Home page

Haber Menüsü


Tayfun Öneş
Yazara mail atmak için resmin üzerine tıklayın.
 
Senegal maçını beklerken
 
Metsu’dan bir ilginç motivasyon örneği daha: “Fransa’yı yenin, Müslüman olacağım” demiş. Bizim gazetelerden birinde okudum; olmuş da. Oyuncular bundan çok etkilenmiş...
 
NTV-MSNBC
 
20 Haziran—  Hey gidi futbol hey! Sen nelere kâdirsin? 40 yıl (pardon, henüz 39) düşünsem, bir gün oturup Senegal futbolu üzerine ahkâm kesmeye çalışacağım aklıma gelmezdi. Çeyrek finaldeki rakibimiz şimdi tam karşımda duruyor. Arkamda da Japon maçı sonrasında yazmış olduğum çok duygusal, az düşünsel bir yazının içime sinmemişliği durunca, Senegal’i biraz mercek altına almak hepten kaçınılmaz oldu.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Ben, (coğrafya öğretmenlerimin kulakları çınlasın) yıllardır, ezbere dayalı eğitimin kurbanlarından biriydim; Senegal ise benim için, en fazlasından “Afrika’da bir ülke”ydi. Biraz zorlasalar, “Batısında küçük bir ülke, başkenti de Dakar” derdim, o kadar. 31 Mayıs 2002’ye kadar sürdü bu ilgisizliğim. O gün, Fransa’yı devirdiler. “Açılış maçı cilvesiydi, üstelik Fransızlar da çok şanssızdı” deyip geçiverdim.
       
       Benim bu kupadaki Kara Kıta kökenli favorim, son Olimpiyat ve Afrika Şampiyonu, Schafer hocalı Kamerun’du hâlâ. Sonradan dikkatimi çekti, Kamerun Afrika Kupası finalini bizim (tövbe) Senegal’le oynamış ve uzatma penaltılarıyla şampiyon olabilmiş.
       Senegal’e Danimarka maçında biraz daha dikkat ettim. Onlarda da bal gibi, o Afrika ateşi vardı. Sonra, Uruguay maçında şov yaptıklarını gördüm. 3-0’la öne geçtiler. “İkinci turda Senegal de var” dedim. İkinci yarı gevşediler, Uruguay’dan 3 gol birden yediler. Yine de ‘son 16’daydılar. Tarih 11 Haziran’dı. Benim de her Türk gibi, henüz “Brezilya, Kosta Rika’ya yatar mı, kalkar mı?” sorusuyla haşır neşir olduğum günlerdi.
       
       İsveç bu kupanın grup maçlarında en güzel futbolu oynayan ekiplerindendi. Sanki elemelerde bizim grupta oynadıkları futbolun kalitesini kısa sürede ikiye katlamışlardı. Çeyrek finali kağıt üzerinde hakediyorlardı. Senegal onları da yenmez mi? Hem de özellikle ilk yarıda çok ışıldayan doyurucu, hızlı zevkli bir futbolla. Oyuncular teker teker çok atletikler, bütün olarak da takım hüviyetindeler. Diğer Afrika ülkeleri gibi her an, her şeyi yapabilecek gibiler ama onlar kadar savruk değiller; yani biraz da Avrupalı gibiler.
       
       Artık biliyorum: Senegal’in, İstanbul / 2 = 8 milyon nüfusu var. Kişi başına milli gelirleri 500 USD civarında ama son 5 yılda, Gayri Safi Milli Hasılaları her yıl, yüzde 5’in üzerinde büyüme göstermiş. (“Böyle büyümeyle enflasyon illa ki yanyana gider” diyen ekonomi hocalarımın da kulakları çınlasın) enflasyonları son 5 yılda yüzde 2’yi geçmemiş bile. Devletin borcu orada da sorun, tek farkla: tümü dış borç.
       
       Dönelim futbola: Yedek kalecilerinden biri (Cissokho) hariç tüm kadro Avrupa’da top koşturmakta. Özellikle Fransa’da oynayanlar o kadar çok ki, Senegal Milli Takımı için “France B” yani “Fransa’nın B takımı” yakıştırmasını yapanlar var. Hocaları, Bruno Metsu, şimdilerde, en çok “team spirit”i, yani takım ruhunu öne çıkarmayı başarmış olmakla övünüyor ama kendisinin bir Fransız, oyuncularının da çoğunluğunun Fransa’da, o, adam başı 500 dolarları katlama peşinde olduklarını düşünürsek diğer yabancı uyruklu Afrika ‘coach’ larına göre avantajlı olduğunu söyleyebiliriz.
       Hele, kadrodaki 10 oyuncunun birden Dakar Spor Akademisi’nden yetişme olduklarını söylersek, takım ruhunu anlamak daha bir kolaylaşıyor gibi. Bu arada Metsu, bundan sonra başka bir sürpriz takımın daha başına geçer mi bilemem ama o takımın Jamaika olması çok zor; çünkü Kupa arefesinde kendisiyle yapılan bir söyleşide, “Uzak Doğu’ya, Kupa’nın Jamaika’sı olmaya gitmiyoruz” demişti.
       Hatırlatalım, 98’deki kupada, Jamaika oynadığı bütün maçlarda yenilip ülkesine dönmüştü. Metsu’dan bir ilginç motivasyon örneği daha: “Fransa’yı yenin, Müslüman olacağım” demiş. Bizim gazetelerden birinde okudum; olmuş da. Oyuncular bundan çok etkilenmiş, “Biz de hocamıza kupayı alma sözü veriyoruz” diyerek şampiyonluk yemini etmişler. “Bir yemin ettim ki, dönemem” diye tutturmasalar bari!
       
       Futbol sevgisi bizde ve çoğu Afrika ülkesinde olduğu gibi Senegal’de de dorukta. Tarihinde ilk kez (“şimdilik” diyelim) çeyrek finale kalan bizim kafile ülkemize döndüğünde, Başbakanımız neyleyebilir bilemem ama, Senegal’in, tarihinde ilk kez Dünya Kupası finallerine katılmaya hak kazandığı gün, takım ülkesine dönerken Devlet Başkanları Abdoluaye Wade, Avrupa gezisini yarıda kesip kutlamalar için apar topar Senegal’e uçmuş.
       
       “Cumartesi, ne olur?” derseniz, keşke ‘şıp’ diye söyleyebilsem. Heyecandan ölüp ölüp diriliriz, bir kere, bu bir. İkincisi, Çin ve Japonya maçlarındaki gibi erken bir gol (hele hele goller) bulursak, bu maçı da pekalâ alırız. Brezilya’nın eski yıllarda bizi alıştırdığı şeyi şimdi yapan, seve seve futbol oynayan, oynarken keyif alan ve keyif veren Senegal’in havasına kapılıp biz de ileriye geriye hesapsız çıkarsak, erken gol yer, çıkartamayız, bu da üç.
       Yok, eğer hep yaptığımız gibi, “ne oyna, ne de oynat” taktiğinde başarılı olursak, sonlara doğru gevşeyen her iki takımın da şansı eşit olur, o zaman Cumartesi günü uzatma dakikalarında, bir altın gol için Türkiye’den ve Senegal’den gökyüzüne savrulan dualar arasında ne ‘Rabbiyesir’ kalır ne de ‘Amentü’... “Kimin duası tutar” derseniz, onu Allah bilir.
       
       Diouf adlı oyuncuları, en golcü futbolcuları, “ona dikkat etmemiz şart” gibi bir şey söylemek istemiyorum. Sebebi: Hem, gereken önlemin alınacağını düşünüyor olmam hem de bunların, aslında boş bir laf olduğuna inanmaya başlamam. Düşünsenize, şu anda, Senegal’de bir başka adam, oturmuş bu yazıya benzer bir yazı hazırlıyor olabilir ve o da eski maçlara bakıp “Hakan Şükür, en golcü oyuncuları, ona dikkat etmemiz lazım!” diye Senegallileri uyarıyor olabilir. Güler misiniz, ağlar mısınız? (Hem dualara değindik, hem de sözü Hakan’a değdirdik; Tam da sevdiği ortam! İster misiniz, bu maçta patlayıversin bizim oğlan!)
       
       Bu maç için ben başka öngörüde bulunamıyorum. İlle de önceden öğrenmek, rahatlamak istiyorsanız, bu kupa başlarken, karşısına geçip “çeyrek finalistleri say bakalım” diye dayattıklarınız arasından “son 8 takımın yarısı, Türkiye, G.Kore, Senegal ve A.B.D. olacak” diyebilen bir Allah’ın kulu çıktıysa, o kulu derhal bulun ve kendisine sorun lütfen. Öyle biri yoksa da, az sabredin, yıllarca unutamayacağınız bir maç başlamak üzere zaten.
       Ne mutlu, “çeyrek finalist bir ülkenin futbolseveriyim” diyebilene...
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları