Home page
Haber Menüsü


 
New York’un en lezzetli Türkleri..!
 

 
Ahmet Yeşiltepe/New York
NTV-MSNBC
 
16 Aralık —  Bayramlar konusunda pek konvansiyonel şeyler hatırlamıyorum! Yani o klasik bayram ziyaretleri, küskünlerin barışması, bayram günü giyilmesi için alınan fiyakalı giysiler, mezarlıkların ziyaret edilmesi gibi...Ya da bunlardan daha fazla beni ilgilendiren bir şey var. Arkadaşlarımın çoğu büyükbabasının bir keresinde kendisine verdiği okkalı harçlığı bile kuruşu kuruşuna hatırlıyor. Ben ise bayram sabahları belleğimi fazla zorlamadan tek bir şeye odaklanıyorum , mutfaktan usul usul burnuma süzülecek o güzel yemek kokularına.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 


       Bayram bana her zaman “en güzel üç öğünü” hatırlatır. Gerçi Türk mutfağının zenginliğine bakarak “o güzel üç öğünü” yılın her günü (ekonomik kriz günleri dışında…!) masanızda bulabileceğinize garanti veririm , lakin bayram yemekleri başkadır.
       Burada, ülkemden çok uzaklarda ve yalnız uyandığım bu kim bilir kaçıncı bayram sabahında mutfaktan yine “o güzel kokular” gelmeyecek. Neyse, daha fazla sürdürüp içinizi daraltmaya niyetim yok. Çünkü en az Türkiye’deki gibi nefis yemekleri arsızca yeme şansını bana veren onlarca Türk lokantası var etrafımda, çünkü burası New York…
       Bir konuda “benmerkeziyetçi” davranma ısrarımdan en ufak bir taviz koparıldığı görülmemiştir; “Bizim mutfağımız dünyanın en lezzetli ve çeşit açışından en zengin mönüsünü sunar”. Hamburger kültürünün mimarlarına bunu anlatmak biraz zamanımızı aldı fakat hayli yol katetmiş durumdayız. Sadece New York’ta değil “gerçek Amerika”nın göbeğinde yaşayanlar da bize hak verir oldular, “Türk mutfağı lezzetlidir, zengindir”. Alaska Fairbanks’ten Florida Palm Beach’e, San Fransisco’dan New Jersey Highland Park’a kadar pıtrak gibi biten Türk lokantaları müşteri bulmakta hiç güçlük çekmiyorlar.Yunan dostlarımızla baklava, börek ve dolma üzerine yaptığımız kıyasıya yarıştan henüz zaferle çıktığımız söylenemez! Ve elbette bu yarış daha uzun yıllar süreceğe benzer fakat New York’ta halis muhlis dönerimize “gyro” diyen dillerin çark ettiğini gururla teşhis etmiş bulunmaktayım…!
       Tabii bu başarıda Houston caddesinin birinci caddeyle kesiştiği noktada aslanlar gibi çarpışan Bereket Lokantası’nın önemli payı var. Özetle, bayram sabahı kalkıp göğsümü gere gere Amerikalı arkadaslarımı da koluma takıp dünyanın en lezzetli yemeklerini yemeye gidecegim.Ve mutfaktan usul usul burnuma süzülen o güzel kokuların keyfini çıkaracağım.
       
ZAGAT’A GÖRE 9 TÜRK LOKANTASI
       Dedik ya burası New York. İngilizce her ne kadar resmi dil olsa da en az 130 dilin konuşulduğu tahmin edilen bu kentte istediğiniz ülkenin istediğiniz yemeğini bulmak içten değildir. Bir rivayete göre sadece Manhattan’da her gece dışarıda yemek yemeye kalkışsanız tüm lokantaları ancak 20 yılda bitirebilirsiniz.
       Japon suşi ustalarından Burmalı çekirge kebapçılarına, Arjantinli biftek erbabından Katalan hamur üstadlarına kadar her nevi asçı kategorisinden bir beyaz kukuletalıya ulaşmak en fazla 5 dakikanızı alır, yeter ki elinizde bir Zagat kitapçığı olsun.
       Artık gurmelerin tekelinden çıkıp her sıradan ‘New Yorker’ın günlük yaşamına giren bu başucu kitabı 2002 yılı baskısında 9 Türk lokantasına yer vermiş. Benim bildiğim, New York kentinde 40’ı aşkın Türk lokantası var, ancak bunlar arasında değerlendirmeye uygun bulunanların sayısı bu kadar. Gerçi önceki yıllara baktığımızda ulaşılan 9 rakamını diğer etnik lokantalara göre “başarılı” kabul edilebiliriz.
       Yarın öbürgün yolunuz New York’a düşerse bir Türk lokantasında yemek yemeyi tercih edeceğinizi sanmıyorum. Uzun süreli kalışlarda bizim gibi özlem giderme ihtiyacınız olmaz ya da bir Amerikalı arkadaşınıza Türk mutfağını tanıtmak gibi bir misyon üstlenmezseniz. Yapacağınız iş diğer tercihleriniz için yine Zagat’a gözatmaktır. Ancak aksi durumda (ya da Türk lokantasında çalışmak istiyorsanız !) gideceğiniz bu 9 mekandan bence en ilginç olanı Bereket’tir.
       New York’un underground kültürünün her daim yeni filizler verdiği East Houston’da, birinci caddenin başladığı noktada müthiş bir sürreal görüntü sunar Bereket. Her türlü arabesk ve Türk pop müziğinin eşliğinde yine her türlü kebap ve döner çeşidiyle 24 saat hizmet verir. Elinde gitarı, kolunda döğmesi, burnunda küpesiyle dönerini afiyetle yiyen Downtown tayfası geçtiğimiz yıl Bereket’i Zagat’ta yılın en iyi “etnik fastfood lokantası” yaptı. Taksim Meydanı’ndaki dönercilere taş çıkartacak dekoruyla günün her saatinde tıklım tıklım olan Bereket’in girişine mutlaka bir “Nazar Değmesin” levhasıyla, nazar boncuğu asılmalı.
       Manhattan’ın doğu yakasında 62’nci sokakla birinci caddede bu yıl açılan Dalga Restorant ise Zagat’a göre en iyilerden. Türk mutfağının deniz mahsulleri bölümünde bir yıldız. Ancak fiyatlarda en az Akdeniz kadar tuzlu.
       İkinci caddeyle 73’üncü sokakta bulunan Üsküdar “gerçek” Türk yemekleri için harika bir mekan. Zagat’a göre yemekler “çok lezzetli”. Türk gazetecilerinin de uğrak yeri olan Üsküdar küçücük ve sevimli görünümüyle tam bir “cozy” mekan. Lakin Zagat, Üsküdar’ın “dünyanın en küçük tuvaleti”ne sahip olduğunu belirtmeden edememiş. Doğu yakasının sakinlerinden Bette Midler’a burada rastlama şansınız epey yüksek. Tabii tuvaleti kastetmedim…Sahibi ve aşçısı Nurettin en iyi müşterisinin Çin Büyükelçisi olduğunu iddia ediyor, nedense…?
       Times Meydanı’nın seçkin restoranlarından Derviş New York’un en beğenilen Türklerinden biri. Burada da Kemal Derviş’i kastetmiyorum...Eski Fenerbahçeli futbolcu Salim’in işlettiği bu lokanta Zagat’a gore “iyi servis ve makul fiyat” parolasıyla beğeni topluyor. Bana soracak olursanız Hünkar Beğendi, İçli Köfte ve kendi spesiyali Pastırmalı Karides başlıbaşına sanat eseri. Bir de uydu anteniyle izlenen Türk Futbol Ligi maçları tam anlamıyla “bonus”. Derviş, maç günleri İnönü Stadyumu, Ali Sami Yen ya da Şükrü Saraçoğlu’na dönüşüyor, meraklılarına duyurulur…7’nci caddeyle 47’nci sokak arasında.
