Home page
Haber Menüsü


Fikret Kızılok’u kaybettik
 
Ünlü sanatçı bir süredir tedavi gördüğü Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde dün akşam saatlerinde yaşamını yitirdi.  

 
NTV
22 Eylül—  Yorumcu ve söz yazarı Kızılok, kalp ve buna bağlı olarak karaciğer ve böbrek rahatsızlığından dolayı uzun süredir ‘kalp pili’ ile yaşıyordu. Kardiyoloji Servisi yetkilileri, bir hafta önce kalp ve böbrek yetmezliği nedeniyle hastaneye getirilen sanatçının, gece saat 24.00 sıralarında hayatını kaybettiğini belirttiler.Bodrum’daki yazlığında 7 Temmuz 2001 tarihinde kalp krizi geçiren Kızılok, İstanbul’a getirilmiş ve Alman Hastanesi’nde kalp pili değiştirilmişti.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
FİKRET KIZIOK
       1946 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Diş hekimliği Fakültesinden mezun oldu. Müzik hayatına amatör olarak başlayan sanatçı (1954), profesyonel hayata Cahit Oben Orkestrası’nda atıldı. (1964). Daha sonra kendi adına bir topluluk kurup, folk türü plaklar yapmaya başladı. (1966). Gitar ve saz çalan sanatçı o yıllarda yaptığı “Uzun İnce Bir Yoldayım” ve “Yumma Gözün Kör Gibi” adlı plaklarıyla büyük çıkış yaptı. Bir arada da “Tehlikeli Madde” adlı bir topluluk kuran sanatçı, evlenip, Kadıköy’de bir dişçi muayenehanesi açtıktan sonra müziği bıraktı.
       
  Fikret Kızılok
Solo Çalışmaları
Ay Osman - Sevgilim / Colours - Baby (1966)
Uzun İnce Bir Yoldayım / Benim Aşkım Beni Geçti (1969)
Yağmur Olsam / Yumma Gözün Kör Gibi (1970)
Söyle sazım / Güzel Ne Güzel Olmuşsun
Vurulmuşum / Emmo (1972)
Gün Ola Devran Döne / Anadolu'yum (1973)
Leylim Leylim (Kara Tren) / Gözlerinden Bellidir
Köroğlu Dağları / Tutamadım Ellerini
Bacın Önde Ben Arkada / Koyverdin Gittin Beni
Aşkın Olmadığı Yerde / İnsan mıyım Mahluk muyum Ot muyum
Haberin Var mı / Kör Pencere - Ay Battı (1975)
Anadolu'yum '75 / Darağacı
Biz Yanarız / Sen Bir Ceylan Olsan (1976)
Hey dergisi tarafından 1977’de yayınlanan “Türk Pop Müziği Sanatçıları Ansiklopedisi’nin Fikret Kızılok maddesinde yazanlar böyle. Bu alçakgönüllü (biraz da hatalı) özgeçmişi açarsak, aslında 1970’lerin ilk yarısında popüler müziğin en etkin isimlerinden birisiyle karşılaşırız. İlk yıllarında yerlere dek uzanan kaftanı, dağınık saçları, elinde bağlamasıyla türküler söyleyen, türkü tadında besteler yapan Kızılok, ilerleyen dönemde daha rock kokan düzenlemeler ve bestelerle çıkar karşımıza. 1976’da “müziği bıraktığını” açıklar. Bu açıklamaya kadar olan dönemi ise dolu dolu geçirir. İşte bu dönemin kısa bir özeti, ya da “Hikaye-i Fikret Kızılok”…
       Fikret Kızılok’un müziğe ilgisi Galatasaray Lisesi ilkokul kısmında okurken başlar. İlk enstrümanı kendisini yaş gününde armağan edilen kırmızı bir akordeondur. İlk müzik derslerini sınıf arkadaşlarından birinin klarnetçi olan babasından alır; ilk konserini de bir 23 Nisan’da Taksim Belediye Gazinosu’nda düzenlenen okul müsameresinde verir. Fikret Kızılok ve orkestrası adlı küçük grubun elemanları Kızılok’un sınıf arkadaşlarıdır ve çaldıkları halk türküleri ile alkış alırlar.
       
TİMUR SELÇUK’LA AYNI DÖNEMDE
       Ortaokul ve lise yıllarında bu konserler sürer; başka okullara da giderler. Bu yıllarda grup elemanlarıyla birlikte orkestranın adı da değişir: Fikret Kızılok ve Veliahtları, sanatçının adını okul müsamereleri dışında duyurduğu ilk grup olur. Lise yıllarında akordeonunu bırakır Kızılok ve eline gitarı alır. Bu dönemde en büyük destekçileri aynı lisenin daha alt sınıflarında okuyan ve müziğe o yıllarda başlamış Timur Selçuk ve Barış Manço’dur.
       Liseden mezun olduktan sonra Veliahtlar ile çalışmayı sürdürür Kızılok. Ailesiyle Kadıköy’de yaşar ve konserlerini de daha ziyade bu yakada verir. Aynı dönemde Kadıköy’de Cahit Oben’in kurduğu Sailors adlı grup fırtına gibi esmektedir. Kızılok ve Oben eski arkadaşlardır ve gruplarını dağıtarak yeni bir grup kurmaya ve profesyonel müzik hayatına atılmaya karar verirler. Yanlarına bas gitarcı Koray Oktay ve davulcu Erol Ulaştır’ı alırlar; böylece Cahit Oben 4 doğar. Kendilerini “daha ziyade Beatles tipi müzik yapan bir grup” olarak tanımlayan Cahit Oben 4, İlham Gencer’in işlettiği Çatı gece kulübünde programlar yapmaya başlar, bir yandan da mahalle konserlerini sürdürür. Bu arada kendi paralarıyla iki 45’lik plak doldururlar. Bunlardan ilkinde iki yabancı şarkıyı yorumlarlar: “I Wanna Be Your Man” ve “36 24 36”. İkinci plaklarında daha “kendilerine” dönerler. Plağın ilk yüzünde “Silifke’nin Yoğurdu” vardır; diğer yüzü ise bir bestedir: “Hereke”, aynı zamanda Kızılok’un plak olarak yayınlanan ilk bestesidir.
       
       
DİŞ HEKİMİ KIZILOK
       Fikret Kızılok Cahit Oben 4’le çalışmalarını sürdürürken girdiği dişçilik yüksekokulundaki eğitimini sürdürür. Bir süre sadece okuluyla ilgilenir. Müzikten kopamayacağını anladığında ilk solo plağını doldurur. Dört şarkılık bir EP’dir bu: “Ay Osman - Colours / Sevgilim-Baby”. Bu plak o yıllarda fazla ses getirmez. Bunun üzerine Kızılok okulunu bitirmeye karar verir. Yine de zaman zaman arkadaşlarının kurduğu ‘Kaygısızlar’la birlikte çalışır, Barış Manço’ya eşlik eder.
       Dişçilik Yüksekokulu’nun son sınıfında okurken mahalleden arkadaşı Arda Uskan ile bir yolculuğa çıkar; müzik hayatını tümüyle etkileyecek bir yolculuktur bu. Bu düşünceyle gitarını eline alan Kızılok stüdyoya girer ve Aşık Veysel’in “Uzun İnce Bir Yoldayım” türküsünü yeni bir düzenlemeyle kayda alır. Bunu bir 45’lik olarak yayınlar. İkinci solo 45’liğidir bu; Fikret Kızılok’un hayatında da önemli bir dönüm noktası... Arka yüzünde sözlerini kendi yazdığı bir halk şarkısı, “Benim Aşkım Beni Geçti” yer alır. O güne dek sürdürdüğü suskunluğu ve bunu bozmasının nedenini de plak kapağında şöyle açıklar: “Piyasa, öylesine Türk benliğinden uzak melodilere kucak açmıştı ki, beni dinlemeyeceklerdi bile. Bugün ise durum büyük bir hızla değişiyor. Bu öz benliğimize dönüşte ben de üzerime düşen görevi yapmaya karar verdim...”
       “Yumma Gözün Kör Gibi ! Yağmur Olsam”, Kızılok’un asıl çıkışını yaptığı plak olur. Her iki beste de Fikret Kızılok’undur. Plakta, gitar, tumba ve sazın yanında değişiklik olsun diye enstrüman olarak tahta ve taş kullanır Kızılok. Şarkılar çok beğenilir, plak çok satar ve sanatçı ilk altın plağını alır.
       
KENDİ BESTELERİ GELİYOR
       Bu başarının ardından fazla ara vermeden bir 45’lik daha yapar Kızılok. Ancak bu kez kendisine ait bir şarkıyla ortaya çıkar: “Söyle Sazım”. Plak kapağında, “Türk geleneklerine uygun 17 perdeli ‘Hüseyni’ düzende üç değişik sazın batı anlayışında ve çoksesli olarak kullanıldığı” bir şarkı olarak tanımlanır bu.
  Fikret Kızılok
Albümleri
Not Defterimden (1977)
Zaman Zaman (1983)
Yana Yana (1988)
Olmuyo Olmuyo (1990)
68'ler (1992)
Seçme Eserler - 68'ler 2 (1993)
Yadigar (1995)
Mustafa Kemal-Devrimcinin Güncesi (1998)
Gün Ola Devran Döne (1999)
Plağın arka yüzünde Kızılok’un Karacaoğlan’dan bestelediği “Güzel Ne Güzel Olmuşsun” vardır. Her iki şarkıda da kendisine Nedim Demirelli eşlik eder. Plak, listelerde de kendisini gösterir ve haftalarca 1 numarada kalmış olan Barış Manço’nun “Dağlar Dağlar”ını devirerek liste başı olur.
       1970 yılını bu iki plakla kapatır Fikret Kızılok. Bu plaklar yıl sonunda Hey dergisi tarafından düzenlenen ‘Yılın Müzik Oskarları’ anketinde görülmemiş bir başarıya imza atar: “Söyle Sazım”, Yumma Gözün Kör Gibi” ve “Güzel Ne Güzel Olmuşsun”, Barış Manço’nun “Dağlar Dağlar”ının ardından sırasıyla ikinci, üçüncü ve dördüncü olur. Fikret Kızılok da aynı ankette ‘Yılın Erkek Şarkıcısı’ seçilir.
       1970 yılının getirdiği başarıların ardından bir süre plak yapmayan sanatçı Çiğdem adlı genç bir şarkıcının “Dağlar Ağlar Ağlar Pir Sultan Deyi / Nenni, Nenni” adlı plağının düzenlemelerine imza atar. Bu arada bir Anadolu turnesine çıkar. Turne sırasında Siverek yolunda donma tehlikesi geçirir; bir kamyon şoförü tarafından kurtarılır. Bu olayın ardından bir plak yapar ve “Emmo” adlı bestesini bu kamyon şoförüne ithaf eder. Plağın arka yüzünde Ahmed Arif in şiiri üzerine bestelediği “Vurulmuşum” adlı şarkı vardır. Kızılok, 1972’de bu şarkıyla Bulgaristan’da yapılan Altın Orfe festivaline katılır.
       
LEYLİM LEYLİM
       Sanatçı, bu plağıyla şirketini de değiştirmiş ve Sayan Plak’tan Grafson’a geçmiştir. 1973’te bu şirket etiketiyle bir dizi plak yayınlar. Bu plaklarda yer alan şarkılar, Kızılok’un yazdığı “Bir Ali Var” adlı oyunun bölümleridir: “Gün Ola Devran Döne”, “Anadolu’yum”, “Leylim Leylim (Kara Tren)”, “Köroğlu Dağları”, “Tutamadım Ellerini” ve “Gözlerinden Bellidir”. Yazılan, ancak bugüne dek sahnelenmeyen bu oyunun şarkıları başka sanatçılar tarafından da seslendirilir: “Kime Sormalı”yı Dönüşüm eşliğinde Tansu, “Duyar mısın”ı ise o dönemde ününün doruğunda olan Timur Selçuk yorumlar. Bu arada “Köroğlu Dağları” şarkısının başında kullandığı gitar, Kızılok müziğinde bir yeniliktir.
       
       
USTANIN ÖLÜMÜ
       Aşık Veysel’in ölümü üzerine kendini tümüyle diş hekimliğine veren Kızılok 1975’te Tehlikeli Madde adını taşıyan yeni grubuyla uzunca bir Anadolu turnesine çıkana kadar ortalıkta gözükmez. Turnenin ardından İstanbul’da seri konserler verir. Zafer Dilek Orkestrası elemanlarından Ataman Hakman ve Sahir Kayahan, bir ara Moğollar’ın klavyeciliğini üstlenmiş olan Turhan Yükseler, daha önce amatör çalışmalar yapmış olan Siret Yurtsever ile Eser Sayıner, Tehlikeli Madde’nin elemanlarıdır. Tehlikeli Madde ile folk motiflerinin rock ile harmanlandığı şarkılar yapar. Giderek folk motiflerinin yerini daha alaturka sesler alır. “Haberin Var mı / Kör Pencere - Ay Battı”, bu dönemin en önemli plağı olarak dikkat çeker. Ahmed Arifin “Sevdan Beni” ve “İçerde” adını taşıyan iki şiirinin Kızılokça yorumudur bu şarkılar. “Kör Pencere”ye bağlı olarak plağa atınan “Ay Battı” ise, popüler müziğimizin enstrümantal şarkıları arasında özel bir yere sahiptir. Bu plaktan sonra yapılan “Anadolu’yum 75”, daha önce yayınlanan aynı adlı şarkıya bir göndermedir. Hatta plak aynı kapak içinde piyasaya sürülür. Ancak pek iyi eleştiriler almaz. Hey dergisinde yayınlanan bir yazıda şöyle denilir: “...samimi düşüncemiz, artık sanatçının stilini değiştirmesi gerektiği merkezinde.”
       Plağın arka yüzünde Mahzuni Şerif’in bir türküsünü yorumlar Kızılok: “Darağacı”. Aynı türküyü aynı günlerde Edip Akbayram ve Dostlar da plak yapmak istemektedir. Ancak, Kızılok’un daha erken davranması yüzünden bu kararlarını değiştirirler.
       
NAZIM HİKMET OLUNCA...
       Son 45’liği ise Mart 1976’da yayınlanır. Mahzuni Şerif’ten “Biz Yanarız” ve vazgeçemediği Veysel’den “Sen Bir Ceylan Olsan” adlı türküleri yorumlar sanatçı bu plağında. Plak yine eleştirilir. “Fikret Kızılok’un kendini yenileyeceği günleri bekliyoruz” gibi ifadeler kullanılır bu eleştirilerde. Kızılok, bütün bunlar üzerine ortadan kaybolur. Bir yıl sonra, 1977 ortalarında, 1971-’72 yıllarında yaptığı ancak o güne dek yayınlamadığı kimi kayıtları bir albüm olarak piyasaya sürer. “Not Defterimden” adını taşıyan bu albümde Kızılok’un deneysel çalışmaları vardır: Atonal bir altyapı üzerine Nazım Hikmet şiirini koyar ve kendi deyimiyle “şarkıcılığı değil, müzisyenliği” dener.
       Ancak dönemin ‘nazik’ siyasi ortamında bu çalışma fazla ortalarda gözükemez. Nazım Hikmet adının da etkisiyle çıktıktan kısa bir süre sonra toplatılır. Yeniden yayınlanması ise 1993’ü bulur. Bu arada Varşova’da bu albümüyle iki ödül alır. Ancak, plağın toplatılması onu etkiler ve Fikret Kızılok, müziği bıraktığını açıklar. O güne dek 13 altın plak ve çeşitli ödüller alan sanatçı, bundan sonra derin bir sessizliğe gömülür. Buna gerekçe olarak da “hazırladığı yapıtların ticari olmadığı gerekçesiyle plakevleri tarafından geri çevrilmesini” gösterir ve bir daha profesyonel olarak müzik hayatına dönmeyeceğini bildirir.
       
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları