|
Ben, o zaman da Noumanın, en çok devamsızlığına takmıştım. Golcülüğünü, gollerini ve hünerlerini Sezarın hakkı Sezaravâri, kendisine teslim etsem de bu konudaki fikrim değişmiş değil. Bazı maçlarda olağanüstü güzellikte birkaç gol atacak diye bir dolu kritik maç öncesi yapacağı olağandışı hareketlerle bu sezon da takımını yalnız bırakacaksa, Lucescu (aslında aklıselim taraftar da) Nouma konusunda çok zorlanacak demektir. Eğer İlhan iyileştikten sonra Beşiktaşta kalacaksa, Ahmet Dursunun yanına, yamacına Sergen ve Serdar gibi mükemmel takviyelerin yapıldığı bir kadroya rağmen, yönetimin Pascalı illa ki geri getirme sevdası, tribünlere oynamanın bir başka verziyonu gibi geliyor bana. Tribünlerin Noumayı bu kadar çok sevmesinin ardında yatan gerçek duygunun ne olduğunu sorguladığımda ise, kendimce vardığım sonuç şu oluyor : Onun, en çok isyankârlığının takdir ediliyor (hatta baştacı ediliyor) olması. Sahadaki görevi bir bütünün iyi çalışan parçalarından biri olmak ve gol atmak olan bir oyuncuya, takımını yalnız bırakan isyânkar tavrına rağmen hatta en çok da o isyankâr tavrından dolayı sempati ve sevgi duymanın ardında ne yatar ki, sorusuna ise, tribün-yönetim arası duygusal ilişkiyle yanıt bulabiliyorum. Son yıllarda Kara Kartal tribünlerini dolduran kalplerde, sürekli geciken zaferlere, en azından spor kamuoyunda ses getirecek hamlelere duyulan hasretle körüklenen bir isyan duygusu beslenmekte. Yıllardır, işin sonuna gelindiğinde elâlem coşuyor, coşturuyor, biz ise seyreden taraf oluyoruz gibi bir durum söz konusuyken ve buna taraftarın (bence doğal olarak) isyan edesi geliyorken, Pascal da o isyanın sahadaki elçisi oluveriyor sanki. Eğer ben bu şeytanın avukatlığında haklıysam, yönetimin Noumayı getirme ısrarı, bu anlamda kendiliğinden bir paradoks doğuruyor aslında. Çünkü Nouma, taraftarın federasyon ve hakem müesseselerine hatta bizzati yönetime karşı duyduğu isyan ateşinin sembolü oluveriyor sanki. Düşünsenize, Lucescu gibi popülizm karşıtı, mütevazı bir hoca bile hizmet ettiği eski camiaya dair ifşaatlarını geride bırakıp yeni camianın beklentilerine karşılık vermek üzere yaptığı ilk büyük açıklamasında, üstlenmeyi benimsediği görev olarak Önce, Kartalı 3. sayfalardan 2., hatta 1. sayfalara taşımak gerek diyor. Paradoksu, falan feşmekanı bir kenara bırakıp bu açılardan baktığınızda, bu transfer doğru gibi gelebilir. Konu başlıklarının muhteviyatı ile ilgili kimse garanti veremez ama Nouma sayesinde Kartal, çoğu kez 1. sayfaya taşınacaktır, bu kesin. Üstelik, bir de yaz başında GS ile girişilen Mondragon düellosunda ortaya çıkan yönetim fiyaskosunu düşünürseniz, Pascalın illa ki alınmasına, siyah-beyaz çarpan her yüreğin hemen olur vermesini makul karşılayabilirsiniz. Yok, eğer siz de benim gibi ezeli rakiplerarası bu tarz idrar yarışlarını saçma bulanlardansanız, GSnin, BJK yüzünden Mondragona 1,5 milyon dolar fazla para ödemesinin acısını, Nouma transferini kızıştırmakla çıkartmaya çalışmasını daha da saçma bulup bu transfer konusunda yine rahatlayabilirsiniz. Yavaş yavaş son noktayı koymaya hazırlandığım bu yazının özeti olarak şöyle bir soru geliyor aklıma: Beşiktaş geçen sezon şampiyon olsaydı, birkaç sezondur da Avrupada sonuna kadar mücadele ediyor olsaydı, tribünler uzunca bir süredir paraysa para, şovsa şov, başarıysa başarı dedirten bir yönetimin çatısı altında sezon sonlarına kadar hıncahınç doluyor olsaydı, taraftar yine de Noumayı bu kadar hasretle ve hararetle bekliyor olur muydu? Kızma eyy! sevgili Beşiktaş taraftarı, ama dayanamıyorum iste! Son, son bir soru daha : Bu sezon sonunda şampiyonluk ve uzun soluklu başarıların temelinin atıldığını mı görmek istiyorsun, yoksa dolaylı olarak deşarj olmak mı? | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||