Home page

Haber Menüsü


 
Adam adama derbi
 
Aslında bu derbi yine Fener için ilaç olacak bir zamana denk gelmişti... Bir Galatasaray galibiyeti herşeyi örtbas edecekti ama bu kez öyle olmadı.
 
Tayfun Öneş
NTV-MSNBC
 
24 Eylül—  Bir derbinin daha saha dışı özellikleri, saha içi güzelliklerini bastıracak mıydı acaba? Bu merak içinde Ali Sami Yen’den içeri girdim. Skorbordun dev ekranında ağlayan sarı lacivert suratlar ve onlara bakarak gülen, hoparlörlerden duyulan “Sen Ağlama...” şarkısına eşlik ederek, abartılı tel örgüler arkasındaki Fenerbahçelileri “ti”ye alan Galatasaraylıların arasında yerimi alıp, maçın başlama saatini beklemeye koyuldum. Görünüşte “hin” hatta biraz da “hain” bir düşünceydi ve stadın büyük çoğunluğunu kaplayan sarı kırmızılılar çok eğleniyorlardı. Bu hınzır espriyi izlerken iki şey geçti aklımdan.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
       Birincisi, bu görüntülerle amaç edinilen “karşı tarafı rahatsız etme” tavrı, belki geçen sezonun sonlarında Kadıköy’e konuk(!) olan Galatasaraylı taraftarların maruz kaldığı çirkin şeyler kadar sevimsiz değildi ama Galatasaray Yönetimi de kendi taraftarına; yani günlerdir Kadıköy’deki derbinin intikamını(!) almasından korkulan taraftara bir yerde “sizin bir şey yapmanıza gerek yok, o işi biz hallederiz, hem de teknolojiyi kullanarak” demiş olmuyor muydu?
       
       İkincisi ise : Yine skorbordda gözüme çarpan (aslında hiç unutamadığım) görüntüler yüzünden takıldı aklıma; dev ekran Yeşilköy havaalanında oyuncularına saldıran Fener taraftarını ve Dereağzı’nda Rüştü’nün kendi arabasında tekme tokat dövülüşünü gösteriyordu. Bu görüntülere Fenerbahçeli taraftarlar kızmalı mıydı; yoksa utanmalı mıydı? Belki de bu görüntülerin sarı lacivertli fanatikler üzerinde nihayet çok farklı bir etkisi olacaktı ve ilk kez yaptıklarından dolayı adam akıllı pişman olabilecekler, bir daha böyle abuk ve üzücü şeylere kalkışmayacaklardı. Asıl bu açıdan bakınca, GS’li yöneticilere “aklınızla bin yaşayın” diyesim geldi.
       
İLK YARIDA TOP ORTA SAHADAKİ CURCUNAYA TAKILDI KALDI...
       
Geçelim maça : Adam gibi bir derbi izleyecek miyiz diye düşünürken hemen gördük ki izleyeceğimiz maç tam “adam adama bir derbi” olacaktı. Bir tarafta iddiasız ve oyuncu değişikliklerini bile kimi zaman seyircinin isteği üzerine veya mecburiyetten yapan Lucescu diğer tarafta iddialı ve bırakın seyirciyi, bilirkişi(!) eleştirilerini bile kulak arkası ediveren Denizli. Barcelona maçından sonra medyadaki çoğunluk Denizli’yi “adam adama” taktiğinden dolayı eleştireceğine “hocam taktiğin mükemmel, aynen devam et!” deseydi, Denizli yine takımı “adam adama” ile sahaya sürer miydi? Orasını Allah bilir?
       Denizli’nin bu taktiğine karşılık Galatasarayın hocası ne yapmıştı? Kalabalık bir defans ve defans önü dizilişi, ileride de bir tek (Sergen beselemeli) Ümit Karan. Lucescu’nun tek “adam adama” tercihi vardı; o da ne zaman ne yapacağı belli olmayan Yusuf’u Bülent Akın’la kilitlemek. İlk 45 dakika dolarken Rüştü ile Ümit Karan adeta tribünlerin havasına uyup, yok yere biribirileriyle didişiyorlardı ki o pozisyon da olmasa top orta sahadaki curcunayı terkedip kaleye yönelmeyecek gibiydi.
       
