|
|
Bu demek değildir ki insanlar bir araya gelemez, birlikte çalışamaz veya Ayn Rand felsefesini kabul edenler birarada çalışmak istemez. Bunun anlamı, objektivist, insanlardan birşey istemez ve diğerleri de ondan birşey istemez. Yaygın olan yanlış anlamanın tersine bu durumun pratik hayatta uygulanması, kendi isteği ile tecrit/inziva değil, daha üretken ve iradeye bağlı, isteyerek işbirliğine giren bir dünya demektir İnsanların anlamakta zorlandığı ve Randın karşı çıktığı bu zorlamaya alternatif, inziva değildir İSTEĞE BAĞLI İŞBİRLİĞİ Bu daha çok isteğe bağlı işbirliğidir. Bu anlamda kapitalizm gerçekten de bilinmeyen, tam olarak kavranmamış bir idealdir (Ayn Randın tam da bu isimde bir kitabı var. Capitalism: The Unknown Ideal). Çünkü kapitalizm, nihai özgürlük ve serbestliği sağlar. En temel anlamda söylenen şudur: kişi, istediği/kendi seçtiği bir işbirliği ve ilişkiye girmekte serbesttir ve seçmediği/istemediği bir işbirliğine ise zorlanmayacaktır. İşte bu aşamada bir diğer yaygın yanlış anlama ortaya çıkıyor: Zorunlu destek sistemlerini (hayır kuruluşları, herkese açık eğitim, kalkındırma programları, gelir dağılımının yeniden düzenlenmesi programları vb.) ortadan kaldırmak, engelli, kusurlu, eksik, kısacası dezavantaja sahip insanların kendi başlarının çaresine bakmalarına sebep olmak değildir. Her bireyin bu tip amaçlara hizmet eden örgütler kurma hakları vardır. Ancak bu tip isteğe bağlı destek örgütleri olduğu zaman, BSYyi de gönüllüler arasında sayabilirsiniz. TEGV VE DARÜŞŞAFAKA ÖRNEĞİ Çok canlı ve güncel bir örnek: Kim İbrahim Betili çok başarılı olduğu profesyonel yaşantısını bırakarak böyle bir vakıf yönetmeye zorladı veya Sayın Betil kimi vakfına yardımda bulunmaya zorluyor? Adı üstünde Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı ve şimdiye kadar başkaları tarafından kurulmuş çoğu zorlama örgütten daha fazla ses getiriyor, yardım sağlıyor Veya BSYnin mezunu olmaktan büyük bir onur ve gurur duyduğu Darüşşafaka Lisesi; 1873 yılından beri toplumdan en ufak bir zorla bağış istemeden, tamamen isteğe bağlı bir bağış sistemi ile binlerce kişiyi okutmuş ve okutmakta. Sonuç olarak Ayn Randın felsefesi olumsuz değil olumlu ögeler içermektedir. Eğer bu olumlu bakış açısını ıskalarsanız, çok şeyi ıskalamış olursunuz. Şimdi BSY objektvisit ahlakın aslında insan doğasında olduğunu ve bencil olmamanın doğaya aykırı olduğuna dair Ayn Rand felsefesine devam ediyor. Fonksiyonlarını yönlendiren otomatik değerlerinin bir bitkinin yaşamasına yetmesine rağmen bir hayvanınkine yetmemesi gibi, insanın hayatta kalması için de hayvan bilincindeki duyumsal idrakin (sensory-perceptual) otomatik değerleri yeterli değildir. İnsanın eylemleri ve hayatta kalması için kavrayış bilgisinden doğan kavrayış değerlerine gereksinimi vardır. Soyutlama ve kavram oluşturma süreci otomatik değildir. Kavram oluşturma süreci basit birkaç soyut kavramın idrakinden çok daha fazlasını gerektirir. Rastgele izlenimlerin kaydedildiği edilgen bir durum değil, izlenimlerini kavram terimleri ile tanımlama, olay ve gözlemleri kavramsal çerçevede bütünleştirme, ilişki, benzerlik ve farklılıkları kavrama, sonuçlara ulaşma, yeni sorular sorup yeni cevaplar bulma ve bilgiyi çoğaltmayı içeren etkin bir süreçtir.Bu süreci yönlendiren, ve kavramlar yolu ile çalışan bu yetenek akıldır. Bu sürece de düşünme adı verilir. FARKINDA OLMA HALİ İnsanın hislerinin sağladığı malzemeleri tanımlayan ve bir bütün haline getiren yeteneğin adı akıl. İnsan bu yeteneği yaptığı seçimle kullanır. Düşünme otomatik bir fonksiyon değildir. Hayatının her anında insan düşünme veya bu eylemden uzak kalma olanakları arasında seçim yapmakta serbesttir. Düşünme tam ve odaklanmış bir farkında olma hali gerektirir. İnsanın bilincinin odaklanması kendi isteğine bağlıdır. Kişi isterse zihnini etkin ve gerçeğin farkındalığına yönelmiş olarak odaklayabilir. Veya bunu yapmayarak, kendini, yarı bilinçli ve anlık tepkilerle, yönlendirilmemiş duyumsal idrakin rastgele yarattığı olayların insafına bırakabilir. Bu durumda insan insan aşamasına ulaşamamış (subhuman) bir bilince sahip olarak adlandırabilir.Psikolojik açıdan düşünmek veya düşünmemek, odaklanmak veya odaklanmamak arasında yapılan bir seçimdir. Varoluş açısından odaklanmak veya odaklanmamak arasında yapılan seçim, bilinçli olmak ile bilinçli olmamak arasında yapılan bir seçimdir. Metafizik açıdan ise, bilinçli olmak ile bilinçli olmamak arasında yapılan seçim de yaşam ve ölüm arasında yapılan bir seçimdir. Bilinç-belli bir bilince sahip canlı organizmalar için- hayatta kalmanın temel aracıdır. İnsan için, hayatta kalmanın temel aracı akıldır. İnsan, hayvanlar gibi sadece algılamalarının rehberliğinde yaşayamaz. Açlık duygusu ona yiyeceğe ihtiyacı olduğunu belirtir (eğer açlığın ne olduğunu tanımlayabilmişse) ancak yiyeceği nereden bulacağını veya hangi yiyeceğin lezzetli hangisinin zehirli olduğunu söylemeyecektir. Nasıl bitki yetiştirebileceğini veya avlanma için silah yapmasını keşfedecek bir düşünme sürecine ihtiyacı olacaktır. Algıları onu, eğer etrafta varsa, bir mağaraya götürebilir ancak en basit bir barınak inşa edebilmek için, düşünme sürecine ihtiyacı vardır. Hayatı bu tip bilgilere bağlı olmasına rağmen bilincinin iradi/isteğe bağlı eylemi yani düşünme süreci bunu sağlayabilir. Bununla da kalmayıp doğru ve yanlış eylemin ne olduğunu, hatalarını nasıl düzeltebileceğini, mantık kurallarını da keşfetmek zorundadır. Doğa, zihin çabalarının yararlılığı konusunda bir garanti vermez. DOĞAYA KARŞI BİLİNÇ Doğaya karşı insanın tek bir üstün makinası vardır: bilinci. Ancak bu bilincin de ateşleme bujisi eksiktir. Buji görevini görecek tek şey, insanın kendi iradesidir. Yani insan bu makinanın hem ateşleyicisi, hem sürücüsüdür. Onu çalıştırmayı keşfetmeli ve çalışır vaziyette tutmayı nasıl becerebileceğini öğrenmelidir. Elindeki malzeme bütün evren, sahip olacağı bilginin ve yaşam keyfinin bir sınırı yok. Ancak gereksindiği, istediği bütün şeyleri öğrenmeli, keşfetmeli ve kendisi üretmelidir. Bu süreç de kendi isteği, kendi çabası ve kendi zekası ile olacaktır. Yanlış ve doğrunun ne olduğunu otomatik olarak bilemeyen bir kişi, otomatik olarak neyin gerçek neyin sahte olduğunu da bilemez, neyin iyi neyin kötü olduğunu da... Ancak yaşamak için bu bilgilere ihtiyacı vardır. Gerçeğin yasalarından muaf olmaması sebebiyle hayatını devam ettirmesini sağlayacak kendi özel doğasına uygun eylemlerde bulunması gerekir. Yaşamını keyfî, rastgele eylemler, körlemesine dürtüler, şans veya arzularla devam ettiremez. Yaşamı, doğa tarafından kurulmuş ve kendi seçimine bırakılmayan bir grup gerekli koşuldan oluşur. Onun seçimine bırakılan şey, bunu keşfedip keşfetmeyeceğidir, yani doğru hedef ve değerleri seçip seçmemekte serbesttir. Yanlış seçim yapma hakkı vardır ancak bu yanlış seçimle başarılı olma hakkı yoktur.Gerçeği görmezden gelebilir, zihnini odaklamayarak, kendi seçtiği yolda tökezleyerek yürüyebilir ancak görmeyi reddettiği bir uçurumdan düşmeme hakkı yoktur. Bilgi, herhangi bir bilinçli organizma için yaşamın aracıdır İnsan bilinçli olmamayı seçme konusunda serbesttir, ancak bilinçsizliğin cezasından kaçma konusunda serbest değildir. İnsan kendini mahvetme gücüne sahip tek canlı türüdür. O zaman insanın araması, peşine düşmesi gereken hedefler nelerdir? Yaşamı sürdürme eyleminin gerektirdiği değerler nelerdir? İşte ahlak biliminin yanıtlayacağı soru budur ve bu soru insanın ahlak kurallarına neden ihtiyaç duyduğudur. (BSY haftaya kaldığı yerden devam edecek.) Sevgi, saygı, karlar kalktıktan sonra da İsviçreye benzemeye devam eden bir Türkiye. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||