|
Süper Lig başlıyor diye ister istemez bir heyecan var içimizde. Şimdiden, sanki gönül kıraathanelerimizdeki sohbet köşelerinde pozisyonlarımızı aldık ve hep aynı cümleyle başlıyoruz Süper Lig muhabbetlerine: Bu sezon lig çok çekişmeli geçecek, kesin! 18 takımın hazırlık kampları ve maçları son aşamada; her kulüp kendi hedefini belirlemiş, ligin başlamasını bekliyor. Daha bu noktada her takım kendi hedefini belirlemiş noktasında bir çelişki, Türk Futboluna has çelişki de devreye giriyor aslında. Dr. Hakan Kulaçoğlu ve Samet Aybaba kusuruma bakmasınlar ama 3 Büyüklerden başka şampiyonluk hedefini içine sindiren kulüp taraftarı var mı aramızda? O 3 Büyüklerin hedefi de en genişinden olsa olsa İlk İkiye girmektir, bunu biliyoruz. Diğerlerinin hedefi ise onların peşinde, onlara en yakın olmaktan öteye gidebiliyor mu? UEFAya katılmak hedefi bile, 3 Büyükler için bir teselliden ibaret değil mi? Anadolu takımları için UEFAya katılım şaşaalı bir hedeftir ama asıl hedef küme düşmemektir aslında. Hiçbir kulüp yetkilisinin çıkıp da daha şimdiden düşmemeyi hedef olarak zikredemeyeceğini bildiğimize göre, bunu da geçelim. UEFA sıralamasında Hollanda ile yakın puanlara sahip olduğumuzdan, Fener Feyenordu elerse (ki mutlaka elemeli) daha sonra Şampiyonlar Ligi (ŞL)ndeki sonuçlarımıza bağlı olarak Hollandayı geride bırakmamız kolaylaşacak ve yakında ŞLne 3 takım ile katılabileceğiz. Bu gelişme her Türk futbolseverde olduğu gibi bende de heves uyandırmakta ama, aslında aynı gelişme bir yönüyle Süper Ligimizi hepten hedef ve zenginlik kısırlaşmasına yöneltmekte. Bir düşünsenize, 3 Büyükler, sezon sonlarında ilk 3ü paylaşmakta ve üçü de her sezon ŞLne katılmaktalar; o zaman 3 Esas Oyuncu, 15 Figürandan oluşan Al gülüm, ver gülüm adlı filme iyiden iyiye alıştırmamız gerek kendimizi. Ben bu durumu hiç sevemiyorum. Üstelik son Dünya Kupası şöyle de bir çelişki çıkardı karşımıza: Yıllardır, hep 3 Büyükler şampiyon olursa, Türk Futbolu gelişemez deyip duranların karşısına bu konuda daha fazla gak guk edemeyecekleri bir durum çıkıverdi: Dünya 3.sü olmuş bir takımın futbolu için gelişemez yorumunu yapmak her babayiğidin harcı değil artık. Yıllardır benim gibi, nolur sanki, bu sene de bir Anadolu Takımı şampiyon olsa diyen az sayıdaki futbolseverin karşısına bir de şu soru dikilir dururdu: Seneye ŞLde, bizi Gaziantep mi, Kocaeli mi temsil etsin istersin, yoksa 3 Büyüklerden biri mi? Şimdi, (bu kez de Fenerliler kusura bakmasınlar) Dünya Kupasındaki başarımızın ortaya çıkardığı ve yukarıda söylediğimin tersi bir durum var karşımızda; bu kez de Fenerbahçenin geçen sezon ŞLde gösterdiği (yahut gösteremediği) başarı ortadayken Anadolu (daha doğrusu herhangi bir dördüncü şampiyon, İstanbulspor mesela...) kökenli bir şampiyon özlemi duyanlara seneye kim temsil etse daha doğru? sorusuyla diklenenlerin tezi çürümekte: Geçen sene ŞLde Gaziantep ya da Kocaeli olsaydı, ne kadar daha az iyi temsil edebilirdi ki bizi? Kısaca bu sezon da, 3 takım adeta kendi aralarında İlk İki için yarışacaklar. Bir de, o ilk iki adayı 3 takımın başkanlarının Spor Bakanımızı ziyaret edip vergi borçlarımızı silmezseniz, futbol dışındaki branşları kapatırız tehdidini düşünürseniz, geriye Süper Ligin süperliğinden ziyade Orteganın, Revivonun, Hasanın, İlhanın güzel birkaç golünü beklemekten başka bir şey kalmıyor gibi geliyor. Sahi Hasandan, İlhandan bahsedecektim değil mi? Hazır, bugün biraz karamsar günümdeyken onlarla ilgili serzenişte bulunacaktım. Mesela, gençlik yıllarımdan kalma az buçuk futbol pratiğimle de olsa, yere göğe sığdırılamayan Hasanın hemen her pozisyonda en az bir tane fazladan çalım attığını düşündüğümü, buna anlam veremediğimi söyleyecektim. David Beckhamın oje sürmesini ve bu hareketiyle İngilterede pembe oje satışı patlamasına yol açtığını da anlayamıyorum ama bu ve bunun gibi ecnebi imaj pazarlamacılığına bana ne! diyebiliyorum da futbol hayatını etkileyecek bir ameliyattan çıkalı henüz birkaç saat olmuş İlhanın koltuk değnekleriyle tek başına Laylaya (Reyna da olabilir ki, birbirinden fevkalâde in iki mekânı da bilmiyor olmayı inatla sürdüren benim için hiç fark etmez) gidişini, dahası bunu resmeden foto ve TV muhabirlerine niye çekiyorsunuzla çekmezseniz bozulurum arası bakan halini de anlayamıyorum. İşte bunları yazacaktım, vazgeçtim. Dedim ya, bir kez daha onların gollerine sevinmekle baş başa kalmak üzereyiz çünkü. | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||