       İlk yarı bittiğinde işler Hoca’ların istediği gibi gidiyordu. Ali Sami Yen cehenneminden çıkartılacak bir beraberlik kötü müydü? Ya da en iyi zamanında bile Fener’den gol yemiş Galatasaray için Capone-Mondragon anlaşmazlığı dışında kalesinde hiç tehlike yaşamamış olmanın neresi kötüydü? Seyirci bununla yetinir miydi? Devre arasında bir Galatsaraylı üzgündü ve yanındakine dert yanıyordu.
       - Kötüyüz abi, böyle giderse yine yenileceğiz!
       Yanındaki cevap verdi :
       - Oğlum, şimdiye kadar Fener derbilerinde biz iyi oynuyorduk da ne oluyordu? Bırak bu sefer de biz kötü olalım! Göreceksin bu sefer yeneceğiz.
       U-A! Küçük Dev Adam Suat...
       Kaptan Bülent “İnsanın kötü gitmesin işi, muhallebi yerken kırılır dişi” hesabı, düz yolda lastiği patlayan kamyon şoförü gibi ağlamaklı olup, sedye ile dışarı alındı. Yerine yedekler arasında yanlış duyum alan Vedat hazırlanır gibi olunca, Galatasaraylı taraftarın yüzü o an Bülent Korkmaz’dan daha ağlamaklı oldu. Meğer çağrılan yedek, allahtan, U-A! Küçük Dev Adam, Suat’mış. Oyuna bir girdi, pir girdi... Yalnız müdafa değil, hücumu da öğretti sahadakilere. Güzel bir orta yaptı, Aptullah bile hayran hayran(!) seyretti. Perez indirdi, Bülent Akın vurdu. Futbolun “garip oyun” olduğu bir kez daha kanıtlandı. Haftalardır taraftarın en “tu kaka” oyuncusu Bülent Akın, ilk resmi golünü Fener’e atıyordu. Kimbilir, bu gol ona kaç hafta daha “yuh!”lanmadan oynama fırsatı verecekti?
       
       Golden sonra sahadaki oyuna bakılınca bu kez bir Fener klasiği olmayacağı açıkça gözüküyordu. Fakat yine bir “Arif klasiği”yle yüz yüzeydik. Rüştü ile karşı karşıya kaldığında yine golden daha çok bildiği ve becerdiği yolu seçiyordu : Penaltı.
       Ben, hem canlı hem de TV’den defalarca seyrettim, “fifty-fifty”de kaldım durdum, karar veremedim. Metin Tokat’ın bile suçu yok, günahı Arif’in boynuna.
       40 derece ateşine rağmen kendisine bel bağlanan Revivo’nun maçın sonlarında çektiği ve direkte patlayan nefis şutuna rağmen 2-0’lık sonuç değişmedi.
       
BU KEZ GS DERBİSİ FB’YE İLAÇ OLAMADI...
       Aslında bu derbi yine Fener için ilaç olacak bir zamana denk gelmişti. İstanbulspor ve Barcelona yenilgileri, normalde 2-4, 2-5 bitmesi gereken, kötü oyunlu o Yozgat galibiyetinden sonra ve Denizli’nin başı üzerinde sevimsiz rüzgarlar estirilirken gelecek bir Galatasaray galibiyeti (ki o uğurda nice sezonlar bile heba olmuştu) herşeyi örtbas edecekti ama bu kez öyle olmadı. ŞL’de ilk haftasını boş geçmiş ve 10 gündür İstanbul dışına çıkmamış Fener, Lazio ile başlayan bol deplasmanlı bir serüvenin tam ortasındaki Galatasaray’a boyun eğmek zorunda kalıyordu. Hem de dişini bile gösteremeden.
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları