Home page

Haber Menüsü


Tayfun Öneş
Yazara mail atmak için resmin üzerine tıklayın.
 
Dünya Kupası’nın unutulmayan “ofsayt”ları (1)
 
Dünya Kupası’nda pek çok unutulmayacak olay yaşandı. Tayfun Öneş, Four Four Two Dergisi’nden yararlanarak Kupa’nın unutulmaz olaylarını derledi...
 
NTV-MSNBC
 
18 Mayıs—  1966 yılında İngiltere’nin Westminister şehrinde bir Kültür Sarayı’nda Anneler Günü kutlanıyor ve 3 milyon pound değerindeki pul koleksiyonu halka teşhir edilmekte. Daha sonraları “şakacı” olarak anılacak bir hırsız aynı saatlerde binaya girmeyi başarıyor ama onun derdi 3 milyon pound değerindeki pullar değil. O, bir alt katta duran ve topu topu 2 bin pound değerindeki dünya kupasının peşindedir. 6 güvenlik görevlisi tarafından korunan kupa yine de çalınıyor ve FİFA için utanç günleri başlıyor.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Prestij kaybı, kupanın parasal değerini bir anda 2 binden 15 bin pounda çıkartıyor. Bulup getiren bu para ile ödüllendirilecek. Olaydan 7 gün sonra David Corbett adlı bir İngiliz Londra’nın güneyinde Pickles adlı köpeğini gezdirmekte. Pickles bir ara bir çöplükteki kağıtları karıştırmaya başlıyor ve sarı bir kesekağıdını yıtmasıyla ortaya çıkan şey, uğruna ulusların göz yaşı döktüğü Dünya Kupası’dır. Kupayı bulup FİFA’nın şerefini kurtaran bir köpek olunca, cimri İngilizler ödülü kırpmaya karar veriyorlar. Pickles’ın sahibi 6 bin poundla yetinmek zorunda kalıyor.
       
BİR KAPTANDAN FAZLASI: MOORE
       
Yıl 1970, Meksika’da düzenlenecek Dünya Kupası’na sadece sayılı günler var. İngiltere’nin Charlton’lı, Moore’lu, Banks’li efsanevi kadrosu turnuva öncesi bir hazırlık maçı için Kolombiya’da. İngiltere istim üzerinde, maçı 4-0 kazandıktan sonra Bogota’da kaldıkları otele dönüp ertesi gün Meksika’ya uçmaya hazırlanıyorlar. O akşam iki adaş, Charlton ve Moore Bobby’ler odalarına çıkmadan önce otelin kuyumcu dükkanına uğruyorlar.
       Birkaç saat sonra, otel görevlileri Kolombiya’lı polisler eşliğinde iki oda arkadaşını sorguya çekmek üzere otelden götürüyorlar. Gerekçe: Kuyumcu dükkanından çalınan zümrüt bir bilezik! Ertesi gün Meksika’ya giden uçakta Moore ve Charlton yoklar. Ancak birkaç gün sonra serbest bırakılıyorlar ve takım arkadaşlarının Meksika’daki kampına geç katılabiliyorlar.
       Olayın büyük bir skandala dönüşmeden atlatıldığını düşünen İngilizlerin hevesi, Clara Padilla adlı Kolombiyalı bir bayan yüzünden kursaklarında kalıyor. Olaydan 1 hafta sonra, dükkanın tezgahtarı bayan Padilla, İngiltere Takım kaptanı Bobby Moore’u teşhis ettiğini söylüyor ve bileziği onun çaldığını iddia ediyor. Dünya Kupası başladıktan sonra Kaptan Moore, yargılanmak üzere Kolombiya’ya geri gidiyor.
       İngilizler 1970 Dünya Kupası maçlarını oynarlarken, kaptanları Bogota’da tutuklanıyor. Hatırlamayanlar, tahmin ediyorlardır: Olay diplomatik bir krize dönüşüyor ve birkaç hafta sonra aynı bayanın, Bayan Padilla’nın “yanlışlık yapmışım” demesiyle, Moore serbest bırakılıp Kolombiya’yı terkediyor.
       
       Yıl 2000, yani olayın üzerinden 30 yıl geçmiş. Davanın dosyaları zaman aşımı bakımından kamuya teşhir edilebilir hale geldiğinde görülüyor ki dosyalardan birinde şu not yer almakta: İngiltere Başbakanı Harold Wilson, Kolombiya’da görevli İngiliz diplomatlara emir buyurur: Bu utanç verici davaya bakan hukukçulara, gerekirse Kolombiya devlet başkanlığı nezdinde baskı yapıla, Moore tez vakitte serbest bırakıla!
       
SARI (KILIBIK) FARE!
       Yıl 1974, Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan Batı Almanya ile Hollanda final oynamaya hak kazanmışlar. Finalden bir gün önce Almanya’nın “tabloid”lerinden Bild Zeitung’da bir haber: Hollanda-Brezilya maçından bir gece evvel dört Hollandalı oyuncu kaldıkları Wald Hotel’deki havuzda Alman hayat kadınlarıyla alem yaparken yakalandılar. O dört oyuncunun kimler olduğu Bild’de zikredilmiyor ancak, Hollandalı oyuncuların tümü ve kafile yetkilileri bu haberin asılsız olduğunu iddia ediyorlar.
       Önce, bunun Alman medyası tarafından tezgahlanan psikolojik bir savaş taktiği olduğunu iddia eden Hollandalılar daha sonra buna benzer bir olayın yaşandığını ancak, kadınlara para veren Bild Gazetesinin olayı abarttığını itiraf ediyorlar.
       Final maçında Cruyff kendisinden beklenen performansı gösteremeyince B. Almanya maçı 2-1 kazanıyor. İddiaya göre finalden önceki gece Cruyff’un karısı Danny, telefonda saatlerce kocasının başının etini yiyerek hesap sormuştur. Öyle ki, finalden birkaç gün sonra Cruyff, bir basın toplantısı yapar ve 4 yıl sonraki Dünya Kupası’na katılmayacağını söyler. Tüm baskılara rağmen katılmamıştır da!
       
HASAN ŞAŞ, O VAKİTLER HENÜZ BİR ÇOCUKTU!
       1978 Dünya Kupası Arjantin’de oynanıyor. Peru, İskoçya’yı 3-1’le bozguna uğratıyor. Maçtan sonra Kenny Dalglish ve Willie Johnston doping kontrolü için teste tâbi tutuluyorlar. Johnston’ın kanında, uyarıcı etkisi olduğu gerekçesiyle FİFA tarafından yasaklanan Fencamfamin adlı maddeye rastlanınca İskoç oyuncu suçlu bulunuyor. Her ne kadar Johnston “ateşim vardı ve sadece Reactivan adlı bir ilaç alıyordum” diyerek kendini savunduysa da İskoçya Futbol Federasyonu ve FİFA bu mazereti inandırıcı bulmuyorlar. FİFA Johnston’a maçlardan 1 yıl men cezası vermekle yetinirken İskoç yetkililer ona ömür boyu ulusal formadan men cezasını reva görüyorlar.
       
       -devam edecek-
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları