Home page

Haber Menüsü


Tayfun Öneş
Yazara mail atmak için resmin üzerine tıklayın.
 
Siyah İnci’yi morartabilsek, keşke…
 
Pele, söyleşiye bizim de onlarla birlikte yer aldığımız C Grubu’ndan başlamış. Ve daha baştan, duygusal yanımızı neredeyse tahrik edecek, başkaları için mantıklı gelse de sanki subjektif milliyetçi taraflarımızı çimdikleyen sözler söylemiş…
 
NTV-MSNBC
 
28 Mayıs—  Bu sayfalarda yayımlanacak bir yazıya başlık olduğuna göre, ‘Siyah İnci’nin kim olduğunu tahmin etmek zor değil… Futbolun yaşayan efsanesi, PELE’den söz ediyoruz. Pele, World Soccer dergisinin Ocak sayısına konuk olmuş ve WC 2002 (Bundan böyle açık seçik “World Cup” yazmaya karar verdim!) finallerinde yer alacak tüm takımların gruplarındaki göreceli şanslarını değerlendirmiş.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Pele, söyleşiye bizim de onlarla birlikte yer aldığımız C Grubu’ndan başlamış. Ve daha baştan, duygusal yanımızı neredeyse tahrik edecek, başkaları için mantıklı gelse de sanki subjektif milliyetçi taraflarımızı çimdikleyen sözler söylemiş…
       
GRUP C: BREZİLYA, TÜRKİYE, ÇİN, KOSTA RİKA
       “Kuraların çekilişini ben yaptığım için biraz utanıyorum! Kendi ellerimle, ülkemin, olabilecek en zayıf gruba düşmesini sağlayacak kurayı çektim. Grup seçimlerini bilinçli ayarlayabilseydim, ancak bu kadar olurdu! Brezilya finallere gelene kadar çok zorlandı, çünkü bu süreç içerisinde 2 hoca değiştirdi ve her maç 6 ila 8 arasında farklı oyuncuyla oynadı. Bana göre, Dünya Kupaları her zaman Latin Amerika ile Avrupa arasındaki mücadeleden ibarettir. Ve Avrupa’daki en iyi oyuncular Brezilyalılar ise, bu kupanın da hikayesi ortada aslında…
       O seviyede hiçbir zaman “çok kolay maç” olmaz ama, Çin, Kosta Rika ve Türkiye’ye karşı oynamak Dünya Kupası’na yakın olmakla eş anlamlı… (Şimdi anlamışsınızdır, neden o başlığı attığımı!) Türkiye’nin son yıllarda aşama kaydettiğini kabul ediyorum, Çin’in kupa tecrübesi ve bir futbol geleneği yok, Kosta Rika ise sadece saygı duyulacak bir futbol ülkesi, o kadar. Brezilya için harika bir kura oldu.”
       Pele’nin diğer takımlar için düşünceleri ise şöyle :
       
GRUP A: FRANSA, URUGUAY, DANİMARKA, SENEGAL
       “Bu grupta Fransa var ve şu anda dünyanın en formda iki takımından biri (diğeri Arjantin). Kura çekilişlerinde ‘şans faktörü’ Arjantin’i inanılmaz zor bir gruba dahil ederken ne kadar gaddar davrandıysa, Fransa için de o kadar cömert davrandı’ diyebiliriz. Fransa’nın o gruptan çıkamayacak olmasını düşünmüyorum bile… İkincilik Uruguay ile Danimarka arasında kalır. Danimarka 1986’da Uruguay’ı 6-1’le geçti ama tekrarı olacağını sanmıyorum; özellikle Laudrup kardeşlerin emekliye ayrıldığını düşünürsek…
       
GRUP B: İSPANYA, SLOVENYA, PARAGUAY, G. AFRİKA
       Grup B için düşüncem o ki, Latin Amerika futbolunun çekişmesi şeklinde geçecek. İspanya ve Paraguay ilk iki için favorilerim. İspanya her kupaya büyük umutlarla gelip erken havlu atanlardan, ama Raul gibi bir yetenek buna bir son vermeli. Slovenya ve G. Afrika zaman zaman etkili olabiliyorlar; ancak ikisinin de kadrosunda Paraguay’daki kadar etkili olabilecek bireysel yetenekler yok.
       
GRUP D: PORTEKİZ, ABD, POLONYA, G. KORE
       Bu grup, ev sahiplerinden G.Kore’yi de dahil ettiği için çok dikkat çekecek, üstelik iddialı takımlar bu kupaya ev sahipliği yaptığında oyuncular üzerindeki seyirci baskısı olumlu değil olumsuz etki yapıyor. Oysa, G.Kore’li seyircilerin böyle bir beklentisi olmayacak ve bu bir avantaj. Yine de şansları az ve bana göre en güçlü takım Portekiz, yarı finale kadar çıkabilirler. Oynadıkları futbol, özellikle de Figo’yu seyretmek bana zevk veriyor. 1966’da onlara karşı oynadığımda Dünya 3.sü olmuşlardı; o günden bu yana bu kupada adlarından söz ettirememiş olmalarına şaşırıyorum. Polonya finallere gelene kadar çok iyiydi ama tecrübesiz ve genç kadroları o grupta ABD’nin sürpriz yapmasına yardımcı olabilir.
       
GRUP E: ALMANYA, KAMERUN, İRLANDA CUM., S. ARABİSTAN
       Bu grupta yer alan Almanya, bana Brezilya’nın durumunu çağrıştırıyor. Onlar da finallere gelene kadar fazla zorlandılar; ama çok tecrübeliler. İrlanda ise kimsenin tanımadığı bir takım, ne yapacakları herkes için merak konusu; öte yandan onlardaki seyirci desteği bambaşka… Kamerun, olimpiyat şampiyonu, çok şey yapabilir ama aynı şeyi S. Arabistan için söylemek zor; hele, finallere katılmak için oynadıkları maçlar sırasında teknik direktör değiştirdiklerini düşünürsek.
       
GRUP F: ARJANTİN, İNGİLTERE, NİJERYA, İSVEÇ
       Arjantin, finallere giden yolda en başarılı takımdı. Oyuncularının çoğu Avrupa’da top koşturuyor fakat bu, onlar için problem değil; çünkü onlar Brezilya gibi sürekli farklı oyuncuları denemek yerine hep aynı oyuncuları çağırıp oynattılar. Nijerya, Afrika Kıtasının en güçlü temsilcisi ve 1996’da Olimpiyat Şampiyonu olan kadrodan isimler hâlâ takımda. İsveç ise, Avrupa’da kupa finallerine gitmeyi garantileyen ilk takım oldu. Ne yaparlar bilemiyorum ve Celtic’de çok başarılı olan Henrik Larsson’un uluslararası seviyede ve Dünya Kupası’nda ne yapacağını merak ediyorum. İngiltere, biraz da tarihi geçmişlerinden dolayı Arjantin için gruptaki en büyük rakip. Sven Goran Eriksson’dan sonra ulusal düzeyde o kadar geliştiler ki, bu kez kupaya, en azından finale kadar gidebilirler. Eskiden, iş, ulusal düzeyde oynamaya gelince sanki kendi futbollarını oynamaya çekiniyorlardı. Ceza sahasına girdikten sonra top kontrollerini kaybediyorlardı. Owen ve Beckham (özellikle, çok beğendiğim Owen) bu eksikliği düzeltebilecek düzeyde futbolcular.
       
GRUP G: İTALYA, MEKSİKA, HIRVATİSTAN, EKVATOR
       
Kimse bu kupa için İtalya’dan söz etmiyor ve bu beni şaşırtıyor. İsimleri bile yeter. Dünya Kupası’nı 3 kez kazanan ilk Avrupa takımı onlar. Hele ki, Totti gibi komple bir oyuncuyla geliyorlar. Ekvator ve Meksika için üzgünüm çünkü bu grupta İtalya ile Hırvatistan varken onlara pek şans tanımıyorum. Ekvator, finallere gelene kadar birkaç güzel maç çıkardı ama bununla yetinecekler gibi…
       
GRUP H: RUSYA, BELÇİKA, TUNUS, JAPONYA
       Bir başka ev sahibi, Japonya, grubundan çıkma konusunda G.Kore’ye göre daha şanslı. Belçika ve Rusya oturmuş ve iyi organize olabilen takımlar, ama Dünya Kupası’na uzanmak için bu özellikler yetmiyor. Bu ikisinden birini Tunus (ki Afrika’nın en zayıf temsilcisi) geçebilir. Japonya da onları zorlayacak, çünkü sürekli ilerleme kaydeden bir futbolları var. Hocaları Philippe Troussier, daha önceden G. Afrika ile Dünya Kupası tecrübesi yaşamış bir hoca. Bir de mükemmel oyun kurucu olan Hidetoshi Nakata var takımda ama, hep söylerim ‘bir iyi oyuncu, maç içerisinde takımın lehine farklılıklar yaratabilir; ancak bunun her 90 dakika için geçerli olması mümkün değil.’ Futbol bir hatta iki star oyuncuyla sürekli zafer yaşanacak bir spor dalı değil. Yine de Japonya’nın 2. tura çıkma şansı var ve bu gerçekleşirse, zaten futbolda tarih yazmış olacaklar.”
       Ne dersiniz, World Cup 2002’nin resmi yorumcularından biri olan Pele’yi, zamanı geldiğinde şaşırtabilecek miyiz?
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları