Home page

Haber Menüsü


Tayfun Öneş
Yazara mail atmak için resmin üzerine tıklayın.
 
0,0625 Türkiye !
 
Biz, 10 kişi kalmış Çin’i 3 golle geçerek aldığımız bir galibiyet ve bir Kosta Rika beraberliği sayesinde dünya futbolunun 0,0625’i oluyoruz diye, her cümlemizin başına “Fransa ve Arjantin bile elendi”yi eklersek...
 
NTV-MSNBC
 
14 Haziran—  Şenol Hoca başarılı mı başarısız mı sorusundan dolayı o kadar karışık ki kafalar, neredeyse, son 16’ya kaldığımıza bile doya doya sevinemeyeceğiz. Bir de ben kafanızı daha fazla karıştırmayayım. Bu küsuratlı rakam, yani 0,0625 , söylemesi ayıp : 1/16 demek. Yani bugüne bugün, dünya futbolunda “İlk 16”dan biri, Türkiye !

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
       Amerika’daki Türk okuyuculardan bile bazıları mesajlarında şakayla karışık “Eleneceksek elenelim, sahura kalkar gibi maça uyanmalar yıpratıyor bizi!” dediklerine göre şu anda internet sitesinde sörf yaparak Türkçe yazılmış bir futbol yazısını okuyacak kadar bu işe düşkün olup da bugünkü maçı seyretmeyenlerin sayısının yok denecek kadar az olduğunu varsayıyorum.
       O yüzden, bugün Türkiye-Çin maçının yorumunu geçip daha ziyade bu “başarı”yı biraz irdelemeye çalışacağım. Bu arada Amerika gibi aynı meridyen azizliğini yaşayan tüm Türk futbolseverler için şu bedduayı(!) etmeden duramayacağım: İn-şal-lah Haziran sonuna kadar bir değil, iki değil tam dört kere daha futbol sahuruna kalkar, sürüm sürüm sürünürsünüz!
       
       “4 kere daha mı? E bu finale kadar çıkmak demek! Pes! O kadar da değil yaaani” diyenlere de hazırlop bir cevabım var: Dünya futbolseverlerinin kesin (ne demekse?) favorilerinden olan, (hadi futbolseverler uzaktan uzağa medyanın dolduruşuna gelip “işkembe-i kübradan attılar” diyelim) finallere kalan 32 ülkenin hocalarının bile bu turnuvaya sayılı günler kala katıldıkları basın toplantılarında oy çokluğuyla hatta oy birliğiyle favori kıldıkları Arjantin’le Fransa bile elendikten sonra, ben neden ‘final’i telâffuz etmeyeyim?
       
       Galiba en çok bu yüzden seviyorum şu “futbol geyiği” denen şeyi. En zıt kutupların savlarına dahi yer var bu muhabbetin içinde. Dipsiz kuyu mübarek! Yukarıdaki final hayaline, hele bir de son ana kadar heyecandan yüreğinizin puf böreği gibi kabardığı, “milli mücadele” kıyafeti giydirilmiş bir maç sonrasında takılır kalırsanız, basbayağı inanırsınız finale çıkacağınıza.
       Yüreğinizin tam ortasında duran bu hayale, bir de başka örneklerle kenar süsü yaptınız mı, (Ne var? Neden olmasın? 1992 Avrupa Şampiyonası’na, grubunda Yugoslavya’dan sonra ikinci olabildiği için katılamayan Danimarka’yı hatırlasana! İç savaş, Yugo’ların katılımını engelleyince, son anda buyur edilen Vikingler taa finale kadar çıkıp şampiyon olmamışlar mıydı?) keyfine doyum olmaz, ne o hayalin, ne de oynanmamış maçları kafanızda, kalbinizde habire oynatıp durmanın.
       En azından 18 Haziran’a kadar düğün bayram bu açıdan bakanlara...
       
       Biraz da ters açıdan, tam karşıdan bakalım:
       Biraderim, hemşerim, canım abicim, ne alâkası var Fransa, Arjantin’in bile ilk turda elenmesiyle, bizim 1/16’ya girmemizin? Aynı grupta mıydık, onları mı eledik? O zaman şunu söyleyebilir miyiz yani? “İkinci turda Japonya çıkacağına karşımıza, keşke Fransa ya da Arjantin’le eşleşseydik, baksana ilk turu bile geçemediler!
       
       Koyalım takkemizi, kepimizi bir kenara. Duygularımızı da yanına dizelim mümkün mertebe. Subjektifliğimizden sıyrılarak, World Cup falımızda topu topu 3 maçlık geçmişimizi deşifre edelim: O falda, Şenol Hoca’mızın da başarısı gözükür, futbolcularımızın da...
       
       Değil turnuva öncesinde, şimdiki durumda bile, yani hemen hemen her takımı ve grup maçlarını gördükten sonra soralım : Eyy Türk takımı, ilk ikinin bir üst tura çıkacağı sistemde bu 8 grup içinden hangisinde yer almak isterdin? Düşün taşın, dön dolaş, yine bizim gruba meylediyor insan değil mi?
       Şimdi bırakalım Şenol Hoca’nın performansını bir kenara ve X, Y veya Z hoca olsun takımın başında. Bizler de 70 milyon hocadan biri olarak, maçlar oynanmadan önce bir hesap yapmış olalım; ne derdik?
       Brezilya’dan belki bir beraberlik ama yüksek ihtimal mağlubiyet. Kosta Rika’yı tanımıyoruz, son yılda çok aşama kaydetmiş yine de yüksek ihtimal galibiyet, belki beraberlik. Çin’e karşı da mutlak galibiyet.
       
       Brezilya maçına şimdi bakalım: Şaibeli penaltıya takılıp kalmazsak, Brezilya’nın 3 puan hakkını kendisine hemen teslim ederiz aslında. Kosta Rika’ya gelince: Hakikaten dişli takımmış, beraberlik iyi sonuç. Çin’i de yenemezsen ayıp (10 kişi kalmaları, işin lüksü.) Öyleyse, şu an gelinen 1/16 aşamasından, hocanın payına aşağıdaki iki zıt görüşü paydaş edebilir miyiz?
       1. Hoca, üstüne düşeni yapmıştır. 48 yıl sonra gidilen ve bir garip iklimde oynanan ilk tur sınavlarını geçmiştir.
       2. Pedagojik ve psikolojik temellerinin sağlamlığı tartışılsa da bireysel olarak her biri iyi ‘topçu’ olan bu kadroya, “Hocanız medyaya küstü, Kore’ye gelemiyor, çıkın ve 3 maçı kendi aranızda kararlaştıracağınız gibi oynayın” demiş olsaydık. Zaten bir Kosta Rika beraberliği ile bir Çin galibiyetini almazlar mıydı sanki? O zaman, katkısını mumla arayacağımız Hoca’ya “Ner-de-sin ha-ney?” diye sormaz mıyız?
       
       Biz, 10 kişi kalmış Çin’i 3 golle geçerek aldığımız bir galibiyet ve bir Kosta Rika beraberliği sayesinde dünya futbolunun 0,0625’i oluyoruz diye, her cümlemizin başına “Fransa ve Arjantin bile elendi”yi eklersek, 1 tam sayısına 15 günlük sürede, ancak kısmet katsayımızın yüksekliğiyle varabiliriz gibime geliyor. Bilmem anlatabildim mi?
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları