Home page

Haber Menüsü


 
Parayı veren düdüğü çalar...
 
Spiker ve etrafındakiler ve biz, ekran başındakiler seninle birlikte gülsek neyse de, sana gülüyoruz be Abdurrahim Abicim.
 
Tayfun Öneş
NTV-MSNBC
 
3 Ekim—  Bu yazıyı Abdurrahim Abim de okur varsayıyorum. İlk başlarda sevimli bile geliyordun, hatta “uzun süredir ilk kez GS kulübünde de ‘snob’luktan nasibini almamış bir yöneticiyi medya karşısında görebileceğiz” diyordum.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Gaziosmanpaşa’dan seni iyi tanıyan dostlarla konuştum; “Has-ta Galatasaraylıdır... Öyle ki: Mesela bir futbolcu mu alınacak? Pazarlık yapılırken iş geldi ve birkaç yüz bin dolarda mı tıkandı kaldı? Eminiz, o atlar uçağa, çanta dolusu parayı götürür, işi bitirir” dediler. Yıllarca deplasmanlara bedavadan otobüs kaldırdığın bile olmuş. Gönülden ve cepten Galatasaraylı’ymışsın yani.
       Ehh ! Bir kulüp yönetimi için senden iyi nefer mi olur? Hele bu zamanda...
       Biraz daha sordum, soruşturdum. “Kaç senedir yönetimde yer alıyor?” diye. “Bizim bildiğimiz kadarıyla yıllardır yöneticilik yapmayı çok isterdi ama tahsili ve kültürü uymuyor diye alınmazdı” dediler.
       
       Şimdiye kadar, “kulüp yöneticisi”nde tahsil aranmalı mı diye düşünmemiştim bile. Bu güzel ülkede 2 cümlelik meclis yeminini kağıttan okuyamayan insanlardan milletvekili ve hatta bakan oluyorsa, Abdurrahim Abimden de Futbol Şubesi sorumlusu olur elbet. Hem Üniversite bitirip, birkaç lisanla ve en janti tavırlarla başkan olanların kulüplerine sağladıkları faydaları da, zararları da az çok görmüş bir milletin evladıyım, çok şükür!
       Dahası, bir dolu insani (mesela alçakgönüllülük) sebeplerden dolayı da, maç sonrası sorulan sorulara ellerini cebinden çıkarmadan ve “Ehh! Madem sordunuz, hadi cevaplayayım” edasıyla konuşarak ama içten içe “siz bakmayın benim havalı tavrıma” der gibi, kendine has o meşhur ekran cümlesiyle “haftaya yine burdayız, bekleriz efemm” diyecek gibi olanlara seni tercih bile ederim hani. İlle de tercih yapmam gerekirse tabii.
       
       Maç sonrası sahaya atlayıp furbolcu kucaklamanda ayrı bir “gönülden Galatasaraylılık” havası var; ona da sözüm yok. Fakaat ! Şiferli-mifreli, ne de olsa milyonlarca insan bir yolunu bulmuş, oturmuş naklen maç seyrediyoruz. Sen her atakta sağındaki solundakini yumruklar, önündekilerin üzerine çullanırsan, işin rengi değişmiş, kantarın topuzu kaçmış olmuyor mu a benim sevgili Abdurrahim Abim?
       Yönetici misin; yoksa amigo mu?(Hoş! Böylesine heyecanlı amigo da gördüğümüz yok ya yıllardır.) Sen iyi niyetli olabilirsin ama kameralara çekildiğini farkedince bu işi bir şova dönüştürmen de neyin nesi?
       Biz rahmetli Kemal Sunal’ın o ölümsüz tiplemesini unutmuş da değiliz ki, sen hatırlatasın! Kameralar seni göstermeyi, oldukça çekişmeli geçen bir maçın enstantanelerini göstermeye yeğliyor olabilir ve maçı anlatan spiker senin görüntülerin sırasında gülmekten neredeyse cümle kuramaz olabilir.
       Spiker ve etrafındakiler ve biz, ekran başındakiler seninle birlikte gülsek neyse de, sana gülüyoruz be Abdurrahim Abicim. Ezeli rakiplerine verdiğin malzemeden geçtik, bizzat Galatasaraylılar maçtan sonra seni konuşur, sana güler oldular.
       Dudak bükmeye bile başladılar çoktan. Arif o golü attıktan sonra kameraya koşup ağzıyla hamm! yaptı, kapattı. İlk kez bu şekilde sevindi. “Abdurrahim Abimizi çekmeyin lütfen!” demek istememiştir inşallah!
       
       Daha ligin başındayız, bu maratonda ve Avrupa’da ne heyecanlar yaşayacaksın kimbilir?
       Yani, kimbilir daha ne kadar çok hop oturup, hop kalkacağız hep birlikte ama “Yönetici” yani yönetiyor olması gereken biri Mektebi Sultani’nin “Avrupa’ya açılan kapı”sından fırlayıverip, en “alaturka” türden taklalarını oralarda da atacaksa vay! halimize Abdurrahim Abi.
       Hiç düşündün mü: Purolu başkanlar(ın) şimdiye kadar maçları tribünde hep Futbol Şubesi Sorumlularıyla yan yana izlerlerken neden bu sezon senin başkanın tribünde senden uzak yerlere oturup, seyreder oldu maçları? Senin o hallerini gördükçe, sakın “şu maç bir bitse” ya da “asıl şu borçlar bir bitse” diye düşünüyor olmasın(lar)?
       Abdurrahim Abi, bu aralar bir gün karşılaşırsak o en kalender tavrınla bana: “Parayı veren düdüğü çalar aslanım” diyebilirsin ki, bu düzende hakkındır. Benim demek istediğim: Düdüğünden çıkan ses çok tırmalıyor abi.
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları