Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 16:02 TS 18 Haz., 2000
Atilla Yeşilada
 
Yüksek ateşin hezeyanlarıyla yazılan bir yazı
 
Yavaş büyüyoruz, ve korkarım bu yabancı sermaye darlığı devam ederse, sonbaharda daha da yavaş büyüyeceğiz.
 

Atilla Yeşilada


 
9 Haziran—  Ahh, sevgili dostlarım, eğer hala gençseniz- nüfus kağıdında yazan yaşınızı kastetmiyorum, ruhunuzda esen rüzgarları kastediyorum- yazın gelişini siz de benim gibi hücrelerinizde hissediyorsunuz.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Çiçek kokuları, rüzgarda hışırdayan ağaçlar, barlardan yükselen müzik ve tabii ismini hatırlamadığınız o ocakbaşında şalgamlı-kebaplı geceden sonra gelen gıda zehirlenmesi. Batı’da sistemlerini temizlemek, beyin hücrelerini açmak için bir hafta sıcak su kürüne gidenler var.
       Biz, tabii, gariban bir millet olarak öyle kürlere filan gidemiyoruz. Ama, gıda zehirlenmesi de aynı işlevi görüyor. İbrahim Tatlıses, Orhan Gencebay ve Emrah gibi değerli Türk düşünür-sanatçılarının o dahiyane melodileri üretmek için bu yöntemi sık sık kullandıklarını düşünürüm.
       
ATEŞİN GETİRDİĞİ VİZYONLAR
       Ben pek sanatçı karakterli bir adam değilim ama, bu hastalık bana da yaradı sanıyorum. İlham geldi, geleceği gördüm…Ve sizinle paylaşmak için can atıyorum.
       Dün Nisan sınai üretim verileri yayınlandı. Sınai üretim yüzde 2.7 büyümüş. Nisan, yılbaşından bu yana mevsimselliklerden kurtulduğumuz ilk ay. Ve bir buçuk senedir resesyonda olan bir ekonomi için bu artış hızı çok yavaş. Hani, güzide gazetelerimiz hergün “Ekonomi patladı, çatladı” diye başlık atıyorlar da, ortada bu konuda cidd bir veri olmadığı bir kez daha ortaya kondu.
       Yavaş büyüyoruz, ve korkarım bu yabancı sermaye darlığı devam ederse, sonbaharda daha da yavaş büyüyeceğiz. Beyaz eşya ve otomobilde görülen tüketim patlaması, geçen iki yılın hıncı ve gelirlerle değil, birikimlerle finanse ediliyor.
       Bunun dışında da ekonomide öyle patlayan çatlayan bir endüstri yok. Tabii, yavaş büyüme çok hoş bir şey değil, en azından şirket karlarını olumsuz etkiler.
       Ama, yatırımcıların kafasındaki iki büyük endişeye ilaç olur. Eğer enflasyon gerçekten geçici bir tüketim dalgası yüzünden yükseliyorsa, o dalga sahile vurunca, enflasyon da düşecek. Cari açık, keza, eğer ithalatta görülen patlamanın sebebi üreticinin talep artacak diye hammadde stoklamasını yansıtıyorsa, o da kısa sürede geçecek. Bu ortam klasik Hazine bonosu alım ortamı, onu da naçizane ileteyim.
       
ANKARA’YA MECBURİ BİR ZİYARET
       Bir de Ankara’ya uğrayalım-bu arada laf açılmışken söyleyeyim, 1996-97 sezonunun ilk ve en kapsamlı gıda zehirlenmesini Ankara’da bir pidecide yaşamıştım, hala unutamamam, kulakları çınlasın Gafur Usta’nın.
       Koalisyon ortakları bu Yüce Divan konusunda yumuşamaya başladılar. Yani, Çankırı depreminden sonra bu koalisyon bir ortağın kaprisi yüzünden bozulursa, adamı cadde ortasında sopalar millet. Tabii, bu Yüce Divan bahanesiyle taban fiyatları yine kaynadı gitti.
       Yahu, çiftçi buğdayı hasat etti, kışlık ekmeye başlayacak, bir fiyat verin ya hazretler. Bugünkü kabine toplantısında belki bir sonuca varılır. İyi bir taban fiyat (yani çiftçi için kötü bir taban fiyat) piyasalara moral verir. Tabii, en çok da bonolara yarar, çünkü taban fiyat Hazine’nin cebinden çıkacak.
       
VE….KONUYU BAĞLIYORUZ
       Türkiye’de yaşanan politik kargaşalara artık yabancı yatırımcının de pek aldırmadığını görüyoruz. Hazine şakır şakır dış borçlanma yapıyor, üstelik vadeyi uzatarak. Taze dış borçlanma likidite sıkıntısına bir nebze melhem olur da, tabii, o paranın Türkiye’de kalma süresi bir gün filan.
       Sonra yine dış borç ödemeye gidiyor. Ama, hani bu yazıdaki ana mesajı herhalde çözdünüz: Bonolara dikkat, bir çıkışı daha yaşayabiliriz. Likidite sorununa kalıcı çözüm, yabancı sermaye girişinde. Bunun da yolu, ekonomiyi yabancı sermaye için cazip hale getirmek. Danıştay’ın bu günlerde şu enerji ihaleri hakkında son kararı vermesi lazım, yabancı sermaye yakından takip edecek o kararı. İhaleler iptal edilirse, hava birden bulanacak.
       Bir de Meclis’te görüşülmek üzere olan RTÜK yasası var. Artık, şu TV ve radyo kanallarına kalıcı bir lisans versekte, adamcağızlar halka açılsalar ya da dışardan ortak bulsalar diyorum. İşte bir haftayı daha yedik, arpa boyu kadar yol almadan. Haftaya daha iyi vizyonlarla karşınıza çıkmak umuduyla, bu sefer suşi yemeye gidiyorum, Japon arkadaşlar anlattı, acaip salmonella yapıyormuş.
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları