| | | | Türkiye’nin harcamasını kontrol edemez hale geldiğini belirten Prof. Mortan, “Fabrikası olanın Mercedes’e binmemesi ayıp, karayollarının önünde istihkak bekleyen küçük müteahidin altında BMW olması mecburiyet haline geldi” dedi.
“Yaşam biçimimizin 3 bin dolarlık Türkiye’nin karşılığı olmadığı açıktır. 3 bin dolarlık karşılığı vermediğiniz zaman, bütçe, harcama ve dış ödeme açığı ortaya çıkar” diyen Prof. Dr. Mortan, şöyle devam etti:
“Bir konjonktürel açık olmaktan çıkıp, sistematik açık haline gelir ki, Türkiye belli tırmanma yılları dışında, 1994’ten bu yana bu sistematik açığı yaşıyor ve onun bedelini ödüyor. Türkiye güçlü bir ülke değil. Yani Türkiye’nin özgücü var ama bu anlamda uluslararası bir rekabet içinde, bir gücünden söz etmek mümkün değil. Türkiye krizle beraber çifte vurgun yedi. Bir krizin vurgunu, üretim ve reel sektörü hırpalaması. İkinci vurgun, bu olayın süreklilik taşımasından kaynaklanan olumsuzluktur.”
Türkiye’nin bir şekilde rekabet gücü avantajı yaşamayan, göstermeyen bir ülke konumuna getirildiğine işaret eden Mortan, “maalesef Türkiye, rekabetçi avantajını kaybetmiş, garabetler ülkesi haline doğru 4 nala koşarcasına gidiyor. Dünyada şartlar ağırlaşırken, Türkiye daha çok dalga geçti” dedi.
Teşvik politikalarının 1965-1999 dönemindeki 35 yıllık uygulamasında, rekabet gücü gözetilmediğini savunan Prof. Mortan, Türkiye’nin, işgücü maliyetinde Romanya veya Bulgaristan ile rekabet edebilecek gücü olmadığını, oysa bugünkü vergi ve sigorta maliyeti ile bir işçi yerine, iki işçi çalıştırma şansı bulunduğuna dikkati çekti. | |
