Home page

Haber Menüsü


 
Nou Camp’tan daha öteye bakabilmek
 
Bu skor tarihe 2-2 olarak geçecek, en fazla 1 sene sonra “kaç kişi kaldık da yine de yenilmedik” gibi detaylar unutulacak. Ve bu beraberlik guruptaki ilk iki’nin gidişatındaki dengeleri yeniden sıfırladı sanki.
 
Tayfun Öneş
NTV-MSNBC
 
6 Aralık—  Ertesi gün hakkında ahkam keseceğin bir maçı televizyondan seyretmenin iyi tarafı da var, kötü tarafı da. İyi tarafı şu: Bir bakıyorsun bir ara uğruna yazı bile yazdığın Abdürrahim Albayrak tarzı coşkuyu, hoplamayı, tepinmeyi kendin yaşamaktasın ve neyse ki etrafta yabancı yok diye seviniyorsun. Hanım, çocuklar ya da konuk ettiğin “maçı birlikte seyredelim abi!”ciler mecburen (!) yanından uzaklaşınca, koltuğu kanepeyi döver oluyorsun dakikalar ilerlerken.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Kötü tarafı ise olaya, takımların sahaya yayılışlarına topyekün ya da tepeden bakamıyorsun. Onu bırak, sen ekranda “Ehh! Be Emre öyle de girilir mi? Hem de taç çizgisinin dışında” diyorsun; Başkaca gördüğün bir şey yokken; Capone’un o pozisyonda kırmızı kartla oyundan atıldığını söylüyor birileri.
       Yine de tarihi bir skordu dün akşam elde edilen ve birkaç söz etmek gerek. Olayların heycanına kapılıp, Kluivert’ı, Saviola’yı hele hele Rivaldo’yu nasıl tutacak bizim çocuklar diye oturursanız televizyonun karşısına ya da mübarek Ramazan günü’nden de güç alıp dualar ederek eğriti oturursanız koltuğa, rakibin her güzel hareketinde “fark yemesek bari” der, gerilirsiniz. Yok, olaya biraz başka açılardan, ötesinden berisinden bakabilirseniz , en azından: Bugün bütün gazeteler, “Galatasaray puan, 3 puan peşinde” diye yazıyordu; Nerden nereye geldik?” der, gururlu bir keyifle izlemeye koyulursunuz maçı.
       Hepten kısır bir taraftar, futbolsever değil de sadece ve sadece taraftarsanız “Fener burada 1-0 yenildi, biz daha fazla yersek, dillerinden kurtulamayız” gibilerinden güdük polemiklerin esiri olursunuz. (ama bu Avrupa’da da böyle! Örneğin Roma, Şampiyonlar Ligi’nde oynarken Laziolular maça gelip, Roma aleyhinde avaz avaz tezahurat yapıyorlar” diyenlerdenseniz. Türkiye de İtalyanlar’ın yaşadığı boyutta ve çoklukta futbol başarısına ve uluslararası zaferlere doyuncaya kadar konuşmayalım sizinle, lütfen!) Yani, o kadar kör bir fanatikseniz, “bugün git, yarın gel” edebiyatı da benden size.
       
       Bunları neden yazıyorum biliyor musunuz? Ben Galatasaray, Nou Camp’ta fark yese o kadar takmam da futbolcularımızın sahada yaptıkları gülünç, acemi ve ruhsal dengesizlik içeriyormuş gibi sırıtan hareketlerine daha fazla kafayı takıyorum da ondan. Ve kusura bakmayın ama o hareketlerin sorumluluğunu sadece futbolculara yıkmayıp, yukarıda saydığım garip bakış açılarının çoğunlukta olduğu toplum psikolojimize de yüklüyorum biraz.
       Maç sonrasında bazı oyuncularımızın “hakemin bir Barcelona forması giymediği kaldı” demelerini maçın henüz soğumamış atmosferine bağlarım ama uzaktan atıp, ertesi gün gazetelerde “hakem taraflı yönetim gösterdi, aleyhimize ağır kararlar verdi” diyenlere daha çok kızarım. Ben hakemin bir tek, bir ara orta sahada gözlerinin önünde cereyan eden bir pozisyonda Perez’i attırmak için numara yapıp, kendini yere atan Barcelona’lıya “hakemi aldatma”dan dolayı sarı kart göstermeyişine kızdım, o kadar.
       Capone’un pozisyonunda ise faulü görene kadar geçen sürede olay neredeyse soğumuştu sanki. Ama orada da Capone’a “kardeşim zaten oyunun duracağı belli olmuş bir pozisyonda öyle girmeye gerek var mıydı? Hadi girdin, bunu Rivaldo’ya yapman şart mıydı? -Yıldız futbolcuyu kollamak gerek- diye dürtülürse hakem” diye kızarım. Orada kartın rengini sarıdan kırmızıya döndüren kişi hakem değil “most valuable player” Rivaldo idi.
       
       Ümit’in gördüğü kartı ve Hakan’ın her ikisi de hakeme tepkiden gördüğü kartları falan düşündükçe UEFA Şampiyonu olmanın, beraberinde başka özellikleri de getirmiş, belli bir olgunluğu kazandırmış olması gerekmiyor mu? diye soruyor, hatta isyan ediyorum. Hafta içinde gazeteler Bülent Korkmaz için, Cüneyt Tanman’ın en fazla forma giyen GS’li olma rekorunu egale etmesini yazdılar. Keşke Tanman’a kıyasla yarısı kadar sayıda forma giyseydi de onun 10’da 1’i kadar efendi ve sakin olabilseydi Bülent Kaptan. En basitinden “kaptan” gibi olabilseydi yani.
       
       Bu skor tarihe 2-2 olarak geçecek, en fazla 1 sene sonra “kaç kişi kaldık da yine de yenilmedik” gibi detaylar unutulacak. Ve bu beraberlik guruptaki ilk iki’nin gidişatındaki dengeleri yeniden sıfırladı sanki. Bence skor açısından önemli olan bunlar. Hakeme kızacağımıza, Hasan Şaş’a (son yarım saati tam da ona göre bir maç olan bu maçta yok olmayı becerdiği için Hasan Şaş’a) kızsak ya!
       Dünyanın gözü önünde hocasına fırça atma cesaretini bulabilen Hakan Ünsal Efendi’ye ve “neden böyle yapabiliyor” sorularına kafa yormadığımız için biraz da kendimize kızsak ya. Biraz kafa yorsanız, Fatih Terim’in hoca’lığına İtalya’da takılan çelmenin altında bile bu gibi bize has sorunlar yattığını görürsünüz ama konuyu dağıtmaya gerek yok.
       
       Son söz de “Bir daha Barcelona’yı böyle yakalayabilir miyiz?” edebiyatı yapıp, her büyük rakip karşısında alınan beraberliklerde aynı yakıştırmayı aklına getirenler için: Futbol bir yönüyle tenise çok benzer. Sizin oyununuzun kalitesini çoğu zaman rakibin oyunu belirler. Dün Barcelona’nın karşısına GS’nin yerine, uzun paslarla geniş alanda oynamaya alışık bir İngiliz takımını koyun ve hayal edin bakalım; Barcelona, sizden “kötü günündeydi” damgasını yine de yer miydi?
       Nou Camp’ın muhteşem atmosferinde sahne alan esas aktörler Rivaldo, Cocu, Overmars’lar olabilir, oyunun senaryosu GS’nin elinden geçti, texti didiklendi, durdu sanki. Bunu göz ardı ederseniz GS’nin “başarılı” sonuçlarına kılıf takma hastalığınız nüksetti demektir.
       Evet, biraz da mahalle maçı havasında, amatör ruh deliliğinde oynayarak bozduk oyunlarını. Hani tarif yerindeyse aynı sahnede çok sesli çalgılar eşliğinde vals yapmaya çıkan birilerinin arasına dalıp, davullu zurnalı folklor oynamaya çalışır gibiydi bizim çocuklar. Ve sonunda ne vals oldu, ne folklor ama gurup liderinden 1 puan alıp, onu 2 puandan ettik işte!
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları