Home page

Haber Menüsü


 
İyi ki Bursaspor’la aynı gruba düşülmedi!
 
Bence bu skor ve yenilgi tam zamanında geldi. Aslında son PSV maçı hariç, ŞL’ndeki maçlarında da 2 yıl önceki havasından uzak oynayan Galatasaray’ı boş bulununca nelerin beklediğini görmek açısından iyi oldu.
 
Tayfun Öneş
NTV-MSNBC
 
5 Kasım—  Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde ikinci turda karşılacağı rakipler geçtiğimiz Cuma günü belli oldu. Türkiye’deki futbolseverler “Of anam off ! Bu sefer Cimbom’un işi zor” söylemleriyle birkaç saat geçirmişlerdi ki, Bursa’daki rakibi Cimbom’un üzerine Barcelona, Roma ve Liverpool’un toplamından beter geldi sanki. Chelsea maçından bu yana ne içeride, ne dışarıda 5 gol birden yememişti Cimbom.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Herkes bu skoru yeterince yorumladı. Galatasaray’ın şimdiye kadar Avrupa maçları ertesinde gazetelerde çıkan maç yorumlarını görmek bile istemeyen gözler dahi bu Cumartesi sabahı Bursa maçı yorumu için çaylarını, sigaralarını tellendirip çevirdiler spor sayfalarını. Onca yazılan, çizilenden sonra bana laf düşmez elbet. Ben Galatasaray’ın ŞL’de bundan sonra karşılacağı rakiplerine ait bilgileri (Champions League Dergisi’nin son sayısından derleyerek) sizlere aktarmaya çalışmak isityorum.
       Yine de ille de “ne taraf” olduğumu merak eden bazı okuyucularımın “Galatasaray’ın hezimete uğradığı bir maçı yorumlamak işinize gelmedi di mi?” der gibi olduklarını görür gibiyim. Sırf onlar için birkaç cümlelik yorum da benden o zaman : Hem de “PSV maçından 68 saat sonra oynadılar” gibi geç kalınmış bir bahane ya da itiraza sığınmadan. Bence bu skor ve yenilgi tam zamanında geldi. Aslında son PSV maçı hariç, ŞL’ndeki maçlarında da 2 yıl önceki havasından uzak oynayan Galatasaray’ı boş bulununca nelerin beklediğini görmek açısından iyi oldu.
       Kimileri “yine de Bursa’dan 5 yenir mi?” diye düşünebilirler ama ben dünyanın gözleri önünde oynanan bir maçta bir İtalyan ya da İngiliz (özellikle İspanyol demiyorum ki derdimin başkalarına laf sokuşturmak olmadığı anlaşılsın) takımından yenilecek 3-4 gollük farka, Bursa’dan gelen 5-0’lık farkı tercih edenlerdenim. Malum, hem “dışarıya karşı onurumuz” durumları, hem de ligimizin heyecanı bakımından...
       Fakat maç sonrası “Bugün rakip Real Madrid de olsa farketmezdi” diyen Nejat Bijediç Hocama orada olsaydım ve elime mikrofon verselerdi, doğrusu şu soruyu sormak isterdim : Hocam, bugün Yozgat’a ya da Siirt’e 5 atmış olsaydınız, yine de bu yorumu yapar mıydınız? (Neyse, tebrikler... Lamı, cimi yok. Bugün harikaydınız.)
       
       Geçelim rakiplere :
       
       Barcelona :
       
İlk turda Fenerbahçemiz ile aynı gurupta olduğundan bu dünya markasıyla biraz daha yakından ilgilenmiştik zaten. Yine de hatırlatalım. Bütün guruplar içinde en fazla puan toplayan takım Barcelona oldu. Deplasmanda Bayer Leverkusen’e yenilmesinin haricinde bütün maçlarını kazandı. Barcelona için İspanyol otoriteler “yeniden yapılanma” içinde olduğunu söylüyorlar.
       Temelinde de iki sebep yatıyor : Birincisi, Avrupa’nın en zengin kulüplerinden biri olmasına rağmen mazisinde sadece bir tane (1992) Avrupa Şampiyonluğu bulunması. İkincisi, son birkaç sezondur İspanya’daki sükselerinden de eser kalmamış olması. Örneğin: Yalnızca Real Madrid’e değil, son iki sezondur Deportivo’ya da geçiliyorlar. Yeniden yapılanma kendini teknik direktör seçimiyle de gösterdi.
       Carlos Rexach hem Barcelona’nın eski bir oyuncusu hem de Cruyff’un yardımcısıydı. Yine de 1945 yılından beri bir İspanyol Hoca ile hiç La Liga şampiyonluğu kazanamayan katalan takımının başına Rexach’ın getirilmesi bir takım değişimlerin ilk habercisi oldu.
       Ayrıca, Güney Amerika ağırlıklı genç oyunculara yatırım yaparak takımı gençleştirme kararı aldılar. Brezilyalı Geovanni ve Rochemback ve Fransız Christamval 20 yaş civarındaki genç isimlere örnekler. Arjantin’den gelen Saviola’yı ise bilmeyeniniz yoktur zaten. Bir de 21 yaşındaki Xavi var ama bunların hiçbirisi giden bir Ağabey’i aratmadan oynamalarına yetmiyor. O da Guardiola.
       Takımı toparlayan ve yöneten Guordiola’nın eksikliği hala hissediliyor. En zayıf yerleri defansları. Ama ileride şu dönem dünyanın en komple forveti olarak görülen Rivaldo, onun yanında da Kluivert, Luis Enrique, Overmars, Saviola ve Dani varken “defansın ne önemi var?” denebilir. Yani Galatasaray’ın topu Barcelona defansını zorlayacak kadar ileriye taşımadan önce Rivaldo ve arkadaşlarına önlem alması gerekecek.
       
       Roma:
       
Mastermind (Usta Zeka) Totti ve Batistuta ile coşan Roma’lı gladyatörler ilk tur maçlarında her türlü sonuçla tanıştılar. 2 galibiyete karşılık, 3 beraberlik aldılar bir kez de (kendi sahalarında Real Madrid’ten) mağlubiyet. Roma’nın, geçen yıl Serie A şampiyonluğunda ve bu yılki ŞL başarısında teknik direktörleri Fabio Capello’nun katkısı büyük. Capello’nun kişisel kariyerindeki başarılar, Roma’nınkilerden fazla.
       Milan’la gelen 4 İtalya şampiyonluğu, 1 ŞL şampiyonluğu, 1 Süper Kupa, Real Madrid’le 1997’de bir La Liga şampiyonluğu ve Real’in 1998, 2000 ŞL başarılarının temeline atılan imza. Bunca başarıdan sonra Avrupa futbol kulislerinde konuşulan o ki : Alex Fergusson’un Manchester United’a veda ettiği gün Capello da İngiltere’ye uçak biletini almış olacak. Dolayısıyla Galatasaray’ın Roma’yla mücadelesinde Lucescu’nun Capello’yla mücadelesi başrol oynayacak gibi. Defanslarında Samuel ve Carlos iyi ancak Aldair 36 yaşında.
       Asıl korkulu bela sağ ve sol kanatları çok iyi kullanan Cafu ile Candela. Tabii onların getirdiği toplarla harikalar yaratan Batistuta. 9 sene Floransa’da şampiyonluk özlemi çeken Bati, Roma’ya geçer geçmez şampiyonlukla tanıştı. Şimdi hedefi hem Avrupa’da ŞL şampiyonluğunu tatmak hem de Dünya Kupası 2002’de Arjantin’le şampiyon olup ondan sonra emekli olmak. Bu yüzden de çok hırslı ve formda. Francesco Totti ile birlikte Batistuta’nın Roma için akıttığı terler Galatasaray seyircisi için ecel terlerine dönüşebilir.
       
       Liverpool:
       
Onları bizim jenerasyon çok iyi biliyor. Son kez 1984’de Avrupa Şampiyonu olmuşlardı. Belki arkası da gelecekti ama ertesi yıl yaşanan Heysel faciasıyla İngiliz takımları uzunca bir süre Avrupa kupalarına katılmaktan men edilince onlar da unutulur gibi oldular. Taa ki geçen sezon UEFA şampiyonu olarak tekrar ortaya çıkana kadar.
       İlk turdaki gurup maçlarında hep benzer skorlar aldılar ama hiç yenilmediler. Portekiz’in Boavista’sıyla içeride dışarıda 1-1 berabere kaldılar, Dinamo Kiev’i de her iki maçta 1-0’la geçtiler. Dortmund’la deplasmanda golsüz bir maç, kendi sahalarında 2-0’lık galibiyet. Yaşı nispeten genç olan, dolayısıyla Liverpool’un hızlı zamanlarını bilmeyen futbolseverlere bir hatırlatma yapalım: Onlar İngiltere’nin Premier League’nde en fazla (18 kez) şampiyon olan takım. Ancak, 1990’dan bu yana şampiyon olamıyorlar, bu yüzden de (kimilerine garip gelebilir ama) UEFA şampiyonluğunun üstüne bir İngiltere şampiyonluğu onlar için ŞL şampiyonluğundan daha önemli.
       Zaten son yıllarda bu konuda tekel oluşturan Manchester United’ı en fazla yenebilen takım onlar. (Bu hafta da 3-1’le devirmeyi başardılar) Dört sene önce takımın başına geçen Fransız direktör Gerard Houlier, bu sezon İngiltere Şampiyonluğu için de söz verdi o yüzden üç günde bir maç yapmak biraz canlarını sıkıyor.
       Forvetleri Owen, İngiltere’nin en sevilen oyuncularından (hele son Almanya zaferindeki payından sonra bu sevgi iyice arttı) ve sakatlığı tamamen geçmiş durumda. Yanında Heskey ve Fowler var. Litmanen de yabana atılmayacak bir yedek. Orta sahada genç Gerard’ın tecrübesizliğini Bayern Münih’ten aldıkları ve ŞL tecrübesine sahip Hamann’la kapatmaya çalışıyorlar. İlk gurup maçlarını namağlup bitirmeleri hem güçlerini hem de geçen sezon yakaladıkları formu sürdürdüklerini gösteriyor. Galatasaray’ı Roma’dan ve Barcelona’dan daha fazla zorlayacaklar gibi...
       Rakipler böyle, ya Galatasaray?
       Söylendiğine göre kendilerine o kadar güveniyorlarmış ki son resmi maçlarında ayların yedeği Faruk’u (hem de Faruk’u !) sağbek oynatmışlar!
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları