|
Evvelâ, sonunda söyleyeceğimi en başta söyliyeyim: Bana göre bu sezon, en akıllı transferi Lucescuyu almakla Beşiktaş yaptı. İşin, hiçbir sezon öncesinde vazgeçilemeyen, o, şov tarafına bakarsak, futbolcu şovu konusunda FB, Ortega ile sükse yapınca, GS de sanki biz o kadar para harcayıp, bomba patlatmayalım ama yine de bir tane ses getiren misilleme yapalım diyerek Baliçi aldı. Janker adı gazetelerin spor sayfalarından tamamen silinmese de, bir Ortega olmayacağı kesin. Şov cephesinin kara kartal kanadı ise, öyle yüksek süksede transfer yerine iki yuvaya dönüşle bu işte hiç olmazsa geri kalmamaya soyundu. Bir dolu yerden dönen Sergen Yalçın ile Kocaelispordan dönen Serdar Topraktepeyle soyundu bu oyuna. Yönetimde bu transfer sezonunda yine geri mi kaldık ne? diyenler var gibi... O kuşku da üçüncü bir yuvaya dönüşle sıfırlanabilir; Pascal Nouma lütfedip gelirse tabii. Dönelim tekrar teknik direktörlere: Neden Lucescu, en akıllı transfer? derseniz, bu işin Daum ile daha fazla gitmeyeceği belliydi. Daumu, içinde bulunduğu bol mahkemeli sıkışık trafiğe rağmen taşıyan, onu sırtlayan Bilgili ve yönetimi olsa da, o her fırsatta, her hararetli dönemeç ve demeçte yönetimi sırtlayan hoca imajını yaratmaktan geri durmadı. Bir somut başarı yakalasaydı, neyse de... Akıllı, hatta cin tavrını sahadan çok saha dışında kullandı. Bana öyle geliyor ki Daum son döneminde, bu yönetim bir gün gider, ben bir gün yine buralara dönmek zorunda kalırsam, kamuoyunun nabzını boş bırakmayayım derdine düşmüştü. Kongreden yeni çıkmış da olsa, transferde sükse yapmamış ve Büyüklükte 3te 1 olan bir takımın başına, aynı yuvadan çıkma da olsa, bir yerli hocayı getirecek başkanı, taraftar ilk fırsatta Dolmabahçeden denize dökerdi. Bu bilgiye sahipti Bilgili. Yabancı ama ülkeye ve camiaya zaman kaybetmeden adapte olacak, pahalı ve kaprisli olmayan ve fakat başarısını hem de Türkiyede kanıtlamış bir hocayı getirmek en akıllıcasıydı. Cevabı net bir bulmacaya cuk! oturuyordu Lucescu. Bilgili ve yönetimi Romen Hocaya alenen, Terime de içten içe teşekkür etmiştir, kesin. Beşiktaşla devam edelim: Burada, şurada, orada yazarken futbol aleminin içini dışını benden çok daha iyi bilen dostlar da ediniyorum. Bir vakitte, Sezen Aksunun dediği gibi adı bende saklı, Sabah Grubundan bir editörle tanışmıştım. Daha ilk günden koyulttuğumuz sohbet sırasında söz, dönüp dolaşıp Sergene gelmişti. Abi, sen magazincilerin Sergen konusunda yazdıklarına, çizdiklerine bakma... O harbi (yani mert) delikanlıdır. Aslında herkes sever onu. Kimseye riya yapmaz, takım içinde gruplaşmalarla falan uğraşmaz, sansasyon, reklam falan peşine düşmez, nerede olursa çıkar topunu oynar demişti. Bir ezeli rakipten, diğerine gidişi bile bir taraf için negatif enerji vesilesi olan Baliçin, Fatih Akyelin tutumlarını, ister istemez düştükleri durumu görünce o dostumun Sergen için söylediklerini hatırladım. Yetenekleri ona 3-4, hatta 5-6 Büyükte birden oynamayı hakkettiriyor elbet ama her camiada bu kadar kolay kabul görür olmak, magazincileri bile pes ettirir düzgünlükte bir karakterde olmaktan geçiyor olsa gerek. Bunu anlatmadan edemedim. Geçen sezon Beşiktaş kalesi, Yedikule Zindanları gibiydi. Kaleye geçenin basireti zincirle bağlanıyordu sanki. Hatırlayalım: Shorunmu, Kjaer, Asper, Mhyre, Fevzi gibi isimlere rağmen çeşitli sebelerden dolayı kale gibi kalecisini bulamamıştı Beşiktaş. Bu konuda da Florya ikâmetli bir isim, Mondragon, ohh! Nihayet dedirtecek bir çözümdü Beşiktaş için; ancak, şans Lucescuda olduğu kadar yaver gitmeyince, yine Avrupada eldiven giyen bir başka Kolombiyalıya yönenildi: Perugialı Oscar Cordoba. Ben kendisini henüz bir maç izleyebildim, bana güven verdi. Darısı Beşiktaş taraftarının başına. Bu arada, Mondragon için yaz başında kıyasıya verilen BJK-GS mücadelesinin en ilginç yönü; şimdiye kadar hiç düşünmediğimiz bir boyutta yaşandı. Bu ülkede, Alınacak, alınıyor, alındı denilip son anda zaten yaramazdı (!)lara varan mazeretlerle içi boşaltılan çok transfer vakası yaşanmıştı da İstanbul Menkul Kıymetler Borsasınca bir daha, almadan, aldım demeyin lütfen! uyarısına daha önce hiç şahit olmamıştık. Beşiktaştan önümüzdeki sezon öncesinde gönderilen, şu isimlerin: Ümit, Erman, Stavrum, Baya (bir de sezon ortasında gönderilen Nihat var tabii) Baya hariç hepsinin defans oyuncusu olduğunu düşünürseniz, geride bu kadar adam başarısız bulunduğuna göre, kaleciler günah keçileri miydi yoksa, sorusunu rahatlıkla sorabilirsiniz. Yeni gelenlerden tanıdıklarımın hepsi iyi transfer dedirten türden. Sergenle Serdarı yukarıda saydık, Serdarın yanında getirdiği Kaan Dobra, bir ara bu ülkede en uzun süre (sakatlanmadan) oynayan yabancıydı, muhtemelen halen öyledir. Gençlerbirliğinden gelen Tolgayı ve Samsundan gelen Göksel Genceri, Trabzondan gelen Zafer Demirayı az çok biliyoruz ama, Romadan gelen Carlos Zagoyu hep birlikte izleyip karar vereceğiz. Galatasaray cephesine yekten bir soru ile geçelim. Ve bu soruyu, bugün sokakta karşımıza çıkan sarı-kırmızılılara sormuş olalım: Fatih Terim geri döndü, bu sezon kadroda kimleri istersiniz? Taraftarlar, bu soruya çeşitli ve farklı yanıtlar vermeye çalışsalar da, işin bütçesini, olabilirliğini, daralan zamanı falan düşündükten sonra ortalamada, şu öz etrafında birleşecektir bütün yanıtlar: Kim gelirse gelsin... Fatih Hoca geldi ya! Böylesi büyük bir güven boşa çıkarsa şayet, hiçbir zaman güvenilmeyen Lucescu gibi isimlerle yaşanan başarısızlıklardan çok daha ağır olur yenilgiler sonrası doğacak olan hüsranlar. O yüzden Fatih Hocanın omuzlarında daha büyük bir yük var şimdi. Hem Fatih Hoca, elbette bir Daum, Milne, Birch, Denizli (ilk aklıma gelenlerden) değildir ama öyle de makus bir talihi var bu ülkede ikinci kez aynı göreve gelen hocaların; ilkinde yakaladıkları başarıyı ikincisinde mumla arıyorlar. Her ne kadar taraftar, yukarıda biraz abartarak aktardığım biçimde memnunsa da İmparatordan, o şampiyon kadronun mevcut halinden memnun olmamış olmalı ki, tam 8 futbolcunun gidişini hızlandırdı. Ali Sami Yenin müdavimleri, yabancılardan Fleurquin, Niculescu, Gonzales, hatta Perezin gidişine pek ses çıkarmaz da, sanki Caponeun gidişini kolay kolay hazmedemeyecekler gibi. Ağırdı ama aynı zamanda ağır başlı ve sempatik bir görev adamıydı Capone. Bir başka görev adamı Bülent Akın da gitti ama, ağzıyla kuş tutsa yaranamayacaktı nasıl olsa. Sergeni söylemiştik, gidenlere şimdilik bir de Murat Sözkeseni ekleyelim. Gelenler ise: Baliç, Milandan Sarr ve Ü. Davala, Vasco da Gamadan Hagiliğe soyunması (ne hakla?) beklenen Felippe, Internacionalden Pinto, Kocaelinden Cihan, İstanbulspordan Murat ve Samsundan Müslim. Milli Takımın iskeletini oluşturan oyuncular da sahne alınca, Aslanın kadrosu için forma tam anlamıyla aslanın ağzında olacak. Hasanı ve Ergünü kaptırmamış bir GS, hem içte hem dışta çok rahat başa güreşecek güçte. Geçelim Fenerbahçeye. Bence (bence değil sanırım herkesce öyle) teknik direktör konusunda, en fazla soru işareti Fenerbahçelilerin kafasını kurcalamakta. Werner Lorant, yıldızların altında şarkısını keyifle söylerken rüştünü de ispatlamak zorunda. Ortega ve Washingtonlu (Serhat son milli takım tecrübesi ile daha da hırs yapacaktır) Fener, bu sene gol sıkıntısı çekmez. İsmail Güldürenin defansif oyunda ve orta sahada Johnssondan başka asker arayanların yüzünü güldüreceği kesin. Yozgattan gelen Cem Karaca, Kartaldan Volkan Demirel Sakaryadan Tuncay Şanlı takıma nasıl girer, hep birlikte göreceğiz. Nasıl girer? sorusunu yalnızca onları tanımadığım için sormadım, son kadrodan henüz gönderilen bir tane bile oyuncu yok. Gelenler güç katacak elbette ama geçen sezon, Avrupada hüsran, Türkiyede kupaya erken veda yaşanmış ve ligde ikinciliğe razı olunmuşken, insanın doğal olarak sorası geliyor: Hiç mi gönderilesi oyuncu yok bu kadroda? Hissiyatımda yanılıyorsam bağışlayın; bu konuda, kadroyu aynen koruma konusunda yine Aziz Yıldırım faktörü devrede gibi. Yani, illâ ki hiç fire vermedik dedirtmek gibi bir dürtü söz konusu sanki. Günahım boynuma. 3 Büyüklerin bu kadrolarından daha giden de olur, gelen de... Siyah beyaz filmlerin kırmızı ışıklar altında banyo edilirken yavaş yavaş netleşmesi gibi, lig başlayınca netleşmeye başlar kadrolar. O zamana kadar sabretmek şart. | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||