       Ve Doğu Yakası’nın Sultan’ı…Sultan Restorant “hoşgeldin”e tahin pekmezle başlıyor. Amerikalının damak tadına uygun biçimde yeniden düzenlenmiş Türk yemekleri yabancı arkadaşlarınızın hoşuna gidebilir. Ancak sizin için de “doyumluk” güney yemekleri ve özellikle siş kebap bir kenarda hazır bulunduruluyor. Rakı da cabası…Sahibi ve aşçısı Süleyman’ı her iki haftada bir NBC ya da FOX TV’de “acılı Adana” benzeri yemek tarifleri verirken görmek mümkün. Sultan 2’nci caddeyle 74’üncü sokakta kırmızı kepenkleriyle arz-ı endam ediyor.
       Batı yakasında iki önemli Türk lokantası var; Pasha ve Turkuaz. 71’inci sokakla Columbus caddesi arasında bulunan Pasha, Zagat’a göre, Lincoln Center’a yakınlığıyla damak tadına düşkün olan sanatseverler için ilginç bir alternatif oluşturuyor. Yemekler fevkinde, ortam sessiz, garsonlar fesli.
       Turkuaz ise Pasha’dan geri kalmayıp oryantalizmin okunu çıkarmış, geriye yay kalmış…Turkuaz devasa bir Osmanlı otağı görünümünde. Tabii bu haliyle epey bir ilgi çekiyor. Bir zamanlar Avrupa’nın ne tarz Türk filmi izlemek istediği tartışma konusu olunca üniversitedeki film kuramcısı hocalarımdan biri , “Bunlar bizden film değil, kilim istiyorlar” demişti. Turkuaz kilim işini başarıyla gerçekleştirmiş. Bu nedenle Yukarı Batı yakasının sanatçı tayfası ve Columbia Üniversitesi’nin oryantalist hocaları Turkuaz’ın gediklisi olmuşlar. Zagat’a göre yemekler mükemmel…Hafta sonu göbek dansı var. Yoğun oryantalist akını nedeniyle haftasonları gitmeden önce mutlaka rezervasyonunuzu yaptırın…!
       Ve New York’un en eski Türklerinden Turkish Kitchen. 27’inci sokakla 3’üncu caddede bulunan Turkish Kitchen yemek konusunda haklı bir üne sahip. Zagat’a göre bu kentin en iyi, en taze baklavası burada. Mezeler, ara sıcaklar ve elbette ana mönü tam notu hakediyor. Türk mutfağını en iyi temsil edenlerden.
        Zagat’da yer alan 9’uncu Türk restoranı ise Queens Rego Park’ta Queens Bulvari’yla 63’üncü cadde arasında bulunan Kazan Restoran. Fiyatlar Manhattan’a oranla epey ucuz. Yemeklere ise “çok iyi” notu düşülmüş. Burada da haftasonları göbek dansı var. Türk lokantası ya, olmazsa olmaz kabilinden…
       Böylece sizleri yolunuz düşer, özlem duyar, bir arkadaşınızı götürmek isterseniz düşüncesinden yola çıkarak New York’taki en “in” Türk lokantaları hakkında bilgilendirmiş olduk. Bu arada hatırlatalım, Zagat’ın değerlendirmesine girmek öyle pek hayırlı bir iş degil. Zagat bazı yorumlarıyla birçok lokantanın kapısına kilit vurulmasına yol açmış. Ancak az sayıda da olsa kimilerini ihya etmiş. Bu, Zagat’ın değerlendirmelerini yaparken uyguladığı özeni gösteriyor. Kısacası kitapçıkta yer alan 9 Türk lokantasının özellikle yemek ve servis notları ortalamanın hayli üzerinde.
       Mutfağımızın güzelliklerini, zenginliğini bu çağdaş Babil Kulesi’nde tanıtan daha nice lokantanın açılması ve ayakta kalabilmesi dileğiyle…
       İnanın ki bayramlardan aklımda kalan en tatlı hatıralar mutfağımızdan süzülen o güzel yemek kokuları. Nasıl derdik, hatırladım, “Şimdi barbunya pilaki olsa da yesek…!”
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları