışırken, Ono gedi vurdu ve Kara gözlü Rüştümüzü avladı. Yazının başında söylediğim aklın yolu bir tümcesine dönersek, birkaç sorumuz olacak Türkiyeye geldiği günden beri sıkıntıdan yüz tikleri çeşitlenerek artan Herr Loranta: Her ne kadar Washigol lâkabını kendisine erkence lâyık görseniz de, söyler misiniz bay Lorant, Washington tamamen defans oynamayı planladığınız bir oyunda bel bağlayacağınız gol ümidi midir? Hızlı, tam da deplasman maçı ve o maç için belirlediğiniz taktiğe uygun ileri uç adamlarınız varken rakip kaleyi rakibin defans oyuncları kadar bile zorlayamayan Washingtonu, o kadar süre sahada tutmanın izahı ne ola ki? Ya Ortega??? (bilhassa 3 kere ?) Ortegaya biçilen değer ve gözden çıkarılan onca dolarlar hangi maç(lar) için ki? 15 dakikalık boy gösteriş bile lehimize hareket ve hatta bereket getirmedi mi? O, baştan beri ya da golü yer yemez sahada olsaydı, Washingtonu böyle bir maçta sahaya sürme yanlışınızdaki katsayı bile azalmış olmaz mıydı? Ben, basın toplantılarındaki mimiklerinize takılmaktan söylediklerinizi kaçırmış olabilirim: Tek maç değil, iki maç üzerinden hesap yaptım o yüzden de ilk maçta Ortegayı oynatmama gibi taktiksel bir risk aldım ama işi de 0-1e bağladım ya mı diyorsunuz? Daha önceden ve bilhassa bu maçta hiç de risksever hoca portresi çizmeyen siz, tam tersi olsaydı ve Ortegayı oynatsaydınız maç sonunda Ortegaya rağmen olmadı denme riski sizin açınızdan daha akıllıca değil miydi? Yine de yenilmiş olsak bile gol atmış olmanın avantajı Saraçoğlunu Rotterdamdan daha bir cehennem kılmaz mıydı? Şimdi 1 gol yesek, 3 gol atma gibi tarihi bir illet var tepemizde; daha doğrusu sizin ensenizde, hem de şaklamaya hazır. Kadronun Asından Zsine, parasından sorumlu olan başkanınız, Karacayı, Güneşi neden oynatmadın diye sorarsa bozulabilirsiniz ama söz konusu Ortega olursa böyle bir şansınız yok. Hatta, o zaman (şimdi) binlerce kişi başkana çullanır, size neden hesap sormuyor diye... Mustafa Denizlinin gitmesinin ardından eskiye dönük ilk açıklamalarınızda, geçen sezon bir ara art arda güzel yerli malı sonuçlar aldığınızda yani. Seneye ŞLde sıfır puan alırsak istifa ederim demiştiniz. Allah koru yarabbi ama bu sözlerinizden şunu mu anlayalım: ŞLnde önelemeyi geçemezsek istifa ederim demedim ki! Fener 2. tura hâlâ daha yakın, ama ilk maçta yapılan yanlış yüzünden ikinci maçta 3 kat daha fazla zorlanacak gibi. Ve grup maçlarında oynamaya hak kazansa bile, eğer ikinci maçta Feyenordu tarihi bir skorla geçip hafızalara kazınacak bir skor elde etmez ise, bu yılki ŞL serüveni Fener için Loranta rağmen başlamış olacak. Şimdilik buna razıysak, ben ne anlatıyorum ki? | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||