|
Sanırım başka hiçbir ülkenin futbolu için hem mükemmel hem de vasat sıfatları bu kadar içiçe kullanılmıyordur; çünkü onlar bugün Dünya Şampiyonu Fransayı devirebilir, yarın Gabon ya da Togo gibi futbolda adı sanı duyulmamış bir ülkeye yenilebilirler. Futbolu adeta dans eder gibi ruhlarında hissettiklerini söylüyorlar ama iş kazanmaya gelince parasızlık yüzünden şikayetçi, hatta mağlup(!) bile olabiliyorlar. Nijerya Milli Takımındaki oyunculara göre, ülkelerinde son 10 yılda yaşanan istikrarsız siyasi iktidar ve giderek artan fakirlik ülke futbollarına da olumsuz yansımakta. Hatta, tüm zamanların en golcü ikinci Süper Kartalı olan Segun Odegbaminin iddiasına göre, Nijerya Futbolunun idare ediliş şekli, futbolcuların bireysel olarak gösterdiği gelişmenin gerisinde kalmakta. Buna bir de, her sivrilen oyuncunun genç yaşta Avrupaya gidiyor olması eklenince (bugün Afrikanın Nijeryasında, televizyon ekranlarında yerel lig ve kupa maçlarından daha çok Kanulu Arsenalin, Okachalı PSGnin maçları, yani Avrupalıların ligleri gösterilmekteymiş) ulusal futbolun gelişmesi ve ülke genelinde yaygınlaşması bir türlü gerçekleşmemekte. Süper siyahi forvet Emmanuel Olisadebenin, Nijerya pasaportundan vazgeçip Polonya gibi bembeyaz bir milletin pasaportuyla, o ülkede ulusal takıma kadar yükselmesi de bu anlamda bir dolu şeyi bir çırpıda anlatıyor aslında. (Ne dersiniz? Son yıllarda çığ gibi artan futbolcu ihracatımız ve devlet televizyonumuz dahil bir sürü kanalda İtalya Ligi, İspanya Ligi vs maçlarını izliyor oluşumuz, Mehmet Scholl bir yana, bizim de Emmanuel gibi sonradan olma milli Avrupalılar çıkartmaya doğru yol aldığımıza bir işaret mi yoksa? Başka ülkelere her bakımdan kaçan kaçanayken ortalık, bu tahmini yapmak pek zor olmuyor, maalesef.) 1994 Dünya Kupasında, Bostondaki maçta, Nijeryanın İtalyayı safdışı bırakmasına sayılı dakikalar kalmıştı ki, Roberto Baggionun sihirli golü sayesinde İtalyanlar Süper Kartalların pençesinden kurtulabilmişti. Dört yıl sonra, Fransa 98de ise daha tecrübeliydiler. İlk tur maçlarında önce İspanyayı 3-2, sonra da Bulgaristanı 1-0 ile geçerek bir üst turu garantilediklerinde binlerce Nijeryalı, Parisi süsleyen Eyfel Kulesinin altında Afrika danslarıyla çılgınca eğleniyordu. Futbolcular, bir sonraki turda Danimarka ile karşılacaklarından, elbette o danslara katılamıyorlardı ama böylesi bir başarıdan onlar da kendilerine göre pay almak arzusundaydılar. Kaptan Uche Okechukwu (nam-ı diğer Denizimiz), maçtan bir gece önce Nijerya Futbol Federasyonu Başkanı Abdulmumininin karşısına çıkıp her bir oyuncu için nakit 10,000 ABD Doları ister. Takımı adına gerekçesi ise motivasyon harçlığı gerektir. Başkan, o gece, ancak cep harçlığı sayılabilecek kadar bir parayla Uche ve arkadaşlarını kamp yerine geri gönderdiğinde arkalarından söylediği söz şöyleydi: Avrupada oynayan oyuncularımız hem vatansever değiller hem de açgözlüler. Bu hava kamp yerindeki atmosferi de zehirlemişti sanki ve Danimarka karşısına çıkan Nijeryada, İspanya ve Bulgaristan maçlarındaki Süper Kartallardan eser yoktu. Yenilip elendiler. Aradan 4 yıl geçti, Süper Kartalların performansında değişen bir şey yok; aksine tek tek baktığınızda, oyuncuların performansı sürekli artmakta, Avrupadaki ünlü kulüplerin formasını her geçen gün daha fazla Nijeryalı giymekte. Son dört yılda değişmeyen bir başka şey de, Süper Kartaların futbol aşkını besleyen, ruhlarındaki motivasyon kaynağını oluşturan paraya duydukları arzu. 2002 Dünya Kupası elemelerinde Uzak Doğuya gitmeyi garantiledikleri 4-0lık Sudan galibiyetinden sonra, onurlarına düzenlenen resepsiyona katılmayacağız diye tutturduklarında gerekçe yine ta-ma-men duygusal! olmuş: Federasyon başkanları Dominic Oneyanın, maçı kazanmaları halinde milli futbolculara ödemeyi vâdettiği, adambaşına 5,000 Amerikan Dolarından oluşan primin son anda 4,000 dolara indirilmesi! Allahtan, Spor Bakanı, aradaki 1,000er dolarlık farkı kendisinin karşılayacağını söyleyerek futbolcuların isyanını engellemiş. Şu sıralar Borussia Dortmundun formasını giyen ve Süper Kartallara kaptanlık eden Sunday Olisehin bu konudaki serzenişine kulak verelim: Federasyonumuzun muhasebe kayıtları bizlere söz verilen ve fakat ödenmeyen rakamlarla dolu olmalı. Oysa biz milli oyuncular, her uluslararası maçta çok fedakarlık yapmak zorunda kalıyoruz. Avrupada maç başına para karşılığında kontrat imzaladığımızdan milli maçlar için ülkemize döndüğümüzde kaçırdığımız kulüp maçlarından dolayı para kaybediyoruz. Artık, federasyon yetkililerin karşımıza ödeme yerine bir sürü mazeretle çıkmasına tahammül edemiyoruz! Afrika Futbolunun gurur kaynağı olan Nijerya Milli Takımı bugün geldiği noktada örneğin 1994ten başlamak üzere art arda üçüncü kez Dünya Kupasına katılmasında ulusal takıma teknik direktör olarak 5 yıl hizmet veren bir Hollandalının, Clemence Westerhofun payı çok büyük. 1994teki İtalya maçından sonra görevinden ayrılırken Clemece de futbolculardaki bu duruma işaret etmiştir. Milli forma altında futbol aşkı ile birlikte paraya duyulan aşkın yarattığı çirkin çelişki Clemencee göre, Süper Aslanlara hocalık yapmayı çok zorlaştırmaktadır. Otorielere göre, Clemence bir işkolik olduğundan 5 yıla yakın süre dayanabilmiş ve Nijeryalının parlatılmamış yeteneklerini parlatarak Finidi George, Daniel Amokachi, Tijani Babangida gibi oyuncuları dünya futboluna kazandıran kişi olmuştur. Clemence, Süper Kartallar ve bağlı bulundukları federasyonun tutumu konusunda haklı olmalı ki, kendisinden sonra yapılan hoca değişiklikleri sürekli ivme kazanmıştır. Jo Bonfrere, Phillippe Troussier, Bora Milutinoviç, Carlos Alberto Torres gibi isimler Süper Kartalların başına gelip geçen hocalardandır. Hele, 1970 Dünya Kupasının şampiyon Brezilyasına kaptanlık etmiş olan Carlos Alberto, Süper Kartalların kaprisine ve Nijerya Futbol Federasyonunun idari tarzına ancak 1 ay dayanabilmiştir. Bir ay sonunda ailemi görmem lazım diyerek, adeta ülkesine kaçmıştır. Nijeryayı Fransa 98e taşıyan Troussier ise hem alamadığı ödenekler konusunda FİFAdan yardım isteyecek duruma gelmiş hem de maçlarda sahaya süreceği 11in Nijerya Futbol Federasyonunun yetkilileri tarafından kendisine dikte edildiğinden şikayet etmiştir. Yine de Sezarın hakkı Sezara misali, şunu iddia etmektedir: Nijerya futbolu çağ dışı yönetilmese, Süper Kartallar rahatlıkla Dünya Şampiyonu olabilirler. Şu sıralar, Nijerya Milli Takımının başında Nijeryalı eski futbolculardan oluşan 3 kişilik bir kadro var ve bu durum onlara şimdilik Dünya Kupası tarihinin tek Afrikalı teknik heyeti olma özelliğini kazandırıyor. İngilizlerin bile ölüm grubu diye adlandırdıkları F Grubunda Arjantin, İngiltere ve İsveç ile karşılaşacak olmaktan çekinmeyen Süper Kartallar Dünya Kupasına eğlence için gitmiyoruz; ama kimseden de korkmuyoruz diyorlar. Az kaldı; Four-four-two Dergisinden derlediğim bu yazının üzerinden çok geçmeden Dünya Kupası başlamış olacak. Süper Kartalları hep birlikte izleyeceğiz. Nijerya Futbol Federasyonu, paraları şimdiden hazırlamış olsa bari! | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||