Home page
Haber Menüsü


Yazara e-mail göndermek için resme tıklayınız
 
Sınırlar ve
Avrupalı Horoz
 
Avrupa’nın sınırları nerede başlar nerede biter? Öyle eski bir tartışma ki bu hala süregelen. Osmanlı İmparatorluğu’nun pay-i tahtı İstanbul’a neden “İkinci Roma” dediklerini zamanı gelince sen de öğreneceksin.
 
Oğluma Avrupa Mektupları-1
NTV-MSNBC
 
19 Şubat—  Plajları severim, çünkü tek sınır ufuk çizgisidir orada. Kumda yürürken, akıp giden zamanın da farkına varılır.Dün seninle plajda gezmeye gittik. Pusetini iterken düşündüm ki kumdan kalelerimizi dalgaların yutması gibidir bazen hayat. Yıllar geçer ve şişe içinde beklenen mesaj bir türlü sahile vurmaz.Yok hayır, şişedeki hayali mesajın peşinde değiliz. Annen ait olduğumuz ülkenin çıtasını biraz daha yükseğe yerleştirmenin derdinde, hepsi bu...

   
 
       
    MSNBC News Oğluma Avrupa Mektupları 2: "Onların silahları var: Avrupa Ordusu"
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
Live Vote is temporarily unavailable.

       Bu sabah Meis adasında öten horozun sesiyle uyandın. Meis’in horozuna epeydir kafayı takmış durumdayım. Diyorum ki, o Avrupalı bir horoz, çünkü Meis bir Yunan adası! Seni ilk tatiline getirdiğim büyükbabanın yazlık evi ise Meis’in karşı kıyısında. Yasemin kokulu sabahın ilk ışıltıları adanın önüne düştüğünde horoz sesiyle uyanır Kaş’ta yaşayan Türkler. Kaş’ın sivri ve uzun burnu olan Çukurbağ Yarımadası’ndaki evlerle Meis arasındaki mesafe bir milden az. Üürüü ya da kukirukku... Meis’teki horozların şarkısı ile Kaş’takilerin türküsü birbirini kucaklar. Yarımada’da kimse güne hangi horozun ötüşüyle başladığının farkına varmaz.
       Oysa Yunan adası olduğu için Avrupa Birliği toprağı sayılan Meis’te öten horoz Avrupalıdır. Kaş’ta ötenler ise kimine göre Asyalı, kimine göre Ortadoğulu. Akdenizli bile değil...Avrupalılık tanımının sınırları işte bu denli keyfi çizilmiştir küçüğüm.
       Bunca keyfiyet içinde örselenmemek için bana kalırsa ilk şart kendi kimlik kartımıza önce kendi damgamızı sıkıca vurmak.
       
ROMA VE KANUNİ’NİN HARİTASI
       Avrupa’nın sınırları nerede başlar nerede biter?

       Öyle eski bir tartışma ki bu hala süregelen. Osmanlı İmparatorluğu’nun pay-i tahtı İstanbul’a neden “İkinci Roma” dediklerini zamanı gelince sen de öğreneceksin. 6’ıncı yüzyıldaki Justinian dönemi Roma İmparatorluğu’nun haritasını alıp Kanuni Sultan Süleyman dönemindeki Osmanlı haritası ile üstüste koyduğunda şaşıracaksın. Kuzeyde ve güneyde tıpatıp aynı sınırlar, doğuda tek fark Roma’nın Fırat’ın ötesine geçememiş olması, batıda ise İtalya’yı aşamamış Osmanlı. Her halükarda iki İmparatorluğun sınırlarının benzerliği neredeyse inanılmaz. Osmanlı, doğudan önce Diyar-ı Rumi’de bir Avrupa imparatorluğu!
       Anadolu’nun Avrupa olması çok eski bir efsaneye dayanır aslında, adı üzerinde Avrupa Efsanesi’ne: “Fenike Kralı’nın Europa adında güzeller güzeli bir kızı varmış. Günlerden bir gün arkadaşlarıyla kırda gezinirken görmüş onu tanrılar tanrısı Zeus. Kız tam o sırada arkadaşlarına düşünü anlatıyormuş. Düşünde iki toprak parçası görmüş. Bunlar kıtalarmış, birinin Asya olduğu kesinmiş. İşte bu kıtalar, yaşlı birer kadın kılığına girmişler, Europa’yı kollarından çekiştiriyorlarmış. Asya, “Onu ben doğurdum” derken, adı belli olmayan diğer kıta da, Zeus’un kızı kendisine verdiğini söylüyormuş.
       Europa’yı bir süre dinleyen Zeus, beyaz bir boğa kılığına girip kızların yanına gelmiş. Europa bu güzel hayvanı önce okşamış, sonra sırtına binmiş. İşte tam o sırada Zeus birden silkinmiş, sırtında Europa ile birlikte denize atlayıp onu Girit’e kaçırmış. Bu öyküde bugünün Suriye kıyısındaki Fenike toprakları Doğu’yu, Europa’nın kaçırıldığı yer ise Batı’yı simgeler.
       Öykümüz daha bitmedi küçüğüm. Fenikeliler güzel Europa’nın kaçırılmasına fena içerlemişler. Gemilerine binip kızın peşine düşmüşler. Adadan adaya, kıyıdan kıyıya gitmişler. Kızın kaçırıldığı tarafa dönüp, günlerce “Europa, Europa” diye seslenmişler. Böylece öbür kıtanın adı Europa olmuş.
       Europa efsanesinin farklı bir anlatımı daha var. Bu ikincisinde Europa’nın kaçırıldığı yer Anadolu. Dolayısıyla başlangıçta Europa dedikleri yer de Anadolu. İşte küçüğüm, kimbilir belki de bugün hala ne tarafa ait olduğumuz konusunda duyduğumuz tereddütün sebebi de bu efsanede gizli. Çünkü Europa da bir türlü karar verememiş ne tarafa ait olduğuna. Ve bugün hala iki kıta da farklı yönlerde çekiştiriyorsa kollarımızdan, Europa’nın bir zamanlar düşünü gördüğü kimlik bunalımını içimizde gizlediğimizden...
       
SAĞ PARTİLER AB’YE SINIRINI SORDU
zeynepgogus@ superonline.com

YAZARA MAİL GÖNDERMEK İÇİN TIKLAYIN
       Tekrar aynı soru: Avrupa’nın sınırları nerede biter? Bilir misin ki Avrupa Birliği’nde bu konuyu kurumsal bir çerçevede tartışmak tabuydu aslında. Bu tabuyu da yıktılar 21’inci yüzyılın başında. Tarih 14 Ocak 2001’di, Avrupa Birliği’ne üye 15 ülkenin muhafazakar sağ partilerinin Berlin Kongresi’nde Avrupa’nın coğrafi sınırlarının tarifini ilk kez resmen istediler Avrupa
       Birliği’nden. Annen bu kararı şöyle okudu: Bu tartışmanın ucu hiç kuşkusuz Türkiye’ye dokunur. Berlin’de yapılan, Avrupa’nın sınırlarını sınırlama girişimidir gerçekte...
       Avrupa’nin sınırlarını çekiştiren ülkeler arasında Ukrayna ve Beyaz Rusya var. Gürcistan da var... Fas da var... Fakat annene kalırsa Berlin Kongresi’nde asıl tartışmak istenilen ülke Türkiye idi. Avrupa Parlamentosu’nda bir milletvekili “Gürcistan da Avrupa Birliği’ne katılsın” diye önerge verdi geçenlerde. “O halde neden sırada Ermenistan da olmasın?” diye düşündü annen. Azerbaycan’ın kabahati ise herhalde Müslüman olmak...
       Senin Avrupa’nın 30-35 üyeli, kendi içinde bölgesel liderleri olan bir tür federasyon olacağını öngörüyor annen. Ve Türkiye de o Avrupa’nın içinde yer alacak.
       
YÜZMEYE KALKSAN ATEŞ AÇARLAR

       Şehirli bir bebek olarak horoz sesini ancak annen oyun olsun diye çıkarırken duyduğundan, gerçeğinin ötüşünden çok etkilendin. Daha iyi işitelim diye seni taraçaya çıkardım ve Meis’e el salladık birlikte. Beyaz ve hafif bir yelkenli adanın etrafını dönüyordu. Büyükbabanın evinden kayığa atlayıp Meis’e varmak küreklere sıkı asılırsan yarım saat sürmez, ama oraya gitmemiz yasak. Pasaport ve Yunan vizesi gerekiyor. Meis kıyısına yüzmeye kalksak Yunan karasularını ihlal ettiğimiz için sahil korumalar tarafından üzerimize ateş açılması riski bile var.
       Bütün bu anlattıklarım bu devre ait olgular değilmiş gibi geliyor insana, ama gerçek. Umarım sen büyüdüğünde ve ayağın suya erdiğinde bu tür saçmalıklar silinmiş olacak yeryüzünden. Aksi halde adaya yüzemeyeceğini nasıl açıklarım sana? Düşününce yüzüm kızarıyor. Yasaklardan ve düşmanlıklardan söz etmektense “Yolda karşına kocaman bir Caretta Caretta çıkabilir ve seni ham yapar” demeyi inan ki tercih ederim.
       20’inci yüzyılın son yılında dünyaya gelen sana küçüğüm, ileride şöyle seslenmeyi ümid etmekteyim: “Geçen yüzyılın insanları bazı aptallıklar yaptılar. Şu karşıdaki adacıktakileri düşman bellemiştik, onlar da bizi...
       Horozunun sesiyle uyandığımız adalı komşularımızı tanıyamadık bile. Çok şükür bütün bunlar geçmişte kaldı, ama sen yine de adaya yüzdüğün vakit karşına çıkabilecek dev deniz kaplumbağalarına dikkat et!..”
       
TARİHE DİRENEN İKİ KESİM

       Akdeniz plajlarında zamanın da sınırı yoktur. Erken sabah sessizliklerinde dalgalar usul usul kumsalı okşarken tarihe karşı koyuşları düşünür annen. Tarihe direnenler muhafazakarlar mı yoksa devrimciler mi? Belki her ikisi de... Muhafazakar olan kişi, değişime direnerek tarihin yenilenmesine karşı koyar; dolayısıyla da tarihe karşı çıkmaktadır. Devrimci ise tarihin dayattığı değişmezlikleri yenmek isteyen insan. John Berger’in sözüyle, “İnsanlar ne zaman ki tarihin nesneleri olmayı bir kenara bırakırlar, işte o zaman tarih de zamanı tekeline almayı bırakır”.
       Hatıralar hayalleri kovalar kumda, ama bazen tersi de olur. Şezlongdan kalktığında bir de bakarsın ki yaşamına ufuk çizgisinden başka sınırlar koymak isteyenlere karşı sakin bir direnç oluşmuş içinde. Geçmişle geleceğin buluştuğu, zamanın ötesine geçebildiğin hafiflikte anlardır bunlar.
       Ne demiştik? Kumda yürürken akıp giden zamanın da farkına varılır...Yunanlılar kum saatine ne derler bilir misin? Kelptodhohos... Tam çevirisiyle “zaman hırsızı”... Doğduğun yüzyılı tersine akıtma imkanımız yok küçüğüm ve sen 21’inci yüzyılın kum saatini tutuyorsun minicik ellerinde...
       
 
       
    TOP5 Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları