Güncelleme: 17:07 TS 24 Nis., 2002
|
|
NTV |
Prof. İnsel: Aşırı sağ tepki olarak yükseliyor
|
|
Profesör Ahmet İnsel, Fransadaki seçimleri ve Avrupadaki sağcı politik akımları NTVye değerlendirdi.
|
|
Bundan birkaç yıl önce Avrupada sol bir akımdan sözediyorduk. Sol politik akımların yükseldiğinden sözediyorduk. Şimdi bu akım tersine mi döndü? Gerçekten milliyetçi sağcı bir çerçeveye Avrupanın daha çok yaklaştığını söylemek mümkün mü?
Ahmet İnsel: Sol akımların hükümette yıprandıkları doğru. Bir sosyal Avrupa projesinin taşıyıcısı olan sol akımlar aslında, Fransa en canlı örneğini teşkil ediyor. Göreceli olarak başarılı oldular. Örneğin Fransada şunu diyemeyiz: İşsizlik azaldı, iktisadi büyüme hızlandı... Fakat, buna rağmen toplumu dönüştürme projesi geliştiremedikleri, getiremedikleri için sol bir şekilde cezalandırıldı.
Avrupanın yaşadığı toplumsal ve siyasal dönüşüme karşı aşırı sağ tepki olarak yükseliyor. Bu biraz evvel belirttiğimiz gibi hemen hemen bütün Avrupa ülkeleri için geçerli ve son 5-6 seneden beri hızlanan, ivme kazanan bir akım. Bunu da şöyle izah etmek mümkün: Avrupa içinde alt sınıf olan bir kesim yaşanan dönüşümden duyduğu huzursuzluğu bugün yabancı düşmanlığı şeklinde ifade ediyor.
Şöyle gördü Le Pen. Ben iktisadi olarak sağdayım. Sosyal olarak soldayım. Milli olarak da sağdayım. Bu üç cephe, yani iktisadi olarak hatta aşırı biçimde pazar ekonomisi taraftarı. Fakat aynı zamanda sosyal devletten ziyade paternalist bir devlet, himayeci bir devlet anlayışı. İşte o paternalist devlet anlayışı da ulus devlet beklentisini yükseltir. Çünkü Avrupanın, ABnin böyle bir oluşumu, kurumlaşması yok halen. AB şu anda maalesef çok daha fazla Avrupa Komisyonu merkezli, aşırı liberal, iktisadi liberalizmi esas alan bir yapılanma içinde, yönetim anlayışı içinde. Tabi bu o kesimlerin koruma ihtiyacı olan devlet koruması, daha doğrusu sosyal koruma ihtiyacı olan kesimlerin kendilerini Avrupa fikri çerçevesinde bir boşlukta hissetmelerine yolaçıyor.
Eğer bu tür akımlar artarsa, siz AB ile olan tepkisel ilişkilerin de altını çizdiniz. ABnin geleceği konusunda neler söyleyebilirsiniz? Acaba bir başka yöne gidebilir mi?
Ahmet İnsel: Şu anda bildiğiniz Avrupa Konvansiyonu toplanmakta her ay. Ve Avrupa Konvansiyonu, Avrupa kurumlarının, biraz önce bahsettiğim olmayan kurumların veya şekillenmeyen kurumların biçimlenmesini epeydir Avrupa istiyoruz, tartışıldı, konvansiyon. Elbette, Avrupanın büyük bölümünde, çoğu ülkede bunlar yüzde 20, yüzde 22 civarında oya tekabül eden akımlar, aşırı sağ akımlar. Ama tabi seçmen merkezinin daha sağa kaymasına da yolaçıyor bu gelişim. Avrupanın daha farklı bir yapılanmaya gitmesine yolaçabilir. Avrupanın AB projesinin sona ermesi diye bir şey söz konusu değil elbette. Fakat başka bir Avrupa, daha az sosyal belki, daha fazla sermaye kesimlerin hakim oldukları, yabancılara karşı daha kapalı bir Avrupa, kültürel olarak daha içine kapalı bir Avrupa. Zannediyorum, bu sonuncusu en önemlisi. Bir kültürel kapanmayı içinde taşıyor.
Biraz evvel bahsettiğim Le Penin sloganları... Yani ben milli olarak Fransızım dediğinde, aslında hiçbir şey demek değil fikir olarak. Fakat aynı zamanda çok şey demek. Yani, Avrupa falan yok öyle şeyler, ben sadece Fransızım ve Fransızların temsilcisiyim ve öyle kalmak istiyorum. Le Penin ve bütün Avrupa aşırı sağının yaklaşımı şöyledir: Önce en yakın çevremi korurum. Ondan sonra etrafımdaki, yani memleket dediğimiz çevre beni ilgilendirir. Hemşehrilik ilişkileri ilgilendirir. Ondan sonra ulusun konuları beni ilgilendirir. Ondan sonrası da yabancılardır. O beni ilgilendirmez. |
|