Home page

Haber Menüsü


Tayfun Öneş
Yazara mail atmak için resmin üzerine tıklayın.
 
Perulu Pele ya da “Nene”: TEOFİLO CUBİLLAS
 
Muhabir Jim Derewet’in geçenlerde, Dünya Kupalarının en golcü futbolcuları sıralamasında hâlen 6. sırada bulunan Cubillas ile yaptığı bir söyleşiyi aktarmak istiyorum...
 
NTV-MSNBC
 
14 Nisan—  Son yazımda 1970’lerin Roberto Carlos’u ile Four-four-two dergisinde yapılan bir söyleşiyi aktarmıştım. Bu kez, yine o dönemlerin bir başka yıldızının resmini aynı dergide görünce televiyon karşısına geçip Dünya Kupası’na kilitlendiğimiz eski güzel günleri hatırladım. O zamanlar hayatımıza yeni yeni giren “cam ekran”ın keyfini en çok çıkarttığımız anların, sıkça “Ohh! Şu televizyonu kim icat ettiyse, Allah ondan razı olsun” dediğimiz olayların başında geliyordu, Dünya Kupası maçlarını naklen izleyebiliyor olmak. (Bu icada şükretmelerimiz konusunda birinci sırayı Muhammed Ali’nin sabaha karşı yaptığı maçlar mı; yoksa Dünya Kupası maçları mı alır? Buna bir türlü karar verememişimdir.)

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  O zamanlar hiçbir maçı tek başıma seyrettiğimi hatırlamıyorum. Anlayacağınız: sonraları bilgisayar ve internetle sarmaş dolaş olacak olan TV’nin günlük hayatlarımızdaki hükümdarlığı o yıllarda bizi henüz asosyal birer yaratık gibi yaşatmaya başlamamıştı.
       Aksine, her bir maçın naklen yayını, düpedüz sosyal bir olaydı sanki. Devre arasında ve maç sonrasında sohbetler ederek misafirlerle vedalaşacağımız o yayınlar, ayrı bir keyif verirdi bana. Eve gelen konu-komşu, eş-dost, arkadaş kim varsa, az sonra Oscar’lı bir film başlayacakmışçasına salonlarımızın baş köşesine kurulu televizyonun karşısına geçer, misafirler öncelikli olmak kaydıyla büyükten küçüğe ekranı en güzel gören yerden en kötü gören yere doğru sıra sıra dizilirdik.
       Yerde, halının üzerinde oturarak seyretmek bile ayrı bir keyif verirdi bana. Hele babamla maç önceleri girdiğim iddialara doyum olmazdı. O hep “garantici” davranır, Almanya, İngiltere, Brezilya gibi takımları tutar; ben de mazlumdan yana olur, hep “sürpriz”ci takılırdım. Sonunda kazanan o olur, bana da tuttuğum takımın hakkının yendiğini iddia edecek birkaç pozisyonu bahane ederek kendimi ve mazlum takımı savunmak kalırdı.
       İşte yine öyle maçlardan biriydi. 1978 Dünya Kupası’na büyük iddialarla gelen Avrupa’nın İskoçya’sı, “Futbolun Oscar”ı sayılan bu serüvene “en iyi yardımcı aktör” adayı olarak katılan Güney Amerika’nın Peru’su ile oynayacaktı. Bir kere, formaları bile herkesten farklı ve çok sempatikti.
       Bembeyaz forma siyah tenli oyuncuların sırtında daha bir hoş duruyor, sol omuzlarından diyagonal olarak aşağıya, şortlarına kadar inen, kırmızıya çalan portakal rengi kalın şerit ise adeta içimi ısıtıyordu. 1970 yılındaki turnuvaya katılan ve nefis frikikleriyle bir anda sivrilen Cubillas yine takımının başında, sahadaydı.
       Maçın sonucunun ne olduğunu çok iyi, maç içinde neler olduğunu ise zor-zar anımsıyorum. Şimdi sizlere, muhabir Jim Derewet’in geçenlerde, Dünya Kupalarının en golcü futbolcuları sıralamasında hâlen 6. sırada bulunan Cubillas ile yaptığı bir söyleşiyi aktarmak istiyorum:
       Naif gençlik yıllarımızda, attığı nefis gollerle rüyalarımızı süsleyen, uzak diyarların futbol yıldızı Cubillas’ın, bu güzel oyunun o zamanlar aklımızın ermediği kadar çirkinleştirildiği bazı sevimsiz iddialarla sıkıştırıldığı söyleşiye geçiyoruz:
       “1978’teki İskoçya-Peru maçı” dendiğinde neler hatırlıyorsunuz?
       
Maçtan önce Peru’ya kimse şans tanımıyordu. İskoçya, o yıl çok güçlüydü. Joe Jordan ile öne geçmeyi de başardılar. Ama o golden sonra topu saha içinde çok güzel çeviren takım biz olmaya başlamıştık. Özellikle orta sahada Cueto, Velasquez ve ben birlikte, çok iyi bir uyum içerisinde oynuyorduk. İlk yarı biterken Cueto, skoru eşitledi. Soyunma odasına giderken rahatlamıştık. İkinci yarı başladığında ben iki gol daha attım ve o maçtan sonra otoriteler kupanın en iyi orta sahasının bizde olduğunu söylemeye başlamışlardı. Ancak, kalecimiz Quiroga’nın da o maçta hakkını yememek lazım. Hem çok iyi oynadı hem de skoru eşitlemeden önce bir penaltı kurtararak bize güven verdi. İskoçları 3-1, öyle yenebilmiştik.
       O maçta sizin attığınız 2 gol de Dünya Kupası tarihinin en güzel golleri arasında yer alıyor.
       Evet. Frikikten attığım ilk gol çok çok özeldi. Topu, önümdeki barajın dışından dolaştırdım. Birçok kişi sağ ayağımın dışıyla nasıl öyle vurabildiğimi soruyor ama topun başına geldiğimde kalecinin yanlış yerde durduğunu gördüm. Ve topu nereden yollamam gerektiğini çok net olarak anlamıştım. Çoğunlukla o golümü beğeniyorlar ama, ben ikinci golümü daha çok seviyorum; çünkü ceza sahası dışında önüme gelen topa henüz durmadan, gelişine vurarak attım o golü. Sert ve dış vurdum; tam da köşeye gittiğini hatırlıyorum.
       Özellikle İngiltere’de birçok insanın, İskoçya’nın o kupayı kazanacağına inandığını biliyor muydunuz?
       Evet biliyordum; ve bu yüzden de İskoç oyuncular kendilerine çok fazla güveniyorlardı. Arjantin’e geldiklerinde kendilerinden o kadar eminlerdi ki, maçlardan önce publarda içki içiyorlardı. Biz ise sakin sakin bekliyorduk. Hiç kimse, bizim 3 maç sonunda evlerimize dönecek oluşumuzdan kuşku duymuyordu.
       Daha sonraki Arjantin maçını 6-0 kaybettiniz. Arjantin’in bir üst tura çıkması için o maçta en az 4 gol atması gerekiyordu. Bu maçın önceden bağlanmış olduğu konusundaki spekülasyonlar için siz ne düşünüyorsunuz?
       
Hayır bu konuda hiçbir şey bilmiyorum. Hep söylerim: Futbolda bazen kazanırsınız, bazen de kaybedersiniz. İlk iki maçta birkaç kez çok güzel pozisyonlarımız direkten dönmüştü. O toplar gol olsa, şimdi futbol tarihi böyle mi olurdu? Biz o maçı 6-0 kaybetmemiş olsaydık, Brezilya final grubuna yükselecekti, o yüzden bu söylentileri Brezilyalılar çıkarttılar.
       Arjantin Hükümeti’nin o maç sonrasında Peru’ya tahıl ve silah yardımını hibe olarak artırdığı iddia ediliyor. Buna ne diyorsunuz?
       Aynı kupada, Meksika da Almanya’ya 6-0 yenilmişti fakat kimse Almanya ya da Meksika için bu tür iddialar da bulunmadı. Benim yer aldığım maçlarda 6-0 kaybettiğimiz tek maçtır o turnuvadaki Arjantin maçı. O maç dahil olmak üzere hep, ülkem futbolunun başarısı için elimden geleni yaptım ben.
       O turnuvadan sonra ülkenize döndüğünüzde neler hissettiniz?
       
İnsanlarımız çıldırmış gibiydi. Peru halkı ikinci tura çıkacağımıza hiç inanmıyordu. Ancak, ikinci tura çıkınca da bu kez kupayı alacağımıza dair büyük bir beklenti içerisine girdiler.
       Futbolda taraftarların psikolojisi hep böyledir.
       Size neden “nene” diyorlar?
       
“Nene” bizim dilimizde “bebek” demek. Alianza Lima takımında oynayıp kendimi göstermeye başladığımda henüz 16 yaşındaydım. Deplasmandaki bir maç için uçaktaydık. Bir ara, hostes yanımıza geldi ve bana “ne içersin?” diye sordu. Takım arkadaşlarımdan biri, “ona süt getirin; çünkü o bir bebek” dedi ve ondan sonra adım “NENE” oluverdi.
       Peru’nun Alianza Lima takımından sonra İsviçre’nin Basel, Portekiz’in Porto takımında ve son olarak da ABD’nin Fort Lauderdale takımlarında oynadınız; şimdilerde ne yapıyorsunuz?
       Benim asıl mesleğim muhasebecilik ama asla bu iş için ofise gitmiyorum. Hem ABD’de hem de PERU’da miniklere futbol öğretmeye çalışıyorum. Kendime ait bir “fubol kliniği” var ve futbolun içinde olmaya bayılıyorum. İki oğlum var; ikisi de iyi birer futbolcu olmak yolunda uğraş veriyorlar. Biri Alianza için, diğeri ise Porto için ter döküyor. Ama her ikisinin de işi çok zor; çünkü ismim altında eziliyorlar. Sırf Cubillas’ın oğlu oldukları için, herkes onlardan daha baştan, büyük futbolcu olmalarını bekliyor.
       Pele’nin sizden büyük övgüyle bahsettiği doğru mu?
       
Maradona’nın futbola veda maçlarından biriydi. Arjantin’de oynanıyordu ve ben de çağrılmıştım. Peru’lu gazeteciler Pele’ye ülkemiz futbolu hakkındaki görüşlerini sordular. Pele, aynen şöyle dedi: Cubillas’tan sonra Peru futbolu kocaman bir hiç!
       İşte bu benim için büyük bir onurdur.
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları